Eğer üniversiteler içine kapanmış ise, öğretim elemanları korkak ve kabuğuna çekilmiş ise, ülkenin sorunlarıyla ilgilenmeyi tehlikeli bir alan olarak görmeye başlamış ise deniz bitmiş; yöneticilerin bilgi kaynağı tükenmiştir. Yönetimler artık pusulasız yol almaya mahkûm olmuştur (pusula kullanmayı bilen yönetimler için bu yorum geçerlidir). Kolektif düşünme bitmiş; tek adam devri başlamıştır. Baş sallayıp maaş alanların devri başlamıştır. Nitelik alt sıralarda aranan bir özellik olmuştur.

Benzer Sözler

Alman üniversitelerinde de Maocular var. Onlar da bizimkiler gibi türlü edepsizlikler etmektedirler. Boykota zorlama, işgal, molotofkokteyli ve bunun gibi şeyler... Bu defa Alman üniversitelerinden birinin profesörleri: — Biz bu edepsizlere hocalık etmeyiz! diye grev yapmışlar. Öğretim üyeleri arasında bizim kızıl asistan ve doçentler gibi Maocu öğrencilerin suç ortakları yokmuş demek. Çünkü bizim üniversitelerde kışkırtıcıların çoğu asistan, doçent hatta profesör!

Taş’ın ahlakı yok. Hareket etmiyor. Faşizm ahlaksızlık’tır; hareketsizlik peşinde koşuyor. Faşizm, tarihin kaydettiği önceki dikta uygulamalarından, korkudan kaynaklanmasıyla ayrılıyor. Faşizmin terörü, kendisi terörize olmuş bir sınıfın, acımasızlık uygulamasıdır; faşizm, kendi içinde çelişkilerini erteleyerek hızını arttırmış bir iktidarın, iktidarını sallamış olanların hareketsizliğe boğma girişimi oluyor. Korkunun hareketsizliği doğurması en çok faşizmde var. Hain, korkak’tan çıkıyor; faşizm bir iç ihanet oluyor. Faşizm, egemen sınıfın kendi içinde ve birbirine karşı ihanetine dayanıyor.

Bakışımıza getirilen işbölümünü, bir tür zincire vurulma ve bir tür hapislik olarak görmeliyiz; aklın hapisliği işbölümünün zincirleriyle gerçekleştiriliyor. Böyle bakarsak, Batı dünyasındaki ve Türkiye'deki üniversitelerin, insan aklının büyük hapishanesinin koğuşları olduklarını görürüz.

Liste
Yükleniyor…