- Henüz kategori yok.
-
Daniel Day-Lewis'in "Anemone" Filmiyle Muhteşem Geri D…08.11.2025
-
Milan, Parma Deplasmanında Kritik Virajda: Allegri'den…08.11.2025
-
Bergen County Yargıcı, İç Zarfı Olmayan Oy Pusulaların…08.11.2025
-
Gönül Dağı Dizisinin Sevilen Oyuncu Kadrosu ve Yeni Ge…08.11.2025
-
Aleyna Solaker'den 'Güller ve Günahlar' Rolü ve Kadın …08.11.2025
-
Altınkılıç, Kenan ve Zayn Sofuoğlu ile Sağlıklı Yaşam …08.11.2025
-
Chelsea ve Wolverhampton Karşı Karşıya: Liam Delap ve …08.11.2025
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Teoloji
Tanrı’nın amaçlarına ulaşmak için gerçekten bunca acıya ve ıstıraba ihtiyacı var mıdır?
“Kuran’ı biz dağlara göklere verdik, ancak onlar almadılar, onun için insana verdik”. Mutlak sadakati çünkü yine de ancak insan gösterebilir.
Allah'ın hakikatinin hissedilen tarafı sonsuzluğunun olması, düşündüren tarafı ondan kurtuluşun bulunmamasıdır.
Eğer bir Tanrı varsa, herhangi bir dinin herhangi bir ilahiyatçısının öne sürdüğü her şeyden çok daha büyük ve çok daha anlaşılmaz olacaktır.
Tanrı'nın bilgisinin mükemmel olması ve onun aldanmaz ve aldatmaz olması inancı, vahyin temelini oluşturur.
Amos'ta kıtlığın olacağı bir zamanın geleceği, bunun ne yiyecek ne su, sadece Tanrı'nın sözlerini işitme kıtlığı olacağı kehaneti vardır. Bu halihazırda gelmiştir, içinde bulunduğumuz çağdır.
Bakın, ben Pavlus size diyorum ki, sünnet olursanız Mesih’in size hiç yararı olmaz. Sünnet edilen her adamı bir daha uyarıyorum: Kutsal Yasa’nın tümünü yerine getirmek zorundadır. Yasa aracılığıyla aklanmaya çalışan sizler Mesih’ten ayrıldınız, Tanrı’nın lütfundan uzak düştünüz.
Mesih’le birlikte ölüp dünyanın temel ilkelerinden kurtulduğunuza göre, niçin dünyada yaşayanlar gibi, “Şunu elleme”, “Bunu tatma”, “Şuna dokunma” gibi kurallara uyuyorsunuz? Bu kuralların hepsi, kullanıldıkça yok olacak nesnelerle ilgilidir; insanların buyruklarına, öğretilerine dayanır. Kuşkusuz bu kuralların uyduruk dindarlık, sözde alçakgönüllülük, bedene eziyet açısından bilgece bir görünüşü vardır; ama benliğin tutkularını denetlemekte hiçbir yararları yoktur.
“Ey Atinalılar, sizin her bakımdan çok dindar olduğunuzu görüyorum. Ben çevrede dolaşırken, tapındığınız yerleri incelerken üzerinde, BİLİNMEYEN TANRI’YA diye yazılmış bir sunağa bile rastladım. Sizin bilmeden tapındığınız bu Tanrı’yı ben size tanıtayım. “Dünyayı ve içindekilerin tümünü yaratan, yerin ve göğün Rabbi olan Tanrı, elle yapılmış tapınaklarda oturmaz. Herkese yaşam, soluk ve her şeyi veren kendisi olduğuna göre, bir şeye gereksinmesi varmış gibi O’na insan eliyle hizmet edilmez. Tanrı, bütün ulusları tek insandan türetti ve onları yeryüzünün dört bucağına yerleştirdi. Ulusların sürelerini ve yerleşecekleri bölgelerin sınırlarını önceden saptadı. Bunu, kendisini arasınlar ve el yordamıyla da olsa bulabilsinler diye yaptı. Aslında Tanrı hiçbirimizden uzak değildir. Nitekim, ‘O’nda yaşıyor ve hareket ediyoruz; O’nda varız.’ Bazı ozanlarınızın belirttiği gibi, ‘Biz de O’nun soyundanız.’ “Tanrı’nın soyundan olduğumuza göre, tanrısal özün, insan düşüncesi ve becerisiyle biçimlendirilmiş altın, gümüş ya da taştan bir nesneye benzediğini düşünmemeliyiz. Tanrı, geçmiş dönemlerin bilgisizliğini görmezlikten geldi; ama şimdi her yerde herkesin tövbe etmesini buyuruyor. Çünkü dünyayı, atadığı Kişi aracılığıyla adaletle yargılayacağı günü saptamıştır. Bu Kişi’yi ölümden diriltmekle bunun güvencesini herkese vermiştir.”
Bazıları sana özgür irade verdiğimi söylüyor. Ama aynı insanlar bana itaat etmezsen seni cehenneme göndereceğimi de söylüyor. Bu ne biçim özgür irade? Özsel olarak doğru olanı yapman için ille de korku mu gerekiyor? İyi olmak için tehdit edilmen mi gerekiyor?
Cehennem bir yer olarak yoktur. Hani şu sonsuz ateşte yandığınız, sonsuza dek acı çektiğiniz yer. Böyle bir cehennem yaratmak için benim ne gibi bir amacım olabilir? Sizin cenneti hak etmediğiniz gibi hiç de Tansal olmayan bir düşüncem olsa bile neden sizin başarısızlıklarınızı cezalandırmaya, sizden bir tür intikam almaya gereksinim duyayım? ... Sizin cehennem kavramınız en aşırı gaddarlığın da ötesinde bir boyut.
Kutsal Kitap’ta yazdığı gibi, Tanrı insanı tasarlayıp yaratmadı. Hıristiyanlığın esaslarında gösterdiğim gibi, insan Tanrı’yı tasarlayıp yaratmıştır.
Tanrı, tüm doğal sınırlamalardan kurtarılmış, saf ve mutlak öznellikti; o, bireylerin olmak istediği ve olacakları her şeydi. Bu yüzden Tanrı’ya inanmak insanların sonsuzluğa ve kendi doğalarının gerçeğine inanmasıydı; İlahi Varlık da mutlak özgürlüğe ve sınırsızlığa sahip öznel insandı.
Bir şeye anlam veremiyor olmak, tanrının kanıtı değildir. Anlayış eksikliğinin kanıtıdır.
Kişiselleştirilmiş bir Tanrı, sınırlı ihtiyaçlarımızın, korkularımızın ve arzularımızın bir yansıması olan kendi imajımıza oyulmuş bir put olabilir.
Kutsal Kitap da bir peri masalı, ya da peri masalı özünü benimsemiş daha büyük bir hikâye içeriyor. Ancak bu hikâye tarihe geçmiştir. Ve de gerçeklikle fazlasıyla tutarlıdır. İnsanın doğruyu bulacağı başka bir masal yoktur ve inançsız kişiler bile kendi yararları doğrultusunda gerçek olduğunu kabul etmiştir. Sanatı konusuna gelince (Kutsal Kitap'ın), son derece ahenkli bir sanatı vardır, yani yaratılıştır. Bu yüce bir hikâyedir ve doğrudur. Sanatı onaylanmıştır. Sahip tanrıdır, meleklerin ve insanların.-ve de Elf'lerin. Efsaneler ve geçmiş bir araya geçmiş ve kaynaşmıştır.
Çocukların ve azizlerin zalimce öldürüldükleri bu dünyada, tanrılar da böyle hissetmezler miydi?