Bedenen diriliş fikri kulağa garip geliyor, hatta saçma, tabii cezalandırma amacını saymazsak. Düzeltmekten çok intikam anlamına gelen bütün cezalar da ahlaken yanlıştır. Peki Dünya'nın sonu geldiğinde yapılacak sonsuz işkencelerin, ne tür bir ahlaki ya da uyarı amacı olabilir ki?
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Bedenen diriliş fikri kulağa garip geliyor, hatta saçma, tabii cezalandırma amacını saymazsak. Düzeltmekten çok intikam anlamına gelen bütün cezalar da ahlaken yanlıştır. Peki Dünya'nın sonu geldiğinde yapılacak sonsuz işkencelerin, ne tür bir ahlaki ya da uyarı amacı olabilir ki?
Evet, onların böyle söylediği iddia ediliyor, ama böyle düşünmüyorlardı. ... Jüpiter'den beri bütün dinler ahlakı öğütlüyorlar. Bir din dünyanın varoluşuyla birlikte var olsaydı ona inanırdım. Ama Sokrates'e, Platon'a, Musa'ya, Muhammed'e bakınca buna inanamıyorum. Bunların hepsi insan tarafından uydurulmuştur.
İyi bir toplum fikri için bir dine ve ona dayanak noktası oluşturan sonsuz cezaya ihtiyacınız yoktur; dine, ölmekten korkuyorsanız ihtiyaç duyarsınız.
Dinsel ahlakla ilgili sorun, ahlakın kaçınılmaz bir şekilde saf doğasından değil de dinin iyileştirilemeyecek kadar anlaşılmaz oluşundan kaynaklanır.
Sen ki anlayışta ve dinde hastalıktasın
Gel yanıma doğru, belki duyabilirsin doğruluğun sesini
Haksız yere sudaki balıkları yemekten vazgeç
Ve gıda denilerek kesilen hayvanları yemeyi arzu etme
Hıristiyanlığın sana yardımı dokunmuyorsa, sen de filozof ol, kalender bir filozof!
Sufizm bir din mi, felsefe mi, yoksa mistisizm midir? Her üçü de. Eğer ondan dini öğrenmek istiyorsanız, bir dindir; bilgelik öğrenmek isterseniz, felsefedir; ruhun gelişiminde rehberlik etmesini istediğinizde mistisizm olur. Gerçekte ise üçünün de ötesindedir.
On üç-on dört yaşlarımıza denk gelen dönemlerde okuyan yazan ağabeylerimiz, ablalarımız sayesinde materyalist felsefe ile tanıştık. Diyalektik materyalist felsefeye göre dinin doğuşu özel mülkiyetin ve beraberinde devletin doğuşuyla neredeyse birlikte olmuştu. Ve din parayı ve dolayısıyla devleti elinde bulunduran mutlu azınlığın halkı aldatmak için kullandığı bir uyuşturucuydu.
Diyelim ki birisi ateist oldu. Artık Allah'a inanmadığını falan söylüyor. Bence sorun yok. Adalet, ahlak, vefa varsa, mert, emin yani güvenilir birisiyse inanın dinen de sorun olmaz. Esas sorun Allah, kitap, din, iman dilinden düşürmediği halde hırsız, ahlaksız, kalleş olandır.
Madem devlet ”dini değerleri” çok önemsiyor, aşağılayana ceza veriyor, o halde faizi yasaklasın, bankaları kapatsın da görelim.
Maneviyat kelimesi ”mana” kökünden geliyor. Mana anlam demek. Sizin anlamlarınız varsa maneviyatınız, değerleriniz varsa ahlakınız, kurallarınız varsa dininiz var demektir.
Felsefeciler, peygamberlik kurumunu akıl kanıtıyla tanıtlamaya yöneldikleri zaman, savlarını, bu kanıta [bir düzenleyici bulunması gerektiği kanıtına] dayandırırlar.(...)şöyle derler: "Bu düzenleyicinin yargısı, Tanrı katından geldiği varsayılan bir şeriatla [bir dinle] oluşur."(...) Felsefecilerin bu akıl yürütmeleri, senin de göreceğin gibi, kesin kanıta dayalı değildir. Neden dersen: varlık ve insanlığın yaşamı, öyle Tanrıdan din getiren biri olmaksızın da oluşup gelişebilir. (...) Düşünün: Kitaplılar ve peygambere uyanlar, kitapları olmayan ateşe tapanlardan sayıca daha azdırlar. Gerçekten ateşe tapanlar, dünyada en kalabalık topluluklardan birini oluştururlar. Kitapları, peygamberleri olmadığı halde, onların da yönetimleri ve uygarlıkları vardır.(...) Ve şu bir gerçek ki, peygamberlik kurumu, akla dayalı bir şey değildir. Onu bildiren, duyuran dindir sadece.
Yol açmalardan ziyade dua edelim, tövbe edelim. Bu meyhaneler, şu Nataşa rezaletleri, şu fuhuş bütün bu afeti hazırlıyor. Bunlara tövbe edelim. Cenab-ı Hakk'a dönmedikçe bunlar bir daha olur, üç ay daha olur.
Bu yezitlerin kapı zilleri bile "dinden dön" diye çalıyor, günahtan günaha koşuyor bunlar!
Bu Yusufları düşünün! Kumar kuyusundaki Yusuf'umu! Futbolcu Maradona kadar Resulullah'ın hayatını bilmiyor oğlun! Cinsi sapık, maymunkolik, Jackson Michael denen fahişe kadını sevdiği kadar benim kızım, senin kızın Hz. Hatice'yi, Fatıma Ana'mı tanımıyor!
Şüphesiz, müslümanın Allah'ı tanımasının nişanesi ve dininin kemali, yararsız sözleri terketmesi, az cedel yapması, hilimli, sabırlı ve güzel huylu olmasıdır.
Doğal ahlakı geliştirip kemale erdirmeden dinsel veya metafizik inançların bir faydası olmaz.