Dünyada bizim kadar kültür zenginliğine sahip bir ikinci millet sayamazsınız. Şimdi en tepeden, en muktedir noktadan, Cumhurbaşkanlığı makamından maddi ve manevi desteklenerek, kendi değerlerimizi tekrar hatırlayabilme fırsatı doğdu. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Biz bir asır reddi miras ile meşgul olduk. Değerlerimizi reddetmekle ilerleyeceğimizi zannettik. Yanıldığımız gün gibi ortaya çıkmıştır. Değerleriniz yoksa insanlara ulaştırabileceğiniz hiçbir şey kalmaz. Ama bu 85 milyonun hafızasına bakacak olursanız binlerce yılın kültürü var. Bütün insanlığın buna ihtiyacı varken bizim bunlardan uzak kalmamız söz konusu olmamalı. Duyarlı bir dönemde yaşıyoruz ve bu duyarlı dönem zannediyorum bizim bu hülyamızı gerçekleştirecek. Bu kültür hareketi kesinlikle devam etmeli.

Benzer Sözler

Müslüman Türk, irfan sahibi idi. İrfan da ne ki, dersek, bir milletin, iman ve tarih yayığında asırlar boyu döve işleye meydana getirdiği deruni zarafet, incelik ve medeniyetin parlak terkibidir. İşte bu terkip, insanoğlunun elinden, dilinden, söz ve davranış olarak taşan bir müstesna verim, iç bünyenin sermaye ve zenginliği denebilir. Böylece de toplumun fertleri, sözleri ve hareketleriyle içinde yaşadıkları cemiyeti buyrukları ile inceltip aydınlatmışlardır. Toprak rejiminin sağlıklı zamanındaki tımar ve zanaatların kolu kanadı altında boy ata ata, örfte adette, san'atta, zarafette, iman, basiret ve hikmette asırlarca mesafe almış Türk cemiyeti nihayet irfan durağına vararak, adeta cismi ruh olmuş, ruhu da cismine bir ilahi kaftan giydirmişti.

Amerikalı kendi tarihini dizi, film yapıyor ve bayrağını herkese izlettiriyor. İngiliz'in, Fransız'ın tarihini biliyoruz. Bu da bizim köklerimiz ve kültürümüz. Biz 1923'te Osmanlı'yı geride bırakıp bir Cumhuriyet kurduk. Türkiye Cumhuriyeti olarak devam ediyoruz ama köklerimiz Osmanlı. Baktığınız zaman 600 yıllık bir imparatorluktan bahsediyoruz. Dünyayı ayakları altına almış ama bunu ezerek ya da gittiği toplumları sömürerek yapmamış. Yani utanılacak bir tarihimiz yok. Neden hatırlamayı bırakmışız? Övünülecek tarihi olmayan toplumlar bile kendileriyle övünürken üstelik... Kimse tarihini unutamaz. Ne olursa olsun DNA'da kayıtlı bir şeyler var.

Devlet adamı olarak, hiçbir zaman hatırımızdan çıkaramayız ki, hilâfet orduları bu memleketi baştan başa harabeye çevirmişlerdir. Bir gün yeniden hilâfet orduları kurulabileceğini aslâ gözden uzak tutmayacağız. Türk milleti en büyük acıları halife ordusundan çekmiştir. Bir daha çekmeyecektir. Bir hilâfet fetvasının bizi I. Dünya Savaşı felâketine sürüklediğini hiçbir vakit unutmayacağız. Bir hilâfet fetvasının, millet ayağa kalkmak istediği zaman, ona düşmanlardan daha alçakçasına hücum ettiğini unutmayacağız. Tarihin herhangi bir devrinde, bir halife, eğer zihninden bu memleket mukadderatına karışmak arzusu geçirirse, o kafayı behemehal koparacağız!

İnsanlar kendi kültürleri, tarihleri ve dilleriyle birlikte özerk yaşasınlar size ne oluyor? Sizin nerenize ne batıyor? Sancınız ne, toprak mı kaybediyorsunuz? Ben evimde oturuyorum başka bir komşum gelip diyor mu ki ‘bu odayı da bana ver’. Kürt halkı kendi toprakları üzerinde oturuyor. Bırakın kendi kendilerini idare etsin.

Ermenistan'ın işgalinden kurtarılan bölgelerdeki Hristiyan mabetleriyle ilgili bazı Batılı ülkelerin endişe duyduğunu belirterek "Camileri kapatanlar mı bizi eleştirecek? Camilere domuz kafası atanlar mı bize ders verecek ve endişelerini bildirecek? Bize herhangi bir endişe belirtmeye gerek yok. Tüm tarihi eserlerimiz devlet tarafından korunmaktadır.

Dünyada, tarih bilinci böylesine köreltilmiş başka bir toplum olmasa gerek. Osmanlı'yı, ortaya koyduğu köklü ve çok yönlü mirasıyla ve misyonuyla değerlendirmek ve anlamlandırmak yerine, sadece ya hamasi nutuklar atarak, ya da şaşırtıcı bir şekilde karalamaya çalışarak Osmanlı'yı anlayabilmemiz mümkün değildir. Oysa Osmanlı'nın mirasını ve misyonunu en çok bugün anlamamız gerektiğini düşünüyorum.

İngiltere hükümeti gençlerine 400 yıl önce ölen bir edibin eserini okutuyor ve onun eserini okumayan kimselere aydın nazarıyla bakmıyor. Türkiye'de bırakınız 400 yıl önce, 40 yıl önce ölen bir edebiyatçımızın eserini bile okuyamıyoruz. Batı karşısında takip etmiş olduğunuz yanlış dil politikası yüzünden bu böyle. Hâlbuki millet, edebiyatı olan bir topluluktur. Bir milletin edebiyatı yoksa, Necip Fazıl’ın ifadesiyle o milletin hiçbir şeyi yok demektir.

Liste
Yükleniyor…