...Bunun üzerine dedim ki bu cinni dürüst bir cinni. Cinniler aynı insanlar gibidir. Mümini vardır, kâfiri vardır, münafığı vardır. Dürüstü vardır, dürüst olmayanı vardır. Bu cinni, dürüst bir cinni. Mustafa Kemal'i çağır dedim. Kıvrandı, kıvrandı, kıvrandı o fincan; hareket etmiyor. Güç bela, çocuk kan ter içinde kaldı. Geldi. 'Ya sabahtan beri seni çağırıyoruz.' Hatta vazgeçiyordu bir iki defa. Ben ısrar ettim. 'O kötü vaziyettedir, kolay gelemez' dedim. Nihayet geldi. 'Beni bırakmıyorlar' dedi, 'Ne soracaksanız çabuk sorun, geri gönderin beni' dedi.

Benzer Sözler

Karl Marx bir cinnîdir. Benden duyun. Ben onun doğup yaşadığı yeri gördüm. Trier'de doğmuştur, Almanya'da. Trier, minare boyu kayalıkların olduğu bir yerdir. Trier, onun çocukluğunun geçtiği yerdir. O kayalıkların dibine gider, düşünürmüş. Ona Das Kapital'i yazdıran şeril cinnilerdir. Şeril cinnilerdir. Ben böyle birini daha size ifşa edeyim de, kimse bilmez. Ahmet Cemil Akıncı diye bir emekli albay vardı. İlk kitabını ben yayınladım, Hilallerin Gölgesinde diye. Bundan elli sene evvel, ilk başladığım sıralarda. Bu Ahmet Cemil Akıncı'ya desen ki, bana Hz. Ömer hakkında bir kitap yaz, Ömer hakkında. Ertesi günü gelir sana, üç yüz sayfalık bir kitap verir, bir tek harf hatası yok! Yav bir adam üç yüz sayfa daktiloyla yazı yazacak, a yerine b'ye basmış olmayacak, bu inanılır şey değil. İki üç defa başımdan geçti, bunu ben sıkıştırdım. Dedi ki, bunları ben yazmıyorum. Ben kâğıdı koyuyorum, cinniler tuşlara basıyor, yazıyor. Ben mevzu veriyorum. Ben mevzu veriyorum. Bu böyle Hz. Hatice hakkında bir kitap yazdı, artistin biri de ona bakıp da İslam'a dönmüş de meşhur oldu bir zaman, gençler bilemez, çok satıldı.

Hürriyet de, mutlak tanımı imkansız sözcük ve kavramlar arasında ve belki de başında yer alıyor; taşın hem özgür ve hem de esir olduğunu söylemek mümkündür ve bu hürriyetin anlatılmasındaki zorluğa işaret etmektedir. Hareket, istek veya alışkanlığını kaybetmiş katman veya sınıfları, hareket etmedikleri için özgürlükten yoksun sayabilir miyiz; bu nedenle, özgürlüğün bir hareket durumu ve sadece hareket durumu değil, aynı zamanda sınırlarda ve sınırları zorlayan hareket hali olduğunu kabul etmek mecburiyetindeyiz. Dolayısıyla, bir yanıyla öznede hareket isteği ve diğer yanıyla, sınırla çatışma hali yoksa, özgürlüğün varlığını söylemek, sözcüğün olumsuz anlamında, metafiziktir.

Cilt ameliyatımdan 15 gün sonra aynaya ilk baktığımda artık o izleri görmek istemiyorum. Çünkü şuna da inandım, onların her birinde birer kötü anım var. O yüzden onlarla birlikte hepsi gidecek. Yeni bir hayat başlayacak benim için. Bu bir arınma gibi, yenilenme gibi. O izlerin gitmesiyle birlikte kötü olan hiçbir şeyi hatırlamayacağım.

Ezberlemediğim şarkılar sağ cebimde dururdu. Ezberlediğim şarkılar, terfi edip sol cebime geçerdi. Anneciğim de pantolonumu ütülediğinde ezberlemediğim şarkıları yine sağ cebime yerleştirir, ezberlediğim şarkıları da sol cebime koyardı. Onun için buradan hareket ederek 'Cebimde Saklı Şarkılar' dedim. Ben hiç düşünmemiştim o kâğıt parçalarının günün birinde banknota dönüşeceğini. Onlar bana para kazandırdı.

Midem ekşiyor, kulaklarım uğulduyor, adını bilmediğim bir rüzgâr yalıyor ensemi. Yüzümdeki ifadeden rahatsız olduğu belli, gözleri bulutlanıyor bir anda, sesi boğuklaşıyor. O ses tonu gerçek, biliyorum. Çünkü ben en çok sesleri hatırlıyorum; o gün de, bugün de!

Geçmişi tarihsel olarak dile getirmek, o geçmişi "gerçekte nasıl olduysa, öyle" bilmek değildir. Buna karşılık, bir tehlike anında parlayıverdiği konumuyla, bir anıyı ele geçirmek demektir.

Liste
Yükleniyor…