İçsel vizyonun sahtesini yapmak kadar kolay bir şey yoktur.
- Henüz kategori yok.
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
-
Hoffenheim-RB Leipzig Karşılaşması: 'Unbeliebtico' İdd…08.11.2025
-
Yorgun Borussia Dortmund'a Karşı HSV: Fikstür Avantajı…08.11.2025
-
Kastamonu'da Kayıp Anne ve Oğul İçin Kapsamlı Arama: A…08.11.2025
-
Kocaelispor - Galatasaray Rekabetinde Sarı-Kırmızılıla…08.11.2025
-
Kompany Liderliğindeki Bayern, Union Berlin Deplasmanı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Atatürk devrinde tahılla beslenen; incir, üzüm satarak geçinen Türkiye, ufku ve vizyonu itibariyle bugünkünden çok daha ilerideydi.
Bu benim rapim, bu benim şiirim, bu benim derinim, bu benim bendim, bu benim eserim, bu benim ta kendim... Ta kendim… Ta kendim… Ta kendim...
Yunus içine döndü umut, dışına baktı kaos var... Demir atmak istediğim ıslak limanlarda lodos var. Fokurdayan suda kaynayan kıskaçlar; kaynar kazanda ıslık çalıp duran ıstakozlar. Öyle güçlü sesim var ama, kâlpsiz kulağı kulaksız. Canımı ölümlerden çekip almaya bu güç yetersiz... Dinsin ateş arsız,yanık içim alevsiz. Gördüklerim doğruysa, bu çekip gidiş vedâsız... Benimle yaşlandılar ama benden önce ölü anılarım. Şu sudan kabarcıklar, ölüm tanıklarım. Yok ki topum tankım. Ardımdan kaynar, su döker kepçeler; yanar her yer, her yerim. Hepsi gâyet farkındalar, ruhum ölüme dalar. Dalan dalıp gider; dalını terk eder yaprak, ölür. Sesim artık gidercesine güçsüz. Sirenlerim bağırmaktan âciz. Ateşle taciz.
Eğer yoksa fikir yönetilirsin ve başkalarının yönlerine karışırsın, işte o zaman başkalaşırsın.
17 yaşında kendi şarkılarımı söylemek için yola çıktım. Yapıtlarımdaki müzikal kurgu, şiirsel ve düşünsel boyutlar, albüm kapaklarından yansıyan vizyonlarla iç içe geçerek bir anlam bütünlüğü oluşturuyor. Çok geniş bir ruhsal alana yayılan “İlhan İrem Müziği” yapıyorum. Zamansız, mekansız vuslatlarda.
Kültür emperyalizmi bize kültürsüzleşmeyi, yoksulluğu, köle olmayı getirdi. Ben de kendi becerimle bu kültür emperyalizminin açtığı derin yaraları süzgeçten geçirerek, yorumlayarak, 'Kendimize nasıl dönüş yapabiliriz?' diye gayret gösteriyorum. Benim bir çizgim var, sanat tarihinde izlediğim bir yol. Sanatkarlarımız, Batı'nın özelliği olan bilimsel araştırma, gözlemleme ve teknolojik ilerleme yolunu izlemiyor. Sadece Batı'ya özenerek, onun gözlüğüyle bakmaya çalışıyor, meseleleri Batı'ya uygunluğu üzerinden değerlendiriyorlar. Beyinlerini kiraya vermişler. Batı için sanat üretiyorlar. 'Biz kimiz, neyiz, diğer toplumlardan ne farkımız var, meselelere nasıl bakmamız lazım?' sorularını sormuyorlar. Ben bu sorular üzerine çalışıyorum.
1 yıl sonrasını düşünen, siyaset adamıdır. 10 yıl sonrasını düşünen ise “devlet adamı“ dır.
Türkiye'nin bütün ülkelerden daha iyi bir duruma nasıl gelebileceği sorusunu hep gündemde tuttuk ve bunu da çok büyük ölçüde başardık.
Özel ticaretin özünde bir parça sahtekarlık mutlaka vardır. Bir köylü bir at satın aldığı zaman onu her fırsatta kötüler. Aynı atı bir yıl sonra satacağı zamansa, daha genç, daha iyi ve daha güçlü durumda olacaktır... Bir insanın kendi malı daima en iyisidir başkasınınki en kötüsü. Bir insanın rakiplerini kötülemesi ticaretin vazgeçilmez bir öğesidir.