Ben, Ahmet Taner Kışlalı'yı Kültür Bakanı olduktan sonra tanıdım. Bir kültür adamının siyasete getirdiği kaliteyi gördüm. Zihnime çöreklenmiş politikacı tipinin ibresini olumsuzdan olumluya doğru çekti. Mensup olduğu partinin bile, düşüncelerini bir doktrin katılığında sunmadı, onu; hep kültürün, bilimin, çağdaş dünya görüşlerinin terazisinde tarttı.
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Roma ve Antik Yunan yalnızca birer semboldür. Bütün tarihleri şu büyük gerçeğin teyididir: Bir halkta siyasi iktidar arzusu ne kadar az ise kültürel yaşam biçimleri o kadar zengindir; siyasi iktidar ve bu iktidar için yapılan mücadeleler ne kadar güçlü ise, kişisel ve toplumsal kültürün düzeyi ve doğal yaratıcı, her türlü derin duyarlılık kısaca insana has olan her şey o kadar zayıftır.
Antik Yunan siyasi ve milli dağınıklığına rağmen değil bunun sayesinde büyük bir kültür yarattı ve binlerce yıl insanlığa zenginlik kattı.
Politikacılar yalnızca zirveye çıktılar çünkü onları altta tutmak için hiçbir nitelikleri yok.
Dil, din, kimlik ve kültür siyasetin dışında olmalıdır. Bunlar bireyin ve toplumların kutsal haklarıdır. Ama Kürtçe ile ilgili bu kutsal hak gözetilmedi. Kürtçe okulda, kamu hayatında ve medyada yasaklandı. Yasaklandığı için de Kürtçe konuşmak bile sanki siyasi bir davranışmış gibi gösterildi.
Bir ülkenin yumuşak gücü üç kaynağa dayanır. Kültürüne, siyasi değerlerine, dış politikalarına.. Son yıllardaki çatışmacılık ve savaş çığırtkanlığı yapan diplomasi dili yerine bazı ülkeler Yumuşak Güç olarak kabul edilen kültür eksenli diplomasileri öne çıkarmaya başladılar. Diplomatlar arasında kültür adamı ve işadamı kökenliler fazlalaştı. Çünkü sefirin birinci ve asli vazifesi temsildir.
Bir politikacıyı diğerinden ayırt edemezdi. Ona göre bütün politikacılar olmadık yerlerde olmadık şaklabanlıklar yapan şempanzelerdi.
Politik bir yalan bazen yerinden edilmiş bir devlet adamının kafasından doğar ve onu izleyen bir ayaktakımı güruhu da bu yalanı besleyip büyütme görevini üstlenir.
İran olacağımızı düşünmedim, daha beter olacağız. Çünkü İran’da hiç olmazsa çok derin bir edebiyat bilgisi, çok derin bir musiki var. Biz de sadece sığ bir muhafazakarlık var.
Ortadoğu yaşam ve düşünce tarzını bu toplumda yaygınlaştırmak için bu kültürün dilini ve yazısını yaygınlaştırmayı bu açıdan bakınca onların açısından bakınca akıllıca görmek gerekiyor. Din dersinin okullarda yaygınlaştırılması, diyanete 7-8 bakanlığın bütçesi kadar kaynak ayrılması, her köşe başına bir cami yapılması, dini eğitim gören kişilerin öncelikle bir yerlere atanması, türbanın bir çeşit kutsallaştırılması ve siyasi simge yapılması, aslında bu projenin temel öğelerini oluşturmuştu; buna Osmanlıcanın yaygın öğretilmesinin eklenmesini niye yadırgıyoruz ki? Özlem duyduğumuz Arap kültürüne başka nasıl ulaşabiliriz ki? Diyelim ki Osmanlıcayı öğrettik, bu dili kiminle konuşacaklar? Araplar ve Farslar için yetersiz, bugünkü öz Türkçe için ise neredeyse yabancı bir dil gibi uzak duracak.
Savaşın yol açtığı zorunlu göçlerle gelen, toplumsal ve siyasal sorunlar, bütün ülkelerin kültürel dokularını ve ekonomik yapılarını dinamitledi. Dünyada savaşa taraf olmuş olmamış, savaştan etkilenmeyen hiç bir ülke kalmadı.
Politikacılar dünyanın her yerinde aynıdır, nehir olmayan bir yere köprü yapacaklarına söz verirler.
Politikacıların hepsi aynıdır. Önce reform sözü verirler, sonra sözlerini "reforme" ederler.
Politikacılar bebek bezi gibidir, düzenli olarak ve aynı sebepten değiştirilmeleri gerekir.