DP barajın altına inmişse, bunun müsebbipleri kimlerdir? Sayın Demirel, Sayın Cindoruk, Sayın Çiller, Sayın Ağar ve diğerleri bu sorumluluğun altında değil midir? Bizi bu hâle düşürenler kurtarıcı olarak düşünülmektedir. Garabet şuradadır ki bizi bu hâle düşürenleri hâlâ kurtarıcı olarak kabul etmekteyiz.
- Henüz kategori yok.
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
-
Chelsea - Wolverhampton Maçı Öncesi Sakatlıklar ve Enz…08.11.2025
-
Le Havre-Nantes Karşılaşması: Erken Gol ve Kaleci Carl…08.11.2025
-
Rhein Derbisi'nde Mönchengladbach, Köln'ü Üç Golle Geç…08.11.2025
-
Dilek Kaya İmamoğlu'ndan Ekrem İmamoğlu Vurgusu ve İBB…08.11.2025
-
Rhein Derbisi: Mönchengladbach - Köln Maçında Goller v…08.11.2025
-
Uluslararası İş Birliğiyle Portekiz, Dev Uyuşturucu Se…08.11.2025
-
Vince Gilligan'ın Pluribus Dizisi Apple TV+'ta Başladı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Süt dağıtılınca... Hükümetimiz sayesinde. Süt bozuk çıkınca... Psikolojisi bozuk çocuklar yüzünden.
Savaşın kaçınılmaz bir şey olduğunu söylüyorsunuz. Öyleyse savaşı tavsiye edenlerin hepsini cephenin en öndeki hatlarına sürün. Onlar en önde savaşsınlar.
Erkekler sadece kendileri için yaşar; oysa kadınlar bütün bir hayattan sorumludur.
İnsanlar perişan, yoksul ama karikatürümüz bunları yansıtmıyor; karikatürcülerimiz halkın sorunlarını çizmiyor, dünyadaki gelişmelere ilgisiz; karikatürcülerimiz değil bayrak açmak, mendil bile sallamıyor...
Türkiye karışıyor, bugün çıkıp konuşmazsanız, bir daha asla sesinizi çıkartmayın ve hep suskun kalın.
Yönetimin takıma karışma hakkı vardır. Ya hocam biz niye büyük maçlarda 3'lü oynuyoruz diye sorulabilir, ayıp bir şey değil.
Bizler hiçbir şeyden şüphe duymuyoruz. Üretici olamıyoruz. Bizler sadece bekliyoruz. Vali tebdili kıyafet giysin Denizli'yi kurtarsın. Başbakan Türkiye'yi kurtarsın. Böyle bir şey yok. Kurtarıcı halktır. Halkın örgütlü gücüdür, halkın katılımıdır. Problemler bu şekilde çözülür. Ama biz hep kurtarıcı, kurtar bizi ana, kurtar bizi baba gibi yetişme tarzımızdan kaynaklanan beleşçi bir yaklaşım içindeyiz. Bu nedenle bizden dinamik bir yapı, dinamik, özgür, üretken beyinler çıkmıyor.
Bir yanlışı eleştirmeniz, onu önemsediğiniz anlamına gelmez. O yanlışın düzeltilmesi için yardımcı olduğunuzda, o yanlışı ciddiye aldığınızı, umursadığınızı göstermiş olursunuz.
İnsanlar hayvanları yiyor, aşırı yağ tüketiyor ve neden damarlarının tıkandığına şaşıyor.
Madem şimdiki düzende yaşanmaz diye söylüyorlar, neden kendileri yeni, yaşanası bir düzen kurmuyorlar peki?
Hakkımdaki en korkunç şey, benim bireyselliğe teşvik etmeye çalışmam. Bu onlar için korkutucu çünkü, birçok insan sorumluluk kabul etmeyi sevmiyor. Herkes istediği her şeyi söyleyebileceği ve yapabileceği bir ülke ister ama kimse bununla birlikte gelecek sorumlulukları kabul etmek istemiyor. Bunun için Rock müziği, filmleri ve televizyonları suçlayamazsın. Sorumluluklarını kabul etmek zorundasın.
Savaşın kaçınılmaz bir şey olduğunu söylüyorsunuz. Öyleyse savaşı tavsiye edenlerin hepsini cephenin en öndeki hatlarına sürün. Onlar en önde savaşsınlar.
Tanrı'nın var olduğuna, bedeninizi yaratan bir Tanrı'nın varlığına inanıyorsanız ve bedenle de pis olan her şeyi yapabileceğinizi düşünüyorsanız, o zaman hata üreticiye aittir.
O çayı içen biri geri zekâlıdır... Ben kendi zekâmla ve felsefemle ölümü, hayatı uzatabilirim, kısaltabilirim, her şeyi yapabilirim. Peki benim köyümdekiler, anasının kuzusu çocuklar, 16 yaşındaki kız o neyi düşünsün, hangi felsefeyi düşünsün? Onun annesi hangi felsefeyle acısını yumuşatsın? Sen kimsin, o acıları onlara tattırabiliyorsun? Bu ülkenin politikacılara, yalancılara ihtiyacı yok. Kendi onuruna sahip çıkmış, kendi kişiliğine sahip çıkmış haline ihtiyacı var.
Mevcut koşulların kötülüğünü fark eden her kimse, onları ifşa etmek için sesini yükseltmek ve böylece insanların gözlerini açmakla görevlidir.
Eskiden padişah emrederdi: halk onun fermanına boynumuz kıldan ince derdi: Bu gün diyorlar ki: 'Sen bana oyunu verdin. Kendi oyunla, senin emrinle iktidara geldim. Eh ne yapalım, pahalılık oldu ise, kabahatli yine sensin. Getirmeseydin bizi iktidara!
Kendileri düşünemeyen veya sorumluluk alamayanlar, yaygara koparan bir lidere ihtiyaç duyarlar.
O günden beri birçok general ile görüştüm. Bunların hepsi, daha çok yakınlarda Polonya Seferi'nde ehliyetlerini ispatladıklarını ve Almanya için hayatlarını tehlikeye koyduklarını ve bu seferi, üç haftayı pek az aşan kısa bir süre içinde sonuçlandırdıklarını, buna rağmen hükümetin ileri gelen önemli kişilerinin arasında kendileri hakkında böylesine apaçık güvensizliğinin bulunmasından duydukları hayret ve tepkiyi dile getirdiler. Önümüzde bulunan, Batılı devletlerle ciddi bir savaş tehlikesi çerçevesinde en yüksek kademedeki önderler arasındaki böylesine önemli bir anlaşmazlığın ortadan kaldırılmasının zorunlu bulunduğuna inandıklarını belirttiler. Genç generaller arasında bulunan benim bu meseleyi sizin önünüze getiren kişi kişi oluşuma belki hayret etmiş olabilirsiniz. Üstlerimden birçoğundan bu görevi üzerlerine almalarını istirham ettim, ancak hiçbiri buna istekli görünmedi. Bu nedenle ileride, sizin Kara Ordusu generallerine 'Kendilerine güvenimin olmadığını söyledim ve onlar da bunu kabul ettiler, hiçbiri itiraz etmedi,' demenizi arzu etmiyoruz. Bugün, bu nedenle ve hem haksız hem de hakaret dolu saydığım sözleri protesto ettiğimizi arz etmek üzere huzurunuzda bulunuyorum. Şayet güvenmediğinizi sandığınız bazı münferit generaller varsa bu takdirde onları görevden uzaklaştırmanız gerekir. Önümüzdeki savaş uzun bir savaş olacaktır. Askerî önderliğimiz içinde böyle bir gedik bulunmasını hoş göremeyiz. Bu nedenle 1916'da I. Dünya Savaşı'nda Hindenburg ve Ludendorf'un yüksek komuta makamına getirilmelerinden önceki bunalıma kıyaslanabilecek kritik bir durumdan evvel, karşılıklı güvenin sağlanması gereklidir. O zaman çözüm bulunmasında çok geç kalınmıştı. En yukarı kademedeki önderlerimiz bir kez daha zorunlu tedbirlerin alınmasında çok geç kalınması durumuna düşmemelidirler.