Bazı yerler vardır, bazı köşeler vardır, bazı binalar vardır, hatta bu binaların odaları vardır, insanı alır elli, atmış yıl öncesine götürür.
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Geçen sene Cihangir'de bir kafede dostlarla otururken, arkamdan biri seslendi; Ooo, Nejat Bey burdaymış, tanımaz şimdi bizi. O'ydu... Arkamı dönmeden adı çıktı ağzımdan. Hâlâ güzeldi. Kocasıyla tanıştırdı. Çocukları varmış, bizimki bir üniversite de öğretim görevlisi olmuş, iyiymiş. Öğrencileri benimle bir zamanlar okul arkadaşı olduğuna inanmıyormuş. Üst kata çıkmak için merdivenlere doğru hamle yaptığında, bir an durdu ve dönüp şöyle dedi; Senin başarılarını görünce gurur duyuyorum arkadaşım. Gülümsedim, belli belirsiz; Hâlâ mı? diye sordum. Ya anlamadı ya da anlamazlıktan geldi. 26 yıl evvel ona aşıkken boyum 1.80, kilom 70'ti. Hâlâ öyle. Bazı şeyler değişmiyor.
Fısıldayan, eski düşlerle ağırlaşmış bütün o anılardan elinde olmadan korkuyordu insan.
Anılarını ustaca bir yerlere saklasan, iyice derine gömmüş olsan bile, o anıları yaratan geçmişi silemezsin.
Senaryo benim için oyunculuktan öte bir şey. Yaşadıklarımı hızla yazmam gerektiğini düşünüyorum. Öyle bir telaştayım. Bir yerden sonra insan hafızası zayıflıyor. Bugünü değil geçmişi kâğıda döküyorum. Bugün çok rutin geliyor. Çocukluğum, gençliğim, ilk gençlik yıllarım çok daha canlı nedense. İnsan 40’ına kadar yaşamalı, sonra yazmalı. Biraz böyle oluyor.
Sanıyorum ki pek çok insan bugün oldukları gibi değil de geçmişte oldukları gibi hatırlanmak istiyor.
Sanki bu şehrin başına bir felaket gelmişti. Sanki herkes apar topar göçmeye hazırlanmış, o telaş içinde, başkalarının gözünde hiçbir değer taşımayan, yalnızca kendi geçmişini diri tutan ufak tefeğini alelacele elden çıkarmıştı.
Düşler geçmişten gürültülerdir, dünden kim gelse çünkü, gürültü ederek kabullenir bugünü.
Tarih, milletlerin hafızası olduğuna göre, aklın ve mantığın işlemesinde de büyük rolü vardır. Dünü hatırlayamayan bir insan, bugünün manâsını anlayamaz. Yeni doğmuş bir çocuk nasılsa, öyledir. Hâfızasızlık devam ettikçe, çocuklukda devam eder. Milletler de insanlar gibidir.
Yıllar birer birer eskiyerek değiştiler. Oysa bir zamanlar çocuk gibi mahsun ve gençtiler.
Acelemiz varmış gibi içinde yaşadığımız şu anın, hemen geçmiş zaman olması için elimizden geleni yapıyoruz. Çünkü şimdiki zamanın, geçmiş zaman olduğunda sonsuzluğun ışığı altında hafızamıza kazınacağını biliyoruz. İşte bu hafıza, tüm bu anıları bizim için saklar ve beklediğimiz o kötü gün geldiğinde sonsuzluğun perdesini aralayarak bizim içsel hasretimizin nesnelliği olmasını sağlar.