Devlet, birey her şey olmadığı sürece varlığını sürdürebilir.
- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Birey, devlet’le pazarlık edemezdi. Devlet güçten başka bir para tanımaz: Üstelik parayı da kendisi basar.
Devletin amacı her zaman aynıdır: bireyi sınırlandırmak, emri altına almak, uysallaştırıp boyun eğdirmek.
Bu büyük devleti idare eden benim; her ne yaparsam, yapılmış olarak kalır, zira bütün kudret benim elimdedir; memuriyetleri ben veririm, eyaletleri ben tevzi ederim; verdiğim verilmiş, reddettiğim reddedilmiştir. Büyük padişah bir şey ihsan etmek istediği yahut ihsan ettiği zaman bile eğer ben onun kararını tasdik etmeyecek olursam, gayr-i vaki gibi kalır; çünkü her şey; harb, sulh, servet, kuvvet benim elimdedir. Yaptığım her şey yerine getirilir. İstersem bir at uşağını paşa yaparım. Hoşuma giden herhangi bir kişiye, padişahımın araştırmasına bile gerek kalmadan ülkeler ve krallıklar verebilirim. Benim kabul etmediğim bir şeyi isterse, buyruğu yerine getirilmez. Tersine padişahın kabul etmeyip, benim istediğim şey hemen uygulanır. Barış ve savaş hep benim bileceğim şeylerdir. İmparatorluk hazinesi benim kontrolümdedir. Hünkâr benden daha şatafatlı giyinemez. Bütün harcamalarımı padişah karşıladığı için, servetim olduğu gibi durmaktadır. Krallıkları, ülkeleri, hazineleri bana bıraktığı için her istediğimi yapabilirim...
Ustabaşının arkasında usta, personel bürosu, fabrika koruması, sigorta ve copuyla polis duruyor. Kapıcının arkasında apartman yönetimi, ev sahibi, mahkeme icracısı, tahliye davaları ve polis duruyor. Domuzlar notlarla, işten atmayla, kovmayla ve bir sürü hokus pokusla işlerini görüyor.
Çelişkileri doruğa çıkarmak ne demek? Kafanı kesmeleri için uzatmamak demek. Bunun için Kızıl Ordu’yu kuruyoruz. Ebeveynlerin arkasında öğretmen, gençlik dairesi ve polis duruyor.
1983 yılında yapılan seçimler, Anavatan Partisi ile birlikte, benim vaktiyle, tâ 1979'da ileri sürdüğüm bazı fikirleri de bir nevi iktidara getirmiş oldu, ki o zamana göre aykırı denilecek kadar değişik ve farklı fikirlerdi bunlar; serbest pazar sistemi ve ferdin önceliğine dayanan bir ilkeler bütünü. Ferdin devletten daha önemli ve öncelikli olduğu, hatta bir anlamda imtiyazlı olduğu, serbest pazar mekanizmasının işlerlik kazandığı bir sistem.
Onları [vatandaşları] yabancıların istilasından koruyabilmenin, birbirlerine zarar vermekten engellemenin, kendi sanayilerini ve yeryüzünün meyvelerini güvence altına almanın yolu bütün gücü ve kudreti bir tek insan ya da insanların meclisine vermektir... [Toplumda yaşayan] insanlar birbirlerine ‘ben haklarımdan vazgeçiyorum ve tüm haklarımı bu insana ya da insanların meclisine veriyorum’ demelidirler. Böylece bütün güç ve kudret tek bir insanda toplanır. Bu Devlet ya da Latince Cıvıtas olarak adlandırılır. Bu büyük Leviathan’ın doğması demektir.
Bir gün ülkede devletin kutsal sayılması gerektiği ve bireyden daha önemli olduğu teranesi sona ererse, rahat bir nefes alacağız.
Devlet, bireyin hayatı üzerinde ne kadar sınırsız güce sahipse onun yaratıcı gücünü o kadar köreltip kişisel irade gücünü o kadar zayıflatır.
Bizim çıkış noktamız bireyin subjektivitesidir… Çıkış noktamızdan bakıldığında ‘düşünüyorum öyleyse varım’ gerçeğinden başka bir gerçek olamaz. Herhangi bir gerçekten önce, bir mutlak gerçek olmalıdır. Bu gerçeği kavramak basittir, zîrâ bireyin varlığında mevcuttur.
Bizler insanların kendi aralarındaki ilişkilerinde Tanrı rolü oynayan devlete ilişkin bir yığın kör inançlar içinde yetiştik.
Beşikten mezara kadar bütün davranışlarımıza 'devletin, hükümetin gücüne boyun eğme' ilkesi yön veriyor.
Her şeye kadir olandan birşeyler istenmekte, eskiden bu tanrı idi, günümüzde devlet.
"Kilise mi?" diye yanıtladım. "Bir tür devlettir bu, gerçi en yalancısıdır devletlerin. Ama kes sesini, ikiyüzlü köpek. Kendi türünü çok iyi bilirsin sen! Tıpkı senin gibi ikiyüzlü bir köpektir devlet; tıpkı senin gibi konuşur, ortalığı dumana boğarak ve kükreyerek – tıpkı senin gibi, şeylerin karnından konuştuğuna inandırmak için. Çünkü kesinkes en önemli hayvan olmak ister yeryüzünde devlet; ve ona inanırlar da."
Bu memlekete komünizm gerekiyorsa ve komünizm yararlı bir şeyse onu da biz getiririz, size ne oluyor?
Taht nedir? Altınla süslenip üstüne kadife örtülmüş bir tahta parçası... Devlet, benim.