Fethullahçılar, Türkiye’de Mevleviler, Bektaşiler, Cerrahiler gibi salt dinsel inancını yaşamaya çalışan bir cemaat değildir. Uluslararası alanda at koşturan, son derece tehlikeli bağlantılarıyla, ekonomik kaynakları ve eğitim kurumlarıyla, Türkiye’nin yüz yüze olduğu en tehlikeli tehdit odağıdır. Örgütlenme modeli itibariyle Türkiye’de bir eşi yoktur; örgütlenme modeli olarak tamamı CIA denetimindeki Moon, Falun-Gong, Scientology gibi tarikatlarla benzeşmektedir. Fethullahçılar, mevcut ekonomik kaynaklarını, yapabilecek en akılcı ve en değerli alana, eğitim yatırımına tahsis ettiklerinden, diğer şeriatçı yapılanmalara kıyasla, ülkemizin sadece bugününü değil, daha çok geleceğini tehdit etmektedir.

Benzer Sözler

Anarşinin eğitim merkezi hâline gelmesinden dolayı ders yapılamayan öğrenim kurumlarında Türk çocukları artık yarınlarından endişesiz, sağlı-sollu bölünme ve kavgalardan uzak olarak güven içinde okuyabilmektedirler. Üretimi %15'lere kadar düşen fabrikalardaki ideolojik çatışma ve sabotajlar, ekonomik anarşi durmuş; Türk işçisi ve çiftçisi, %90'lara varan bir üretim kapasitesi ve huzurlu bir çalışma temposu içine girmiştir. %100'lerin üzerinde seyreden enflasyonun %40'ın altına düşürülmesi ve millî gelirin artması, önemli ekonomik başarılardır.

Fetullah Gülen'in asıl işgal planı 1985'te İstanbul'da FEM Dersanesinin açılmasıyla başlamıştır. Çünkü FEM Dersanesi ve ondan sonra pıtrak gibi açılan dersaneler, Anadolu'nun en ücra köşelerinde, ilçelerinde IQ'su yüksek, en zeki talebeleri tespit etti. Bundan 7-8 sene önce Pensilvanya'da bir kişi bana, 'ABD'de akademik çalışma yapan 2 bin kadar arkadaşımız var' dedi. Bunlar Türkiye'yi ileride yönetecek kadroları ABD'de, Avrupa'da yetiştiriyorlar.

Gençlerimizi ne yapıp edip belli bir düzeye kavuşturmamız lazım. Ya burs alıyor borçlanıyor çıkar çıkmaz iş bulmadan borcunu öde diye bastırıyoruz çocuğa. Üniversiteye gelecek yurt meselesi. Yatacak yeri yok. Üniversitedeyken ben de yaşadım bu sorunu. Kaç yıl oldu hala bir şey değişmemiş. İki tane yurt yapmak... Saraylar yapıyoruz niye yurt yapmıyoruz ya?

Biz, Türk insanının bir gün dünyayı fethettiğini biliyoruz, uzun bir süre boyunca. Şunu da biliyoruz. O ruh her bir Türk vatandaşının içinde mevcut. Bu ruh tekrar büyüyor. Yirmi yıl önceki Türkiye bugünkü Türkiye değil. Bu büyüme, hızlı. Bunu bugün burada ihracatta, ekonomide görebilirsiniz. Türk ürünlerinin her yere ihraç edildiğini biliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip Erdoğan) El Salvador’dan bahsetti. Bizim ülkemiz küçük ama bir yılda ticaret hacmini yüzde 80 artırdık.

'Biz' solda insan ve 'aydın' yetiştiriyoruz; sol, bir anlamda, en etkin aydın okuludur. Bir: Genel kültür veriyoruz. İki: İnsanları ikna etmeyi öğretiyoruz. Üç: Yazı yazmayı ve etkin söz söylemeyi öğretiyoruz. Bunlar bir reklamcıda ya da media-man'de bulunması gerekli en az koşullardır. 'Bizim' böylece donattığımız sol aydın, düzenle hesaplaşmayı bırakarak düzenin adamı olunca, reklam sektörü, yetişmiş insan bulmakta güçlük çekmiyor.

Sovyet sanayileşmesinin pratik sorunları Anti-Dühring'i zorunlu bir tartışmanın konusu yaptı. Hızlı sanayi, yeterli ölçüde proleterleşmemiş köylülük ile kurulmak zorunluluğuyla karşı karşıya geldi. İşçi tulumu giymiş köylüler, eşitlikçi bir ücret sistemine ve maddi kazançlar getirmediği sürece yeni eğitim olanaklarına razı olmadılar. Sovyet yöneticileri, başta Stalin, ücret makasını görülmemiş ölçüde açmak ve bilgi artırmayı, artan maddi kazanımlara bağlamak zorunda kaldılar.

Tekel düzeninin kurulduğu her coğrafyada, iktisatta yıllar önce İngiliz iktisatçı Gresham'ın formüle ettiği 'kötü para iyi parayı kovar' yasasına benzer bir biçimde, 'birikimsizler, birikimlileri kovar' yasası geçerlidir. Çünkü tekelistan'da en büyük düşman birikimdir ve çünkü, birikim bağımsızlığa kapı açarken, birikimsizlik, oligarklara bağımlılığa yatkın formasyonları hazırlamaktadır.

Liste
Yükleniyor…