Ayrıca şunu da belirtelim: Mısır'da kahramanlara tapılmaz.
- Henüz kategori yok.
-
Fransa Ligue 1'de Marsilya - Brest Maçı: Kritik Randev…08.11.2025
-
Mevsimlik Lezzetlerle Sonbahar Sofralarına Özel Risott…08.11.2025
-
Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi Hedefi ve Mali Zaferle…08.11.2025
-
Sevilla'dan Tarihi Zafer: 14 Yıllık Hasret Guadalquivi…08.11.2025
-
Suudi Arabistan Pro Lig: Al Fayha - Al Akhdoud Karşıla…08.11.2025
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
İnsanlar kendi kültürleri, tarihleri ve dilleriyle birlikte özerk yaşasınlar size ne oluyor? Sizin nerenize ne batıyor? Sancınız ne, toprak mı kaybediyorsunuz? Ben evimde oturuyorum başka bir komşum gelip diyor mu ki ‘bu odayı da bana ver’. Kürt halkı kendi toprakları üzerinde oturuyor. Bırakın kendi kendilerini idare etsin.
Ermenistan'ın işgalinden kurtarılan bölgelerdeki Hristiyan mabetleriyle ilgili bazı Batılı ülkelerin endişe duyduğunu belirterek "Camileri kapatanlar mı bizi eleştirecek? Camilere domuz kafası atanlar mı bize ders verecek ve endişelerini bildirecek? Bize herhangi bir endişe belirtmeye gerek yok. Tüm tarihi eserlerimiz devlet tarafından korunmaktadır.
Samilerin görüş perdesinde ara tonlar yoktu. Onlar, dünyayı her zaman dış hatlarıyla gören, temel renklerin daha doğrusu siyah ile beyazın egemen olduğu bir halktı. Kuşkuyu —bizim modern dikenli tacımızı— hor gören dogmatik bir halktı. Bizim metafizik zorluklarımızı, içe bakışla ilgili sorgulamamızı anlamazlardı. Bizim daha ince nüanslar hakkında tereddüt eden heyetimize aldırmaksızın sadece doğruyu ve yalanı, inanç ile inançsızlığı biliyorlardı.
İnsan kararlılığına inanın. Tarih boylu boyunca göstermiştir ki; insan iradesi bilinen tüm silahlardan daha güçlüdür.
Bizlerin saksı için yoğurt kabı toplamak, otopark varken sokağa araba bırakmak, evin içini boyayıp dışını bırakmak gibi halleri, göç eden kavimlerken yaptığımız gazeli çanak, avucu bardak olarak kullanmak, çadırın kazığına at bağlamak, yanı sıra içine kilim atıp dışını olduk kadar bırakmak gibi davranışların türevidir.
Tarih her konuda süreklidir. Bu dünya hayatının yapısı gereği. İnançsızlık sürdüğü gibi inanç da sürüp gidecektir.
Çok defa beynelminelci sloganlara yapışarak vatan çocuklarını kendi öz tarihlerine milli ve mukaddes kültür ve medeniyetlerine, milli ülkülerine yabancılaştırmaya; dinlerine, dillerine, bayrağına ve tarihine düşman etmeye çalışıyorlar.
Müslüman Türk, irfan sahibi idi. İrfan da ne ki, dersek, bir milletin, iman ve tarih yayığında asırlar boyu döve işleye meydana getirdiği deruni zarafet, incelik ve medeniyetin parlak terkibidir. İşte bu terkip, insanoğlunun elinden, dilinden, söz ve davranış olarak taşan bir müstesna verim, iç bünyenin sermaye ve zenginliği denebilir. Böylece de toplumun fertleri, sözleri ve hareketleriyle içinde yaşadıkları cemiyeti buyrukları ile inceltip aydınlatmışlardır. Toprak rejiminin sağlıklı zamanındaki tımar ve zanaatların kolu kanadı altında boy ata ata, örfte adette, san'atta, zarafette, iman, basiret ve hikmette asırlarca mesafe almış Türk cemiyeti nihayet irfan durağına vararak, adeta cismi ruh olmuş, ruhu da cismine bir ilahi kaftan giydirmişti.
İnsanın hayattan zevk alabilmesi, dünya nimetlerini anlayabilmesi ve çalışma azmine sahip olarak yaşayabilmesi için 'bir şeylere inanması' şarttır. Biz Türkler için din, aile bağı, atalarımızdan gelen örf ve adetler çok önemlidir. Bunlara sahip çıkın.
Anadolu’nun tarihini biraz bilenler, burada derin, sürekli bir dindarlığın barınamayacağını kestirebilirler. Anadolu halkı ırkçı olmadığı gibi koyu müslüman da değildir. Bu softalıklara ne tarihi elverişlidir, ne coğrafyası.
Anadolu’nun tarihini biraz bilenler, burada derin, sürekli bir dindarlığın barınamayacağını kestirebilirler.
Roma ve Antik Yunan yalnızca birer semboldür. Bütün tarihleri şu büyük gerçeğin teyididir: Bir halkta siyasi iktidar arzusu ne kadar az ise kültürel yaşam biçimleri o kadar zengindir; siyasi iktidar ve bu iktidar için yapılan mücadeleler ne kadar güçlü ise, kişisel ve toplumsal kültürün düzeyi ve doğal yaratıcı, her türlü derin duyarlılık kısaca insana has olan her şey o kadar zayıftır.
Roma ise bir devletin ulaşabileceği en üst noktaya ulaşmıştı. Ama tam da bu nedenle kültürel bakımından önemli tek bir şey üretemeyen Romalılar, yabancı kültür ürünlerinin derin anlamlarını kavramaktan aciz, yaratıcılıktan hiç nasibini almamış talancı bir halk olarak kalmışlardır.