Türkiye’nin en ünlü meydanını, maç gecesi fanatizme, yılbaşı gecesi alkolizme açıp bayram günü emekçiye kapatmak, okullar olmadan maarif yönetmeye benzer ki, "Ben senle baş edemiyorum" diyerek provokatöre teslim olmak anlamı taşır.
- Henüz kategori yok.
-
İzmit Belediye Başkanı Hürriyet'ten Çevre Tepkisi: "Ka…12.11.2025
-
Altın Fiyatlarında Son Durum: Düşüş, Uzman Görüşleri v…12.11.2025
-
Oyuncu Nilsu Berfin Aktaş'ın 75 Bin TL'lik Restoran He…12.11.2025
-
Şanlıurfa'da Düğünde Kanlı Park Yeri Kavgası: Bir Genç…12.11.2025
-
TOKİ Sosyal Konut Projesi Başvuru Detayları ve Güvenli…12.11.2025
-
Trump'ın Ekonomi Politikaları Eleştiriliyor, Demokratl…12.11.2025
-
Milliyet Gazetesi'nin Haber İçerikleri: Çeşitli Kaynak…12.11.2025
-
İzmir Büyükşehir Belediyesi İşçileri Ödenmeyen Hakları…12.11.2025
-
Kızılcık Şerbeti'nde Büyük Değişim Rüzgarları: Kadro A…12.11.2025
-
Posta Dairesi ve PTT'den Yeni Pul Serileri Piyasaya Sü…12.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Toplumsal Eleştiri
Bu gezegenin şöyle bir sorunu vardı - daha doğrusu eskiden vardı-: Üzerinde yaşayan halkın büyük bölümü çoğu zaman mutsuzdu. Bu sorun için pek çok çözüm önerilmişti, ama bunların çoğu genellikle yeşil renkli küçük kâğıt parçalarının hareketleriyle ilgiliydi. Bu tuhaftı, çünkü aslında mutsuz olanlar yeşil renkli küçük kâğıt parçaları değildi...
İnsanlar ölmüş ya da ölmek üzere olan bir toplumda yaşadıklarını biliyorlar. Duyguyu reddediyorlar, çünkü her duygunun ucunda eşya, para ve güç var.
Dünya çapında her sene 1 milyondan fazla insan trafik kazalarında can veriyor. Sadece ABD’de 42 bin adet ölümlü kaza yaşanıyor. Ama ben arabalardan korkmuyorum- belki de korkmam gerek. Dünya çapında yaklaşık 2 milyon insan her yıl diğer insanların şiddetine maruz kalarak ölüyor. Her yıl 5 milyon insan sigaradan ölüyor. Peki ayılar kaç insan öldürüyor dersiniz? Kuzey Amerika’da her sene sadece 1 kişi. Yanlış şeylerden korkuyoruz.
Yıllar süren baskılar insanları ürkekleştirmişti.düşünmekten korkuyorlar, konuşmaktan çekiniyorlardı. Aileler kendi içlerinde bölünmüş, bireyler birbirleri ile görüşmez, konuşmaz olmuşlardı.
Kafası yalnızca işine, bir de bacaklarının arasına çalışır. Tiyatro nedir, bilmez. Sinemaya, konsere gitmez. Kitap okumaz, gazete desen, şöyle bir göz atar, o kadar.
Ne tuhaftı şu "para"denen şey! Sevgi belki değil ama anlayış da ,saygı da özgürlük de satın alınabiliyordu yerine göre.
Neşeleri, çoşkuları, düşleri, cinsellikleri otlara, tozlara, haplara kalmış insanlardan tiksiniyordum.
Sıradan halk: siz toplumda ne işle meşgul olursunuz? Ayrıcalıklı sınıf: hiçbir şey. Biz çalışmak için yaratılmadık. Sıradan halk: öyleyse nasıl mal mülk edindiniz? Ayrıcalıklı sınıf: sizi idare etmenin zahmetini üstlenerek. Sıradan halk: bizi idare etmek?
Biz zahmeti çekeriz ve siz keyfinize bakarsınız, biz üretiriz, siz tüketirsiniz, varlık bizden doğar ve onu siz yutarsınız.