Buradayım çünkü her yerde çocuklar ıstırap çekmekte
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Ilımlı bir şekilde düşünmek, yazmak veya konuşmak istemiyorum... Evi yanan bir adama sakince alarm çalmasını söyleyin; yağmacıların elinden hanımını sakin bir şekilde kurtarmasını söyleyin; anneye bebeğini yangının içinden sakin sakin çıkarmasını söyleyin; ama böyle bir durumda bana ılımlı ol demeyin..!
Şu ana dek hayvan özgürlüğü hareketinde Nat Turner ya da John Brown gibi isimler görmedik; ama ortaya çıkmaları belki de an meselesi, çıktıklarında da eylemlerinin haklı sebebini de beraberinde getirecekler. Ayrıca onlardan önce çabalayanlar da olmuş olacak. Mücadele gospeline göre: adalet yoksa, barış da yok.
Karnizmi ilerici çözümlemelere dahil etmek için bir paradigma değişimi gerekiyor: hayvan yemenin sistemik doğasını kavramak zorundayız. Hayvan yemek aynen farklı ırktan insanların birisine ait özel bir mülke girmesine engel olmak gibi sadece kişisel etik meselesine indirgenemez.
Dünyanın her yerindeki adaletsizliğe meydan okumak için adaleti her yerde pratik etmeliyiz: sokaklarda, duruşmalarda ve tabaklarımızda.
İnsanı en çok yaralayan şey fiziksel acı değil, haksızlığın, mantıksızlığın verdiği içsel ıstıraptır.
Mevcut koşulların kötülüğünü fark eden her kimse, onları ifşa etmek için sesini yükseltmek ve böylece insanların gözlerini açmakla görevlidir.
Bangladeş'i yaptığımda birkaç ay boyunca sabah akşam insanları arayıp buna katılıp buna bağlanmalarını sağlamaya çalıştım. Bugünlerde birini arıyorsun ve hayatın kabullenilmiş bir gerçeği olarak genelde bir şey bağışlıyorsun.
Bu mücadele bizim için, kişisel isteklerimiz veya ihtiyaçlarımız için değildir. Bu mücadele, deney laboratuvarlarında acı çekmiş ve öldürülmüş, ve eğer bu cani endüstriyi durdurmazsak daha çok acı çekecek ve ölecek her hayvan içindir. İşkence edilerek öldürülmüşlerin ruhları adalet istiyor, yaşayanların haykırışları ise özgürlük için. Biz bu adaleti sağlayabiliriz ve bu özgürlüğü getirebiliriz. Hayvanların kimsesi yok, sadece biz varız. Onları yalnız bırakmayacağız.
Hayvan haklarına aslında "insan hakları" mücadelesinden geldim. 1980'lerin başlarında bir üniversite öğrencisiyken, Orta Amerika ve Güney Afrika gibi meselelerle ilgileniyordum, bunlar da 1980'lerin başlarında oldukça önemli politik konulardı. Hem Marks’ı hem de sol literatürden başka isimleri bol bol okuyordum, anti-emperyalist ve ırkçılık karşıtı gruplarda çalışıyordum, politik bir eğitimden geçiyordum. 24 yaşımdayken bir aydınlanma anı yaşadım, bir gece double cheeseburger yerken oldukça açık ve net bir şekilde, hayatımda ilk kez yediğim şeyin boğazlanmış bir hayvanın cesedi olduğunu anladım. Bu görüntü aklımdan çıkmak bilmiyordu, bu görüntüyle hayvandan meydana gelmiş o sözde yiyecek arasında bağlantı kuruyordum ve öylesine rahatsız oldum ki yediğim şeyi tükürdüm, yeniden et yemeye çalıştım ama yiyemedim. İçsel anlamda bir şeyler oluyordu, bu konuda hiçbir bilgim yoktu, herhangi bir kitap okumamış, bir konferansa filan da gitmemiştim, olay tamamen içsel bir durumdu, bir çeşit önsezi gibiydi. Bu olaydan kısa bir süre sonra vejetaryen oldum.
‘Göze göz, dişe diş’ dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin. Sağ yanağınıza bir tokat atana öbür yanağınızı da çevirin. Size karşı davacı olup mintanınızı almak isteyene abanızı da verin. Sizi bin adım yol yürümeye zorlayanla iki bin adım yürüyün. Sizden bir şey dileyene verin, sizden ödünç isteyeni geri çevirmeyin.
Batıda bir bulutun yükseldiğini görünce siz hemen, ‘Sağanak geliyor’ diyorsunuz, ve öyle oluyor. Rüzgârın güneyden estiğini görünce, ‘Çok sıcak olacak’ diyorsunuz, ve öyle oluyor. Sizi ikiyüzlüler! Yeryüzünün ve gökyüzünün görünümünden bir anlam çıkarabiliyorsunuz da, şimdiki zamanın anlamını nasıl oluyor da çıkaramıyorsunuz? Doğru olana neden kendiniz karar vermiyorsunuz? Sizden davacı olanla birlikte yargıca giderken, yolda onunla anlaşmak için elinizden geleni yapın. Yoksa o sizi yargıcın önüne sürükler, yargıç gardiyanın eline verir, gardiyan da sizi hapse atar. Size şunu söyleyeyim, borcunuzun son kuruşunu ödemedikçe oradan asla çıkamazsınız.
Fikir, sanat, eğitim, sanayi, tarım, adalet. Her konuda müthiş bir sefalet içindeyiz. Elimizde duble yollar, AVM'ler ve lüks rezidanslardan başka bir şey kalmadı..!
Dayanacağın bir duvarın yoksa ör hadi. Kuvvete dayanamayan adalet âciz, adalete dayanamayan kuvvet zâlimdir.
Makam arabalarna yol ver geçsin, emri vâki olmuş her yolcu. Açılan çenelere çekici ver çaksın, yazılı kuralların kuramları aştı. Parmakları kırılan bu yazar yılmadı, kaç yazar âlim olsan? Amacını yamacında boğarak yok oldu Sezar, dedelerin toprak oldu bak orada mezar... Yalanla savunan dürüstle tanıştı, tekmeyle kovulan kiniyle yarıştı, paradan uzak olan silahla tanıştı, hayatla darılan ölümle barıştı.