Biz artık kesime götürülen kuzuların melemesini, öküzlerin böğürmesini, domuzların inlemelerini ve insanın içine işleyen çığlıklarını duymak istemiyoruz. Biz, kan göllerinin ve bir dizi keskin kancaların bulunduğu kesimevlerinde, üstü başı kanla kaplı, korkunç bıçaklarla silahlanmış adamlar tarafından asılan ölü hayvan bedenlerinin olduğu yerlerden geçerken yaşayacağımız o berbat anı kısaltmayı, bunu yaşamak zorunda olmayacağımız zamanların gelmesini amaçlıyoruz.

Benzer Sözler

Et yemekten hoşlanmıyorum çünkü; domuzların ve kuzuların nasıl öldürüldüğünü gördüm. Onların acısını gördüm ve yaşadım. Yaklaşan ölümü hissediyorlardı. Dayanamadım, çocuk gibi ağladım. Koşarak bir tepeye çıktım, nefes alamıyordum boğuluyorum sandım. Kuzunun ölümünü yaşadım.

Eğer samimi şekilde kendinizi et sektöründe köleleştirilmiş, suni bir dünyaya mahkum edilmiş, uzun, sağlıklı yaşama şansı elinden alınmış, zamanın çoğunda güneş ışığından mahrum edilmiş hayvanların yerine koyup sonra da mezbahada bacağınızdan baş aşağı asılı bir şekilde asılı dururken, birisinin, boğazınızı kesip, vücudunuzu parçalara ayırdığını hayal ederseniz, vicdansız bir gelenek olan et yeme geleneğinin neden ortadan kaldırılması gerektiğini anlardınız. Evrimi destekleyen kuvvet, kibir, hırs ya da açgözlülük değil, merhamet olmalıdır.

Yaptığımız her işte, 'insanı ve vicdanı merkeze alma' kaygımız hep ön planda oldu. Farklı sesleri bir araya getiren forumda da bu temel ilkemizi hep merkezde tuttuk. Haktan yana taraf olmak, doğrunun yanında durmak, insanlığın sancılarına çözüm aramak, mazlumun sesi olmak... Türkiye'nin bu insani yaklaşımı bize hep ilham oldu. Türkiye'nin ve dolayısıyla TRT'nin bu ali gönüllü tavrı, binlerce yıllık medeniyet ve değerler mirasımızdandır. Fakat maalesef; güçlü yalanın, haklı gerçeğe galebe çaldığı bir çağdayız. Yalan haber ve bilgi çarpıtmanın dünyanın sayılı medya kuruluşları tarafından bile sürekli yapıldığına şahit olmaktayız.

Canı cehenneme rahat uyuyanın. Kapısını örtenin perdesini çekenin. Yüreği yalnız kendiyle dolu olanın. Duvarları ancak çarpınca görenin. Canı cehenneme başkasının yangınıyla evini ısıtıp yemeğini pişirenin.

Hakiki dost Allah gibi mahrem olmalıdır. Dostun çirkinliklerine, hoşa gitmeyen hallerine tahammül etmeli, hatasından incinmemelidir. Dosttan yüz çevirmemelidir, dosta itiraz etmemelidir. Nitekim rahmeti bol olan Allah kullarının ayıplarından, günahlarından, noksanlarından dolayı onlardan yüz çevirmez. Tam bir inayet ve şefkatle, onlara rızkını verir. İşte garazsız, ivazsız dostluk budur...

Üzgünüm ama ben bir imparator olmak istemiyorum. Bu benim işim değil. Kimseyi yönetmek ya da fethetmek de istemiyorum. Herkese yardım etmek istiyorum. Yahudi, Yahudi olmayan, siyahi, beyaz. Hepimiz başkalarına yardım etmeliyiz. İnsanlık böyle başlar. Biz birbirimizin mutluluğu için yaşamayı isteriz, kötülüğü için değil. Biz birbirimizin mutluluğu için yaşamayı isteriz, üzüntüsü için değil. Bu dünyada, herkes için yer vardır, yeryüzü zengindir ve bunu herkes paylaşabilir. Yaşam tarzımız özgürlük ve güzellik olmalıdır. Ama biz yolumuzu kaybettik. Açgözlülük insan ruhunu zehirledi, dünyayı nefretle kuşattı, bazıları bizi üzüntü içinde bıraktı. Hızlı geliştik ama bu sırada kendimize de zarar verdik. İstediklerimizi elde etmek için makineleri kullandık. Bilgimizi olumsuz, zekamızı sert ve kaba kullandık. Çok fazla düşündük ama çok az hissettik. Makinelerden çok, insanlığa ihtiyacımız var. Zekadan çok şefkat ve kibarlığa ihtiyacımız var. Bunlar olmadan yaşam şiddet dolu olur ve her şeyi kaybederiz.

Liste
Yükleniyor…