Eline ahlaksızlık fırsatı geçmeyenlerin ahlaklıyım diye böbürlenme hakkı yoktur.
- Henüz kategori yok.
-
Aleyna Solaker'den 'Güller ve Günahlar' Rolü ve Kadın …08.11.2025
-
Altınkılıç, Kenan ve Zayn Sofuoğlu ile Sağlıklı Yaşam …08.11.2025
-
Chelsea ve Wolverhampton Karşı Karşıya: Liam Delap ve …08.11.2025
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
-
Chelsea - Wolverhampton Maçı Öncesi Sakatlıklar ve Enz…08.11.2025
-
Le Havre-Nantes Karşılaşması: Erken Gol ve Kaleci Carl…08.11.2025
-
Rhein Derbisi'nde Mönchengladbach, Köln'ü Üç Golle Geç…08.11.2025
-
Dilek Kaya İmamoğlu'ndan Ekrem İmamoğlu Vurgusu ve İBB…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Vicdan ile korkaklık aslında tümüyle aynı şeylerdir, vicdan daha ticari bir isimdir, hepsi bu.
Kendini beğenmişlik. Güya buna karşı gelmek için de bir laf uydurmuşlar: Vicdan... Yalnız laf olarak var olan bu söz her vakit ve her yerde kendini beğenmişliğin kurbanı oluyor.
Tanrı'nın adaleti dediğimiz şey, insanların Tanrı olsalardı ne yapacaklarına dair kendi uydurdukları görüştür.
Eski Ahit'in Tanrısı tartışmasız tüm kurgunun en tatsız karakteridir: kıskanç ve onunla gurur duymak; küçük, adaletsiz, affetmez kontrol-ucube; kindar, kana susamış bir etnik temizleyici; Misoginistik, homofobik, ırkçı, infantisidal, soykırım, filicidal, haşere, megalomanyak, sadomazoşist, kaprisli olarak kötü niyetli kabadayı.
Tutkuları şiddetle sıkıştırmak kolaydır. Felsefe onları bir kalem darbesiyle bastırır. Kilitler ve kılıç tatlı ahlakın yardımına gelir, ancak doğa bu yargılara itiraz eder; O, haklarını gizlice geri alır. Bir noktada boğulan tutku, bir dike tarafından tutulan suya benzer bir şekilde tekrar ortaya çıkar; Yakında kapalı olan bir ülser sıvısı gibi içe doğru sürülür.
Dinsel ahlakla ilgili sorun, ahlakın kaçınılmaz bir şekilde saf doğasından değil de dinin iyileştirilemeyecek kadar anlaşılmaz oluşundan kaynaklanır.
Foucault, bilimi, bilimin çeşitli kaynaklarından yalnızca birisine, arkeolojiye indirgemeye özeniyor. Kuşkusuz, bilimin kuru’luğu karşısında, zorunluluğu ürkütücü bulunduğunda, bilimsel serüvenin bir aşaması olarak son derece çekici olan arkeoloji veya arşiv araştırması, bir kaçamak ve bir sığınak oluyor. Bir süreç içinde saygın ve gerekli bir yer, sürecin kendisi yapılmak istenince, geri ve kaçkın bir konuma uzanıyor. Foucault bunu yapıyor.
Nietzsche, ilerleme’ye ve dolayısıyla insan’a inanmıyor. Tekellerin egemenlik kurmaya başladığı bir dönemde yaşıyor; tekellerin bireyleri sürüye çevirmeye başladığını görüyor. Bu görgü ve hastalıklı bir yapıyla, tekellere cephe almak yerine sürüye dönüşen kütlelere cephe almaya kalkıyor, sıradan insandan tiksinmeye başlıyor.
Ağzı küf kokan rapçilerin aklını başı taşısın. Küfür etmektense bırak Sago, sayfa boş kalsın.
Birçok kişi ondaki bu sertlikten hoşlanmaz, eleştirir, bunda bir gurur, bir duygusuzluk görürler; amam onun gibi insanların sıradan insanlar için kullanılan ölçülere göre değerlendirilmesi doğru olmaz, değil mi?
İnsanlar sizden eleştiri isteyebilirler, ama gerçekte iltifat bekliyorlardır.