Tarih

Amerika’yı kimin keşfettiği tartışması hiç de yeni değil. Üstelik Müslümanların muhtemelen daha önce bu kıtaya varmış oldukları bilgisini, başta Batı bilim çevreleri olmak üzere aklı başında olup kabul etmeyen kimse de yok.

Tarih konusunda toplumumuzun gerçekten fikri olduğunu sanmıyorum. Eğer olsaydı piyasayı çoğu edebi değerden, sağlam bir kurgudan yoksun, sırf isim yapmaya, para kazanmaya yönelik, kısacası bir defa bile zor okunacak kalitesiz tarihi romanlar istila etmezdi. Bunlar inanılmaz sayıda baskı yapıyor ve kitap evlerinde okuyucunun adeta gözünün içine sokulurcasına stantlarda reklam ediliyor. İnsanımız bu romanları tarihsel gerçekleri anlatan metinler olarak okuyorlar. Dizileri veya filmleri tarihsel gerçekler olarak seyrediyorlar.

Osmanlı'nın en övündüğümüz noktası nedir diye bana sorsanız, kardeş katli meselesidir diyorum. En övündüğüm benim. (Kardeş katli) en gurur duyduğum yönüdür benim. Neden, biliyor musun? Sizin için, benim için, milleti için, devleti için, dini için kendi kanından vermiş. Bu büyük bir fedakarlıktır.

Latin Amerika'ya İberik Yarımadası'ndan ve Kanarya Adaları'ndan yerleşimler XVI. Yüzyılın başlarından itibaren artarak sürdü. Sömürgeci ve Hıristiyanlaştırmacı bir istilaydı bu elbet ama aralarında geçim derdinde olan yoksullar olduğu gibi idealist, maceraperest-romantik ozanlar da vardı.

Fransızlar 1830’da Cezayir’i sömürgeleştirdi, 1839’da da İngilizler Aden’i. Tunus da böylece elde edildi 1881’de. Mısır 1882, Sudan 1848, Libya ile Fas 1912. 1920’de de Avrupa bölüşüverdi Ortadoğu’yu. Bu arada Türkiye’yi paramparça etmek istediler. Batı’nın sömürgeci belkemiği, Mustafa Kemal Atatürk’le, Türkiye’de kırıldı.

Liste
Yükleniyor…