35 yıl önce tiyatro yapacağımız zaman afişler için, kostümler için arkadaşlardan borç alırdım, bugün de değişen bir şey yok! (1999 yılında söylediği bir söz)
- Henüz kategori yok.
-
Aleyna Solaker'den 'Güller ve Günahlar' Rolü ve Kadın …08.11.2025
-
Altınkılıç, Kenan ve Zayn Sofuoğlu ile Sağlıklı Yaşam …08.11.2025
-
Chelsea ve Wolverhampton Karşı Karşıya: Liam Delap ve …08.11.2025
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
-
Chelsea - Wolverhampton Maçı Öncesi Sakatlıklar ve Enz…08.11.2025
-
Le Havre-Nantes Karşılaşması: Erken Gol ve Kaleci Carl…08.11.2025
-
Rhein Derbisi'nde Mönchengladbach, Köln'ü Üç Golle Geç…08.11.2025
-
Dilek Kaya İmamoğlu'ndan Ekrem İmamoğlu Vurgusu ve İBB…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
İşçi sınıfı mücadelesi adına sanat alanında gösterilen çabalar, sadece küçük burjuva sınıfsal çerçevesi içinde hapis bırakıldığı sürece asıl işlevine bir türlü kavuşamamakta, gerçek soluğu ile o büyük gücüne asla ulaşamamaktadır.
Kısaca sanat uğruna hayatımı tehlikeye atıyorum ve bu yüzden aklımın yarısını yitirdim.
Boşu boşuna adamlar birbirlerine mızraklarla saldırıp savaştığı dönemde otuz bin kişilik amfitiyatro yapmıyormuş. İnsanları bir araya toplamak; tek yürek, tek fikir ve beden olmak çok önemli.
Devrim, dünyanın hemen her köşesinde dalgalanmalar, yanıp sönmeler, fırtınalar. Devrimin alevlerini beslemek için kütükler haline gelelim.
Bir kısmımız ve hatta hepimiz ölebiliriz; ama öyle bir ateş yakacağız ki bu ateş bir daha hiç sönmeyecek, söndürülemeyecek.
Tiyatrolar hiçbir zaman ölmez. Malzemesi insan olan bir sanat dalı nasıl ölebilir. Duygu toplumdan uzaklaştığı zaman toplumun üretebilecekleri alan kalmaz.
Ben sanatla, insanla, toplumla mücadele veriyorum. Benim malzemem insan. Ama muhalefeti kendi içerisinde politik bir tavra sokan insana da saygı duyuyorum. Herkesin bir yoğurt yiyişi vardır. Benim kişiliğim işimi iyi yapmak ve o işi topluma sunmakla paraleldir.
‘Yanmak’, gökbilimcilerin yazgısıdır. Üzerinde çalıştıkları yıldızlar, gökadalar en soğuk olanından en sıcağına dek yanar; gözlemevleri yanar; iğrenç bir zorlamayla engizisyon önünde diz çöküp pişmanlığa davet edilirler, yürekleri yanar; kafaları kazınır zindanlara atılırlar, hem kendileri hem de yakınları yanar. Yazgısı yanmak üzerine çizilmiş olan gökbilimciler, bir anlamda üzerinde çalıştıkları cisimlerin yazgısını öykünürler. Ancak bu, bilinçli, kendini ‘tüketici’ bir öykünmedir.
Her insan aynı enerji potansiyeline sahiptir. Sıradan bir insan enerjisini bir sürü ıvır zıvıra harcar. Ben ise enerjimi sadece bir işe odaklarım; resimlerime. Hayatımdaki her şeyi bunun için feda ederim. Kendimi bile!
Büyük bir virüs salgınının yaşandığı günümüzde, bütün dünya ile birlikte ülkemiz, çetin bir imtihandan geçiyor. Meselenin ciddiyetinin farkında olan herkes, üzerine düşen tedbir ve vazifelere riâyet ederek, bu salgının bir an evvel ortadan kalkması için seferber olmuş durumda. Fakat bu büyük mücâdelenin en ön cephesinde, büyük bir risk altında, gece-gündüz demeden, cansiperâne mücâdele eden sağlık çalışanları bulunuyor. Kendilerine, bu fedakârca gayretleri sebebiyle minnettârız, şükran borçluyuz.
Bu tiyatro sizin tiyatronuz. Onun yaratımından ve ilerlemesinden sorumlu olan sizsiniz.
Özgürlük adına lime lime kesilmeye, işkence çekmeye, hatta ölmeye razı insanlar tanıyacaksın. Umarım onlardan biri olursun.
Benim cephem sahne. Ben tiyatronun bir neferiyim. Asker hastalıktan ölmez; kurşunla ölür. Ben de cephede yani sahnede alkışlarla ve alkışların arasında ölmek istiyorum.