Hayatım boyunca sayılarla uğraştım elbette. Bir süre sonra insana her sayının kendine özgü bir kişiliği varmış gibi geliyor. Örneğin, bir on iki bir on üç'ten farklı. On iki dimdik, vicdanlı, zeki iken, on üç istediğini elde etmek için gözünü kırpmadan yasaları çiğneyebilen, yalnız karanlık bir karakter. Öte yandan on bir ormanlarda, dağlarda gezinmeye bayılan bir sportmen; on, hep kendine söyleneni yapan ağırbaşlı ve saf biri; dokuz ise Buda misali uzun uzun düşünmeyi seven derin ve gizemli biri.
- Henüz kategori yok.
-
Fransa Ligue 1'de Marsilya - Brest Maçı: Kritik Randev…08.11.2025
-
Mevsimlik Lezzetlerle Sonbahar Sofralarına Özel Risott…08.11.2025
-
Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi Hedefi ve Mali Zaferle…08.11.2025
-
Sevilla'dan Tarihi Zafer: 14 Yıllık Hasret Guadalquivi…08.11.2025
-
Suudi Arabistan Pro Lig: Al Fayha - Al Akhdoud Karşıla…08.11.2025
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Uyku bazen mideden, bazen kalpten, bazen de gözden gelir; ilkinden aç insan, ikincisinden dost, sonuncusundan cingöz insan olur.
Talebeydim ve silgim bir parça araba lastiğiydi, defterleri yırtar kendi eksilmezdi; oradan bilirim, sözü lastikli adam kaybetmeye dayanamayan adamdır.
Annesi terzi, babası berber olanları severim, insanı bir şey yaparak keserler çünkü
Filmdeki kötü adamlar kobra yılanı gibidirler. İzlerler, izlerler, izlerler. Sonra da sokarlar.
Hayat, içinde bazılarının ticaret ve alış-veriş, bazılarının eğlenmek, bazılarının ise diğerlerinin arasında olsalar bile sadece oradaki yaşamı filozofça ve sanatçı gözüyle izlemek için dolaştıkları büyük bir fuar gibidir.
Sanat yapıtı ne bir dehanın ne de toplumun ürünüdür. Sanatçı belli bir ortamda gözlerini açar. Tıpkı bir satranç oyuncusu gibi belli bir durumla karşı karşıyadır. Bu durum ondan bir davranış bekler. Her hamle (atılım), yani oynatılan her taş yeni bir durum yaratır, her yeni durum yeni bir davranışı gerektirir. Sanat tarihçisi, satranç oyuncusunu izleyene benzer. Sanatçının karşılaştığı durumu ve onun davranışını baştan sona izler. Sanat yapıtını, sanatçının ortamıyla hesaplaşmasına bakarak anlamaya, onunla iletişim kurmaya çalışır.
İnsanın gözlem yaptığı zamanki zihinsel seviyesi, yaratırken ki seviyesinden çok daha alçaktadır.
“ ...Ben günlük tutmam ama not tutarım. Bir sürü gereci, ayrıntıyı: çağrışım, gözlem, dinleme, duyma yoluyla ufak ufak kâğıtlara yazar biriktiririm. Biçim ararım...”
Aynanın sırları döküldüğünde, o artık cam olmuştur. İnsanın tüm sırları döküldüğünde, kalmadığında ise, o artık kişisel özelliğini ve değerini kaybetmiştir.
Eğer küçük balıklar yakalamak istiyorsan sığ sularda kalmaya devam edebilirsin. Büyük balık yakalamak için derinlere gitmen lazım, çok derinlere.
Bir mektup, bir vaaz, bir rapor, bir nutuk, bir makale, ya da bir öyküdeki fikirler bir kazıda bulunan vazo parçaları gibidir. Eğer parçalar yerlerine konacak sırayı izleyerek ortaya çıksalardı olağanüstü bir kazı olurdu bu.
Yaşadığım ve gördüğüm her şeyden ilham alabiliyorum. Konusunun hep aşk olması da gerekmiyor.