Çünkü intiharın kurbanlarının en çoğu eğitilmiş, en varlıklı sınıflardan kimselerdir.
- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Yaşamın en rahat olduğu dönemlerde ve sınıflarda insanlar en büyük kolaylıkla canlarına kıymaktadırlar.
Sizden dileyeceğim hâlâ bir şey daha var: Çocuklarım büyüdüklerinde, sizden isteğim şu ki erdemden daha fazla zenginliğe veya başka bir şeye değer verirlerse onları cezalandırın veya benim sizinle uğraştığım gibi siz de onlarla uğraşın.
Sanat; gençliğe terbiye, yaşlılığa avuntu, yoksullara zenginlik ve zenginlere de süs verir.
Bir toplumda intihar vakaları kısa sürede çok hızlı artış gösteriyorsa; sebebi kişisel sorunlar değil, toplumsal sorunlardır.
'Biz' solda insan ve 'aydın' yetiştiriyoruz; sol, bir anlamda, en etkin aydın okuludur. Bir: Genel kültür veriyoruz. İki: İnsanları ikna etmeyi öğretiyoruz. Üç: Yazı yazmayı ve etkin söz söylemeyi öğretiyoruz. Bunlar bir reklamcıda ya da media-man'de bulunması gerekli en az koşullardır. 'Bizim' böylece donattığımız sol aydın, düzenle hesaplaşmayı bırakarak düzenin adamı olunca, reklam sektörü, yetişmiş insan bulmakta güçlük çekmiyor.
Sovyet sanayileşmesinin pratik sorunları Anti-Dühring'i zorunlu bir tartışmanın konusu yaptı. Hızlı sanayi, yeterli ölçüde proleterleşmemiş köylülük ile kurulmak zorunluluğuyla karşı karşıya geldi. İşçi tulumu giymiş köylüler, eşitlikçi bir ücret sistemine ve maddi kazançlar getirmediği sürece yeni eğitim olanaklarına razı olmadılar. Sovyet yöneticileri, başta Stalin, ücret makasını görülmemiş ölçüde açmak ve bilgi artırmayı, artan maddi kazanımlara bağlamak zorunda kaldılar.
Sınav, öğrenmenin düşmanıdır. Korkmadan, tembel suçlamasına aldırmadan, sınavsız eğitim istenmelidir.
ODTÜ'de öğretim üyesi olduğum sıralarda, sınav kâğıtlarını verir ve sınıftan çıkardım:'Kopya çekeceksiniz, ancak sizin ahlaksızlığınız yüzünden, kendi ahlakımı bozamam' derdim. Bana göre sınav kadar eğitimin düşmanı bir kurum yoktur.
Zengin bir adamın toprakları bol ürün verdi. Adam kendi kendine, ‘Ne yapacağım? Ürünlerimi koyacak yerim yok’ diye düşündü. Sonra, ‘Şöyle yapacağım’ dedi. ‘Ambarlarımı yıkıp daha büyüklerini yapacağım, bütün tahıllarımı ve mallarımı oraya yığacağım. Kendime, ey canım, yıllarca yetecek kadar bol malın var. Rahatına bak, ye, iç, yaşamın tadını çıkar diyeceğim.’ Ama Tanrı ona, ‘Ey akılsız!’ dedi. ‘Bu gece canın senden istenecek. Biriktirdiğin bu şeyler kime kalacak?’ Kendisi için servet biriktiren, ama Tanrı katında zengin olmayan kişinin sonu böyle olur.
Eğer eksiksiz olmak istiyorsan, git, varını yoğunu sat, parasını yoksullara ver; böylece göklerde hazinen olur. Sonra gel, beni izle.
Fikir, sanat, eğitim, sanayi, tarım, adalet. Her konuda müthiş bir sefalet içindeyiz. Elimizde duble yollar, AVM'ler ve lüks rezidanslardan başka bir şey kalmadı..!
Okumak başka bir alışkanlık, zenginlikle, demokrasiyle, dinle doğrudan ilgisi olduğunu da sanmıyorum.
Profesörü tanımak da yetmez. O milletin "öğretmenlerini de" tanıyacaksın, kafa orada oluşur. Bugünkü Türkiye’nin hâlini de öğretmenlerinden anlarsın. O iyi değilse, memleketin hâli de iyi değildir. Öğretmenin içinde “ışık” ve denge duygusu varsa, o ülke de belirgin nitelik vardır.