Çocukken reklamlarda gördüğüm aptalca şeyleri almaya meraklıydım. Şimdi tüm bunlara sahibim ve o yüzden gereksizce alınan şeylerin insanı nasıl bir gerizekalıya çevirdiğini anlayabiliyorum. Doğu Almanya'da çok fazla imkan yoktu ama en azından birlik ve beraberlik vardı. Şimdi gırtlağımıza kadar egoya, tüketim çılgınlığına ve bencilliğe battık. Artık ticaret arkadaşlıktan önce geliyor.
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
İnsanların birbirleriyle ve eşyayla ilişkilerinin artık iyiden iyiye soyutlaştığı bir ortamda, soyutlama yeteneği silinip gidiyor.
Nerede o balıketli, sürekli dolaşan, sürekli yemek pişiren, sürekli şarkı söyleyen, neşe saçan, hayatın keyfine varan, acısız doğumlar yapan, sağlıklı ve gürbüz çocuklar doğuran kadınlar?
Modern dünya kendini sevmeyi yüceltir, oysa insanlığın en büyük ihtiyacı insanı sevmektir.
Dini liderlerin çölden çıkması tesadüf değil. Modern alışveriş merkezleri de aynı işleve sahiptir.
Bir tüketici toplumunda kaçınılmaz olarak iki tür köleler vardır: bağımlılık mahkumları ve kıskançlık mahkumları.
Kadın dergilerinin çoğu, kadınları daha büyük ve daha iyi tüketicilere dönüştürmeye çalışır.
Kapitalizm seni betona gömüyor ey talib, farkında bile değilsin! Hem de bu sefer sarığıyla, cübbesiyle, seccadesiyle...
Yeri gelmişken, burada reklamcı ve pazarlamacı birileri varsa... kendini öldürsün. Hayır, hayır. Bu sadece küçük bir fikir. Sadece tohum ekmeye çalışıyorum. Belki günün birinde kök salar - bilmiyorum. Deneyin, elinizden geleni yapın. İntihar edin. Cidden yine de eğer öyleyseniz, yapın. Yaptığınızın akla uygun bir tarafı yok ve sizler şeytanın küçük yardımcılarısınız. Pekala - intihar edin - ciddiyim. Sizler tüm güzel şeylerin berbat edicilerisiniz, cidden. Hayır bu bir şaka değil. Diyorsunuz ki "Birazdan espri geliyor." Hiçbir siktiğim esprisi gelmiyor. Sizler Şeytan'ın Dünya'yı zırva ve pislikle dolduran döllerisiniz. Sikildiniz ve şimdi bizi sikiyorsunuz. Öldür kendini. Ruhunu korumanın tek yolu bu, intihar et. Tohumlar ekiyorum. Biliyorum, tüm pazarlamacılar "Şaka yapıyor..." diyorlar. Yok öyle bir şey! Egzos koklayın, kendinizi asın, arkadaşınızdan silah ödünç alın - nasıl yaptığınız umurumda bile değil. Şu Dünya'yı uğursuz makineleştirmenizden kurtarın. Tüm pazarlamacıların şu an akıllarından neler geçirdiklerini de biliyorum: '- "Ooo, Bill'in ne yaptığını biliyorsun, pazarlamacı-karşıtı dolarlar yapıyor. Güzel piyasa, çok akıllı."' Hadi oradan, öyle bir şey yapmıyorum. Sizi lanet düzenbaz ahlaksızlar! '- "Ah, Bill'in şimdi ne yaptığını biliyorsun. Şimdi de erdemli öfke dolarları kazanıyor. Büyük dolar bu. Bir çok insan haksızlıklar karşısında öfke duyar. Araştırmayı tamamladık - Dev pazar. Güzel bir şey yapıyor."' Allah Kahretsin! Öyle bir şey yapmıyorum ben, sizi şeytan atmıkları! Bu gezegen üzerindeki her şeyin üzerine dolar işareti koymaktan vazgeçin! '- "Ooo, öfkeli dolar. Muazzam. Ekonomik gerileme zamanlarında olağanüstü. Devasa pazar, Bill bunu yapacak kadar zeki."' Tanrım, lanet bir örümcek ağına yakalanmışım. '"Ooo, yakalanmış dolar, büyük dolar, dev dolar... İyi pazar - Bizim araştırmamıza göre bir çok insan kendini kapana kısılmış hissediyor... Eğer kapana kısılmış ayağına yatar ve sonra onları yakalanmış dolarlara..."' Böyle bir hayatın nesini seviyorsunuz? Ve bahse girerim geceleri bebekler gibi mışıl mışıl uyuyorsunuz, değil mi? '- "Günün nasıl geçti hayatım?"' '- "Ah, biz arsenik.. ee.. çocuk yiyecekleri yaptık, iyi geceler." Horrr.. Bebekler gibi uyuyun, bu sizin Dünya'nız, değil mi?
Tekeliyet'in, kapitalizm'den ayrı olarak, en temel yasası, sadece yeteneksizlerin yükselmesi üzerinedir.
Devletin tekelleştiği ve tekellerin devlet olduğu bir düzene, jenerik olarak, feodalite demek durumundayız. Feodalite mi, parsellenmiş devlet biçimidir. Önümüzde kapitalizm yerine böyle bir model var.
Sanayileşmenin ve kalkınmanın tarihe gömüldüğü bir toplumda akıl bir lükstür; kapitalizm öncesinde ve tekelli düzende, bir rehber olarak, akıl'a gerek olmadığını biliyoruz. Öyleyse akılsızın akıllıyı kovma süreci normal olmaktadır. Tefeciyi siyasetçinin esir aldığı bir toplumda da en akılsızın en yüksek tepeye çıkması ve kütlesel olarak akıldan kaçış yasadır ve bizde şimdi bu yasa yürürlüktedir. Kamu gelirlerinin, fiilen tamamının faiz ödemelerine ayrıldığı bir ülkede tefeciler egemen demektir; insanı tefeci ahlakının yönettiğini anlıyoruz.
Tekelli düzenin millet bilincinden kaynaklanan aidiyet duygularını erozyona uğrattığı kesindir. Tekelli düzenin, hem agnostik yapısı, hem bireyi edilgen hale getirmesi ve hem de yeni parçalı iktidarlar yaratması açısından feodal düzenle, kapitalizm açısından çok daha fazla, benzerlik kurduğunu düşünüyorum.
Hitler yenildikten sonra faşizm, Batı Avrupa ve Kuzey Amerika devletleri yapısına asimile olmuştur; Hitler ile birlikte faşizm, kapitalizmin siyasal formasyonu içine giriyor ve bunu değiştiriyor.
İnsanlar her gün lahmacunu kolay kolay kabul etmezler. Gerçekten insanlar güzel şeylere layıktır. Ancak Türkiye’nin kapitalizmi, bundan sonraki dönemde işçi ve emekçiye yalnızca lahmacun vaat edebiliyor. Amma bunun da tek başına yetmeyeceğini bilmektedir. Bu yüzden lahmacunla birlikte işçi ve emekçiye, bir de ‘öbür dünya’ vaad edecek. Öyleyse, Türkiye, kendi iç dinamiğiyle, daha aşırı bir dinselliğin baskısı altına girecek.(1979)
Orta-Doğu ve Balkanları Avrupa ve Amerika’nın tasallutundan kurtarma yükü Osmanlı Devleti’nin omuzlarındaydı. Önceleri bölgede bir Pax-Ottomana ihdas etmiş bulunan Osmanlıların omuzları zamanla bu yükü kaldıracak güçten mahrum kaldı. Daha doğrusu Avrupa ve Amerika’nın güçlü oldukları alanla Osmanlıların güçlü olduğu alan birbirinden farklıydı. Güçler arasında mahiyet farkı vardı. Kapitalizmin dünyaya sunduğu ölçüler bakımından Osmanlı Devleti dünyanın en güçsüz devletiydi. Bu güçsüzlüğün kaçınılmaz sonucudur ki Osmanlılar tarihten silindi, gitti. Fakat Osmanlı devletinin hayat kaynağı sarih bir biçimde anti-kapitalist olan tarih yükü Türkiye’ye kaldı. Türkiye’nin etrafındaki ülkeler bu yükten muaf oldukları için her aşamada Avrupa ve Amerika oralara musallat oluyor. Karışıklıkların sebebi bu. Türkiye başından tarih yükünü atmaya kalkışamıyor. Sakin kalışının sebebi bu.
Türkiye'de sistem her devirde kapitalizm. Bundan şikayetçi bir halk da yok, bunu değiştirmeye gücü yetecek parti de yok. Bunu eleştirecek bir entelektüel de yok, işe buradan başlamak gerektiğini düşünen bile yok. Herkes paraya fit oldu.