Ben vejetaryen (et yemeyip, sadece ot yiyenlerden) değilim. Ama vejetaryenlere hak veren ve onlardan biri olmaya özenen biriyim. İlginç bir algı düzeyi bu... Hayata onların penceresinden bakmaya başladınız mı, o güne dek sıradan gelen pek çok ayrıntı, tüyler ürpertici görünmeye başlıyor: İte kaka kamyonlara yüklenip infaza götürülen ve haftalarca masum mesut oynadığı bahçede boğazlanan hayvanlar, parçalanmış çeneleriyle pis su dolu bir kovada çırpınarak ölümü bekleyen balıklar, içkili sabahlarda süslenip getirildikleri soframızda keyifle kaşıkladığımız kelleler, beyinler, gözler, bağırsaklar... Dışarıdan bir gözle bakmaya çalışın; bunun insanoğlunun barbar yüzünün fotoğrafı olduğunu siz de göreceksiniz.
- Henüz kategori yok.
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
-
Chelsea - Wolverhampton Maçı Öncesi Sakatlıklar ve Enz…08.11.2025
-
Le Havre-Nantes Karşılaşması: Erken Gol ve Kaleci Carl…08.11.2025
-
Rhein Derbisi'nde Mönchengladbach, Köln'ü Üç Golle Geç…08.11.2025
-
Dilek Kaya İmamoğlu'ndan Ekrem İmamoğlu Vurgusu ve İBB…08.11.2025
-
Rhein Derbisi: Mönchengladbach - Köln Maçında Goller v…08.11.2025
-
Uluslararası İş Birliğiyle Portekiz, Dev Uyuşturucu Se…08.11.2025
-
Vince Gilligan'ın Pluribus Dizisi Apple TV+'ta Başladı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Hayvanlara yapılanların video ve fotoğraflarını izleyerek vejetaryen oldum. Görmek vicdanları eğitiyor.
Bana, Pisagor'un o zamanlar et yemekten ne sebeple uzak durduğunu soruyorsunuz. Kendi adıma, ne gibi bir mizaçla, ruh hali veya sebeple yapılmış olursa olsun, ağzına ilk defa et süren, ölü bir hayvanın etini diline değdiren, birilerinin önüne bu ölü bedenleri ve onların hayaletlerini koyan insanların, bu parçalara nasıl et ve erzak olarak isim verebildiklerini, ki bu hayvanlar kısa süre önce boğazlanmış, çığlıklar atmış, taşınmış ve ardından doğranmış hayvanlar oluyor. Bu insanlar; gözlerinin önünde öldürülen, derisi yüzülen ve parçalara ayrılan hayvanların kanının görüntüsüne nasıl tahammül edebiliyor, bu hayvanların başına gelen şey, lezzetini nasıl etkilemiyor, başkalarının etlerini nasıl çiğneyebiliyor, bu ölümcül yaralara baharat gibi şeyler katarak nasıl yenebilir hale getiriyorlar, cidden çok taktir ediyorum.
1970'lerin ortalarında Peter Singer’in endüstriyel tarımın korkunç yönlerini anlattığı “Hayvan Özgürleşmesi” adlı kitabını okumuş ve dehşete kapılmıştım. İnsanların hayvanlara, birer makine gibi muamele ettiğine inanmakta güçlük çekmiştim. Daha sonra tabağımdaki ete bakarken düşündüm: “Bu neyi simgeliyor? Korkuyu mu? Acıyı mı? Ölümü mü?” Ve bir daha asla et yemedim.
Gündüz yabancı ajanslardan birinin geçtiği fotoğraf gözümün önüne geldi. Filipinler mahreçli fotoğrafta bir bisikletin selesine doldurulmuş birbirinden güzel, birbirinden sevimli köpekler görülüyordu. Ve şöyle bir not vardı: "Bunların hepsi ölüme götürülüyor. Akşam restoranların en gözde yemeği olacaklar..." Tabağımdaki yoğurtlu çoban kavurmaya çatalı batırdığımda, sanki kendi köpeğimi, Junior'ımızı yiyormuşum gibi geldi. O akşam vejetaryen oldum. Bir başka deyişle 17 yıldır ne et, ne tavuk, ne balık... Ne de herhangi bir et suyu... Son nefesimi verinceye kadar da öyle gidecek. İyi ki vejetaryen olmuşum. Çünkü bir gün herkes vejetaryen olacak. İster istemez.
Tabağımdaki şeyin hisleri olup yaşayan şeyler olduğunu aniden fark ettim ve bu gerçekten daha fazla kendimi soyutlayamadım.
Zavallı hayvanlar, nasıl da özenle bedenlerini koruyorlar; bizim için sadece bir akşam yemeği, fakat onlar için ise hayatın ta kendisi.
Başkasının incinebilirliğinin farkında olmak kendi incinebilirliğine karşı, kendi incinebilirliğinin farkında olmaksa başkasının incinebilirliğine karşı küntlük gelişmesine neden olur.
Hayvan haklarına aslında "insan hakları" mücadelesinden geldim. 1980'lerin başlarında bir üniversite öğrencisiyken, Orta Amerika ve Güney Afrika gibi meselelerle ilgileniyordum, bunlar da 1980'lerin başlarında oldukça önemli politik konulardı. Hem Marks’ı hem de sol literatürden başka isimleri bol bol okuyordum, anti-emperyalist ve ırkçılık karşıtı gruplarda çalışıyordum, politik bir eğitimden geçiyordum. 24 yaşımdayken bir aydınlanma anı yaşadım, bir gece double cheeseburger yerken oldukça açık ve net bir şekilde, hayatımda ilk kez yediğim şeyin boğazlanmış bir hayvanın cesedi olduğunu anladım. Bu görüntü aklımdan çıkmak bilmiyordu, bu görüntüyle hayvandan meydana gelmiş o sözde yiyecek arasında bağlantı kuruyordum ve öylesine rahatsız oldum ki yediğim şeyi tükürdüm, yeniden et yemeye çalıştım ama yiyemedim. İçsel anlamda bir şeyler oluyordu, bu konuda hiçbir bilgim yoktu, herhangi bir kitap okumamış, bir konferansa filan da gitmemiştim, olay tamamen içsel bir durumdu, bir çeşit önsezi gibiydi. Bu olaydan kısa bir süre sonra vejetaryen oldum.
Bir oluş hali, bir farkındalık ve meditasyon yapmak, zihnin yaşlanmaması, çağı kaçırmamak, insan olmak, özgür olabilmek, empati geliştirebilmek, toleranslı olabilmek, kimseyi yargılamadan bakabilmek gibi değerler üzerinden mükemmelleşmek, bilgeleşmek benim en büyük beklentim.
Hayvan gıdalarının kullanılması, sonuçta insan topluluğunun barışını yıkıcı kılarsa, bu sefil kurbanlara uygulanan adaletsizlik ve barbarlık ne kadar haksız olur?
İlk şarkımı engelliler için yaptığım 'Her şeye Rağmen', engelliler için yazılmış bir şarkı. Şarkının ikinci bölümünde de engelli kavramı ile hepimizin içinde olan ve bu engeli kaldırdığımız zaman başkalarının engellerini de kaldırabileceğimiz anlatılıyor.
Bu sene sadece kendi öldürdüğüm hayvanların etini yediğim için bir çeşit vejetaryen oldum. Benim görüşümce bir sürü insan sizin et yiyebilmeniz için bir canlının hayatını verdiğini unutuyorlar, yani benim hedefim bunu unutmamamı sağlamak ve sahip olduğuma şükretmek.
Kendiniz de dahil olmak üzere insanları suçlamaktan vazgeçin. çünkü her birimiz zaten sahip olduğumuz bilgi, birikim ve farkındalıkla elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz.
Benim için IŞİD ile bıçağını masum bir hayvanın boğazına dayayan aynı duygudadır, IŞİD beni şaşırtmıyor.
Bu kadar açgözlü ve bencil olmayın. Dünyada sizin kocaman evlerinizden ve gösterişli mağazalarınızdan başka şeyler de olduğunun farkına varın. İnsanlar açken siz arabalarınızın benzini için üzülüyorsunuz. Bebekler susuzluktan ölürken siz son modeller için moda dergilerini karıştırıyorsunuz. .
Baş, boyun, ciğer, ve böbrek gibi sözcükler ürkütüyordu kendisini. Ağzına et koydu mu kendi çocuklarını yiyor gibi oluyordu.