Toplumsal Eleştiri

Bir ülkenin Ahlâkî durumu açısından güçlülük ya da zayıflık derecesini ölçebilmek için, sadece sokaklardaki kadınların giyim kuşamlarına, tutumlarına bir bakmanız yeterli olacaktır; özellikle genç kadınlara bakarak kesin bir yargıya varabilirsiniz.

Benim, bugün hâlâ kafa düzlettiren Siyah erkeklerle ve Beyazlara benzeyebilmek için renk renk peruklar takan Siyah kadınlarla ilgili, kendi tecrübelerime dayanarak söyleyeceğim bir şey var: Bu insanlar saçlarına gösterdikleri itinanın yarısını kafalarının içindeki beyinlerine gösterselerdi, durumları şimdikinden bin defa daha iyi olurdu.

Bir insan bir kere hapse düştü mü, artık ne kendini aynı gözle görebiliyor, ne öteki insanları. İşleri tıkırında giden dışarıdaki o 'namusu-bütünler' içeri girip çıkmış birisine burun kıvırıp geçerler. Ama o 'namusu-bütünler' bir bataklığa saplansalar, içeri girip çıkmış birisi onlara daha onurlu davranır.

Her sabah nereye gittiğini bilmeden bir işe giden, her akşam nereden çıktığını bilmeden bir işten çıkan, sevmediği hayatı yaşayan, sevmediği işi yapan, sevmediği kişilerle yaşayan, kalabalıklar yüzünden yaşamaya karşı ne bir sevgi, ne de bir sevgisizlik işareti olmadan gelip geçen, her akşam evinin dört duvarı arasına sanki bir mezara girermiş gibi giren, gecelerini bir sıkıntı yorganının altında yalnız ya da yanındaki yabancı gövdeyle geçiren bütün ölü kentlerin, ölü doğmuş çocukları... Size bu ölü yaşamı hazırlayan "sermaye sahibi egemen sınıftır" bu acımasız oyunun varlığı siz izin verdiğiniz sürece sürecektir...

İnsanların ruhunu öldürüyorlar anne. İşte asıl cinayet bu… Utanılacak bir cinayet… Bir takım silahlar çıkartıyorlar, insanları öldürüyorlar ve bunu yapanlara devlet diyorlar. Evlerine, sosyal statülerine, paralarına hiçbir zarar gelmesin diye garip insanları harcıyorlar. Anlıyorsun beni değil mi anne? Halkın ruhunu kurutuyorlar ve hiçbir şey anlamaz hale getiriyorlar.

Liste
Yükleniyor…