Her şeyden evvel şu gerçeği belirtmek isterim ki, beyaz kâğıt üzerinde siyah yazılardan ibaret olan Anayasanın teminatı, onu tatbik edecek insanların kişiliği, fikri ve moral niteliğidir.
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
'Adamı olmak' veya 'adamı sayılmak' hukuk, ekonomi ve ahlak cephelerinde temel ilke halindedir. Böyle olunca 'insan', çok daha asalak, fiziksel olarak çok daha yağlı, daha az becerili, duygusuz, güvensiz ve ufuksuz bir yaratığa dönüşüyor.
Rekabetçi kapitalizmde, temel ilke liyakattir, verimli iş yapabilme yeteneği temel seçim ölçütü olarak ortaya çıkıyor. Şimdi seleksiyonun temel ölçütü 'biat etmek', 'adamı olmak' olarak beliriyor; bu beğeniyi, ödüllendirmeyi, hukuku delip geçiyor.
İnsanlar, yasalar ile şekillendirilebilirler. Fakat gerçek manada ahlaklı olamazlar. Kişilerin davranışlarında değişiklik yaratmak, yasalarla sağlanabilmektedir; fakat insanların içindeki kötü arzuları dindirmek mümkün değildir. Bu şekilde, ancak kişinin yolunu değiştirmesine vesile olursunuz. Fakat kötü niyetli insan, her ne koşulda olursa olsun kötülüğünü sergilemek için uygun bir yol bulma çabasından vazgeçmeyecektir. İnsanlar, öğretiler sayesinde belki farklı yollar seçmeye özendirilebilirler yahut yasalar sayesinde bu doğrultuda zorlanabilirler; fakat bu durum onları hedeflerinden caydıramaz. En fazla kötülüğün yapılacağı yol değiştirilebilir. Çünkü insanın iyilik ve kötülük anlayışı yüreğinde yer almaktadır. Bu yürek ise ona doğuştan verilmiştir. Kötü insanı yapacağı kötülükten, bencil insanı yapacağı bencillikten bir anlığına caydırabilirsiniz ama bu insanların içindeki kötülüğü ve bencilliği söküp atamazsınız. Bu kötülüğü ve bencilliği köktenci bir değişime uğratmak mümkün değildir. Nasıl ki bir kedi fareye olan aşkından vazgeçmez ise bu kişi de içinde ona doğuştan verilen güdülerinden vazgeçemez.
Eğer halka duyuru yapılarak, tüm ceza hukukunun yürürlükten kaldırıldığı ilan edilseydi, ne sizin ne de benim, buradan evimize dinsel güdüler tarafından korunarak gidecek cesareti bulamayacağımızı düşünüyorum. Eğer aynı şekilde, tüm dinlerin asılsız olduğu ilan edilseydi, hepimiz, sadece kanunların koruması altında, endişelerimiz ve aldığımız tedbirler artmaksızın, eskisi gibi yaşamayı sürdürebilirdik.
Haklar yasal olarak uygulanabilir olmadıkça, kişinin kişisel ahlak anlayışından ayırt edilemez.
İnsanlarla şempanzelerin en son ortak atası beş milyon yıl gibi kısa bir süre önce yaşadı; bu, şempanzelerle orangutanların ortak atasının zamanından daha yakındır ve hatta şempanzelerle maymunların ortak atalarından 30 milyon yıl öncedir. Şempanzelerle bizim genlerimizin %99′u ortak. Yerküre üzerindeki çeşitli unutulmuş adalarda şempanze/insan ortak atasına götüren tüm ara canlılar keşfediliverseydi, yasalarımızın ve ahlak kurallarımızın bu keşiften önemli ölçüde etkilenmeyeceğini kim iddia edebilirdi; özellikle de, bu soy çizgisi üzerindeki canlılar büyük olasılıkla birbirleriyle çiftleşmiş olacağına göre… Ya tüm çizgiye insan haklarının eksiksiz verilmesi gerekecekti (oylar şempanzelere), ya da ayrıntılı tasarlanmış ırkçılık benzeri bir ayrımcı yasalar sistemi yapılarak, mahkemelerden belirli bireylerin yasalar açısından “insan” mı yoksa “şempanze” mi olduğuna karar vermeleri istenmesi gerekecekti. Babalar kızlarının “bunlardan” biriyle evlenme isteği karşısından üzüntüden kahrolacaktı. Yeryüzünün, içinde epey ders barındıran bu fantezinin gerçekleşemeyeceğini umacak kadar iyi araştırıldığını sanıyorum. Fakat insan “hakları” konusunda açık ve aşikar bir şeyler olduğunu düşünen birileri varsa, bilmeliler ki, bu utandırıcı ara-canlıların günümüze kadar yaşamamış olmaları yalnızca şans eseridir. Alternatif bir noktaya değineyim: Şempanzeler bugüne dek keşfedilmemiş olsalardı, belki de bugün onlara utandırıcı ara canlılar olarak bakılacaktı.
Bu devir namussuz devri. Kimse doğruluk üzerine iş görmüyor. Doğru adamı hiçbir işin başına geçirmiyorlar.
Fakirlerin ve yetimlerin kursağından kesilen nimeti ne askerimize, ne ameleme yediririm. Biz has müminleriz, kursağımıza netameli nevale girmez.
Hukuk yetkisi olmaksızın saldırıya uğrayan veya özgürlüğü kısıtlanan bir kişinin kurtarılması, yalnızca ahlaki olarak değil, aynı zamanda yasal olarak da değerli bir eylemdir.
Ceza yasası yanlış. Ömrümüz boyunca neleri yapamayacağımızı yazmışlar: Hırsızlık, adam öldürme, çalıntı mal satın alma, gasp. Ama insanın belli koşullarda, bunları yapmak yerine neler yapabileceği yazılmamış..
İyi şeylere kötü; kötü şeylere iyi demenin yasalarda belli bir cezası olsa...
Yasadışı olanı hemen yapabiliriz. Anayasaya aykırı olanı yapmak ise biraz daha vakit alır.
Burada ahlâken yozlaşmış insanları bulup onları gözlem altında tutabilecekleri iyi maaşlı işlere koyanlar var. Doğru düzgün, güvenilir insanlar da açıkta kalmakla yetinmek zorunda kalıyorlar.
Silahlı Kuvvetleri’nin terfi sicili birçok açıdan lekelidir. Öyle terfiler vardır ve öyle asker kişiler terfi ettirilmiştir ki, insan hakları ve hukuk açısından hazmetmek zordur.