Hayatlarını bizim ölümümüzde arayan yabancı milletlerle yabancı hükumetlerin aramıza serpiştirdiği nifak, fesat, kavmiyet, cinsiyet, ırk davalarını; kısacası milli birliğimizi perişan edecek her türlü yok oluş tohumlarını bir an evvel büyütmek, bir an evvel mahsul verecek olgunluk devresine getirmek için o kadar faaliyet gösteriyoruz ki… Hayrına, hakiki menfaatine karşı o kadar lakayt, o derecede korkak görünen Müslüman cemaatlerin kendi şerlerine, kendi ziyanlarına gelince nasıl olup da bu kadar çalışkan kesildiklerine akıl bir türlü ermiyor!
- Henüz kategori yok.
-
Fransa Ligue 1'de Marsilya - Brest Maçı: Kritik Randev…08.11.2025
-
Mevsimlik Lezzetlerle Sonbahar Sofralarına Özel Risott…08.11.2025
-
Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi Hedefi ve Mali Zaferle…08.11.2025
-
Sevilla'dan Tarihi Zafer: 14 Yıllık Hasret Guadalquivi…08.11.2025
-
Suudi Arabistan Pro Lig: Al Fayha - Al Akhdoud Karşıla…08.11.2025
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Elbiselerin kibir kokulu, kalbinin içi fesat dolu... Fikir - zikir aynı ânda bitirir okulu. Fark edilmez sandığın komik iblis oyunu, ezelden beridir ona elini veren kaptırmıştır kolunu!...
Şeriat hukuk demektir. Şeriat sana diyor ki; insan öldürme, kan içme, fesat çıkarma, hayvanları öldürme, leş yeme.
Allâh’ın, kendisini şehvetten kurtarıp gafletten uyandırmasını uzak gören kimse, -hâşâ- O’nun ilâhî kudretini âciz görmüş olur. Allah Teâlâ her şeye muktedirdir.
"Ölüm" nasihat için yetmiyorsa, hangi söz tesir edebilir ki insana... Boş yaşıyoruz, boş konuşuyoruz vesselam. Sonumuz hayrolsun.
19 Mayıs'ta Diyarbakır annelerinin huzurunda olacağız. Ellerinden, ayaklarından öpmek ve acılarını paylaşmak için yanlarında olacağız. Türkiye'nin her yerindeki gençleri yürüyerek Diyarbakır'a çağırıyorum. Diyarbakır'da kardeşlik ve özgürlük yükselecektir. Türkiye'nin birliği ve beraberliği bu kadim topraklarda başkalarının taşeronu olan örgütlerin üzerinden değil, bu halkı seven, bu milleti destekleyen gençlerin omuzunda yükselecektir. Birlikte Türkiye'yiz. Anneleri ziyaret etmeyenleri de buradan kınıyorum. Her gün başka bir kurumun önüne giden liderler her gün Diyarbakır annelerinin önüne gelirlerse, ellerini öpmeye çalışırlarsa bu ülkeye büyük hizmet edeceklerdir.
Aramıza ayrımcılık tohumu atanlara, nifak tohumu ekmek isteyenlere, bu ülkeyi bölmek isteyenlere ben 'yazıklar olsun' diyorum.
Muhalefeti destekleyerek ‘Türkiye’de yönetimi değiştirmeliyiz’ diyenlerin derdi, ülkemizin demokrasisini insanlarımızın hak ve özgürlüklerini geliştirmek olabilir mi? Buna inanan varsa ya ülkesinden ve dünyasından bihaberdir ya hırsı ve kini gözünü kör etmiştir ya da aynı projenin parçasıdır. CHP’nin öncülüğünde hayata geçirilmeye çalışılan bu proje, eski Türkiye’yi hortlatma, demokrasimizi yıkma, ekonomimizi çökertme, insanlarımızı esir alma projesidir. Hiç merak etmeyin, başaramayacaklar. Çünkü Türkiye, eski Türkiye değil. Gençleri, kadınları ve her kesimden insanıyla milletimiz, olup biten her şeyin farkındadır. Bu sıklet, bu yükü kaldırır; kaldırmakla kalmaz, yere çalıp paramparça eder. Nasıl bunca yıldır önümüze kurulan tuzakları birer birer bozduysak bu senaryoyu da yırtıp atacağız. Milletimiz, 2023 Haziran ayındaki seçimlerde sandığa gittiğinde bir bizim eserlerimize bakacak bir de bu karanlık güçlere bakacak. Böyle bir tablo karşısında herkesin yöneleceği yer, AK Parti ve Cumhur İttifakı'dır. CHP Genel Başkanı kendisine verilen görevi bir türlü başaramadığını görünce milletimizin değerlerinin istismarına yöneldi.
Bin yıldır her karış toprağını alın terimizle ve gerektiğinde kanımızda sulayarak vatanımız haline getirdiğimiz bu topraklardaki mücadelemizin ilanihaye devam edeceği anlaşılıyor. Bundan bir asır önce sınırları Balkanlardan Kafkaslara ve Kuzey Afrika'ya kadar uzanan Osmanlı'yı yıkmakla yetinmeyenlerin Anadolu'yu da milletimize mezar etme heveslerini kursaklarında bırakmıştık. Cumhuriyetimizin kuruluşunun ardından da ülkemizin bütünlüğüne, milletimizin birliğine, kardeşliğimize, geleceğimize yönelik saldırılar çeşitli kisveler altında hep sürmüştür. Ülkemize yönelik tehditler kimi zaman milletimizi medeniyetinden, tarihinden, kültüründen değerlerinden koparma gayretleri, kimi zaman terör örgütleri eliyle doğrudan varlığımıza saldırılar şeklinde ortaya çıkmıştır. Demokraside ve ekonomide geri kalmışlığı bize dayatanlar bu uğurda vesayetten darbelere köken ve mezhep gerilimlerinden provokasyonlara kadar her yolu ve yöntemi denemişlerdir. Türkiye'nin başlattığı her demokrasi ve kalkınma hamlesinin önünü kesenler bilerek veya bilmeyerek işte bu sinsi oyuna hizmet etmişlerdir. Hamdolsun, son 19 yıldır sağladığımız istikrar ve güven iklimi sayesinde ülkemiz her alanda kendi gerçek potansiyelini hayata geçirme imkanına kavuşmuştur.
Türkiye'ye diz çöktüremeyeceklerini görenlerin, diplomasi ve ekonomi alanında yoğunlaştırdıkları kuşatma çabalarını reform gündemimize hız vererek boşa çıkardık. Türkiye'yi salgınla birlikte hızlanan yeni küresel siyasi ve ekonomik düzende hak ettiği yere çıkarmakta kararlıyız. Ülkemizin hayrına olan her iş gibi reformlarımızı da kör bir husumetle sabote etmeye çalışanları milletimizin takdirine havale ediyoruz. Birçok ülkede görülen sıkıntıların, tedarik zincirindeki aksaklıkların ve güvenlik zafiyetlerinin hiçbirine Türkiye'de şahit olunmadı.
Ülkemizin önünü kesmeye yönelik içeriden ve dışarıdan gelen saldırılar mücadele azmimizi güçlendirmekte, kararlılığımızı daha da artırmakta
100 yıldır kendi ürettiğimiz sorunlarla değil, bizim için, topraklarımız, ülkelerimiz için kurgulanan sorunlarla mücadele ediyor, bu sorunlar nedeniyle ağır bedeller ödüyoruz. Bu coğrafyanın zenginliklerine göz dikenler, ne yazık ki bu coğrafyada istikrar, barış, dayanışma istemiyorlar. Bu coğrafyada ne kadar kan akarsa o kadar petrol elde edeceklerini, o kadar güç devşireceklerini egemen güçler çok iyi biliyor ve daha fazla kan akması için de ellerinden geleni yapıyorlar.
Biz “Bu ülkede taş üstüne taş koyanın başımız gözümüz üstünde yeri vardır” derken, taş üstüne taş koyanları taşlamaktan, yıldırmaktan, bezdirmekten başka bir misyon yüklenmeyenler çıktı ortaya. Biz “Birlik siyasetiyle tüm Türkiye’yi kucaklayalım, sevgi diliyle konuşalım, uzlaşmayla yol alalım” derken, halkımız arasına nifak tohumları ekenler, milletimizin bir bölümünü diğerine karşı kışkırtanlar, toplumumuzu kutuplaştırmayı âdeta görev telakki edenler çıktı. Biz güven ve istikrara vurgu yaparken, kriz tellallığı yapanlar oldu. Bunlar bizi yıldırmadı, yılgınlığa sevk etmedi.
Müslüman toplumlar, ülkelerinin gelişmesinde yaşanan sorunların kaynağı olarak dış güçleri göstermekle, bu sorunu çözemezler.
Cennet mutluluğunu bilerek istirahat edene ve Allah'ı bildiği halde başkasını zikredene hayret ederim.