Dağılır yele karşı altın saçları / Uçuşurdu binbir büklüm içinde / Bir hoş ışık vardı gözlerinde / Pırıl pırıl, sönmüş o zamandan beri.
- Henüz kategori yok.
-
Roma-Udinese Karşılaşması: Serie A'da Zirve Mücadelesi…09.11.2025
-
Süper Lig'de Göztepe Fırtınası: Kasımpaşa Deplasmanınd…09.11.2025
-
Fenerbahçe, Viktoria Plzen Maçındaki Tartışmalı Penalt…09.11.2025
-
TOKİ Sosyal Konut Başvuruları: Genel Şartlar, Kontenja…09.11.2025
-
Samsunspor, Eyüpspor Karşısında Galibiyet Serisini Sür…09.11.2025
-
Augsburg, Stuttgart Deplasmanında Kritik Virajda: Rexh…09.11.2025
-
Premier Lig Devlerinin Kritik Randevusu: Manchester Ci…09.11.2025
-
Süper Lig'de Gençlerbirliği Başakşehir'i Mağlup Etti: …09.11.2025
-
Premier Lig Devleri Karşı Karşıya: Manchester City - L…09.11.2025
-
Guardiola'nın Tarihi Maçında Zirve Savaşı: Manchester …09.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Şiir
Belli, vardı yaşarken
aradıkları bir şey.
Ama soran nerde, ne?
Yağmurda yağmurlandılar,
Karlandılar karlarda.
Ama soran nerde, niçin?
Eğlendiler.
Dertlendiler.
Ama soran nerde, neyle?
Küfrettiler.
Güldüler de.
Ama soran nerde, neden?
bu adamın şiirlerinde iş yok
önce
aldım birini, sürdüm dazlak kafama.
boşuna, saç maç bitirmedi.
sonra
ovdum biriyle sivilcelerimi.
iki günde orta büyüklükte patates
oldu çıktı hepsi, doktorlar şaştı.
sonra
kırdım ikisini tavaya,
şüphelendim, yemedim kendim,
köpeğim yedi, öldü.
sonra
koruyucu diye kullandım birini.
söküldüm kürtaj parasını.
sonra
birini taktım gözüme,
girmeye kalktım iyi bir kulübe
çelme taktı kapıcı,
kapaklandım yere.
verdim yargımı sonra da
yukarıda
kendi toplumundan yola çıkarak evrensel ölçekte aynı sorunları olan insanlığın nabzını çoğul değerler içinde elinde tutar. Kitlesel bilinçaltını sarsar.
Ah bu türküler, Türkülerimiz Ana sütü gibi candan Ana sütü gibi temiz Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla Köyümüz, köylümüz, memleketimiz. Ah bu türküler Köy türküleri Dilimizin tuzu biberi Memleket ahvalini onlardan sor Kitaplarda değil, türkülerde ara Yemen’i Öleni, kalanı, gidip gelmeyeni… Ben türkülerden aldım haberi
Önde zeytin ağaçları, arkasında yar Sene 1946 Mevsim sonbahar Önde zeytin ağaçları neyleyim Dalları neyleyim Yar yoluna dökülmedik yolları neyleyim Yar, yar! Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar. Değirmen misali döner başım Sevda değil bu bir hışım Gel gör beni darmadağın Tel tel çözülüp kalmışım Yar, yar Canımın çekirdeğinde diken Gözümün bebeğinde sitem var.
Yıkmış çadırların göç etmiş Leyla Vardım ki boş kalmış yar otakları Dağı mesken etmiş biçare Mecnun Akıtmış gözünden kan ırmakları Zeyd ile göndermiş Leyla'ya name Dedi iyi getirdim ağyarı kama Akıbet yar oldun İbniselama Neyledin ettiğin o misakları Zihni'yim akıttım didem yaşların Yedi yıl bekledim bulak başların Dağıt bu derneği sav savaşların Bozuldu kabail ittifakları.
Vardım ki yurdundan ayak götürmüş Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı Camlar şikest olmuş meyler dökülmüş Sakiler meclisten çekmiş ayağı Hangi bağda bulsam ben o marali Hangi yerde görsem çeşm-i gazali Avcılardan kaçmış ceylan misali Geçmiş dağdan dağa yoktur durağı Laleyi sünbülü gülü har olmuş Zevk u şevk ehlini ah ü zar almış Süleyman tahtını sanki mar almış Gama tebdil olmuş ülfetin çağı Zihni dehr elinden her dem gam ağlar Vardım ki bağ, ağlar bağban ağlar Sümbüller perişan güller kan ağlar Şeyda bülbül terk edeli bu bağı
Uzun müddet haber yoktur sılamdan Her posta geldikçe gönlüm yerinir Haber yok evlad ü ayal, anamdan Can postanelere varır sürünür Kör olsun gurbetin kahrı bitmedi Gidemem vatana çilem yetmedi Gül de taksam bülbülümüz ötmedi Altın kafes olsa viran görünür Bahar geldi seyran için iline Herkes sevdiğim takmış koluna Zihniya gurbetin gider yoluna Hasretli sîneme hicran sarınır
Seni bağı iremden mi kaçırmış Melek misin asumandan mı geliş Gittikçe şevketin şanın yücelmiş Bilmem tahtı Süleyman'dan mı geliş Hüsn ile bugün Yusufi devransın Ne incisin ne mercansın ne cansın Korkarım fitneli ahır zamansın Mehdi misin Isfahandan mı geliş Güzel sevmek olmuş Zihni'ye adet Ne bağda ser çektin ey servi kamet Sormak ayıp olmasın a çeşmi afet Mülki lali Bedahşandan mı geliş
Saba gider isen bizim diyare Benim vasfı halim o yare söyle Lalenin bağrında bir ise yare Benimki erişti hezara söyle Bülbül bir gül için çekerse zarı Halini arzeder yüz yüze bari Ya ben görmemişim o şuh didarı Bıraktı bu garip diyare söyle Pervane perrini yaktıysa nare Ya ben yaktım vücudumu yekpare Zihniya Mansur'u çektiyse dare Ben esirim zülfü nigare söyle
Kâtip sen yaz saba sen de kerem kıl Götür arzıhalim yare tez elden Naziktir efendim nezahetli bil Gönderelim o dildara tez elden Kâtip çok uzatma sarfı imlayı Hemen yaz derdime iste davayı Kerem et bekletme bad-ı sabayı Azmeylesin o diyara tez elden Hasretli dideme nem mi gönderir Hicran mı gönderir gam mı gönderir Kendi mi gelir merhem mi gönderir Zahm-ı dil-i Zihni'zara tez elden
Ya gelsin ya gidek o diyara biz Kâtip, arzıhâlim yaz ki canana Ayrılalı düştük ah ü zâra biz Kâtip, arzıhâlim arşa dayandı Can gurbette hasret nârına yandı Herkes sevdiğinden doydu, usandı Neden kaldık böyle bahtı kara biz Namem hem okusun hem yâr ağlasın Aşk oduna düşsün nâçar ağlasın Sînesini dövsün her bâr ağlasın Desin ki zulmettik Zihnî'zâra biz
Sesin nerde kaldı, her günkü sesin, Unutulmuş güzel şarkılar için Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan, Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu'dan Sesin nerde kaldı? kar içindesin!
Kardır yağan üstümüze geceden, Yağmurlu, karanlık bir düşünceden, Ormanın uğultusuyla birlikte Ve dörtnala dümdüz bir mavilikte Kar yağıyor üstümüze, inceden.
Güzellikleri alır satarım, gel işim bu. Güzel tellalıyım ben; alan var mı? Neşem bu.
Son aşkımdır bu -sen- ve son çile, Günümün son fecri, sonu artık; Giriver inince gün, aralık Kapımdan gelinlik elbisenle.
Belinde Diyarbekir kuşağı Zulasında kimbilir hangi hınç, hangi mısra Yürür namus bildiği yolda... Yürür yine de yalınayak ve ayakları yanarak.
Haberin var mı taş duvar? Demir kapı, kör pencere, Yastığım, ranzam, zincirim, Uğrunda ölümlere gidip geldiğim Zulamdaki mahzun resim. Görüşmecim yeşil soğan göndermiş Karanfil kokuyor cigaram Dağlarına bahar gelmiş memleketimin..
Kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız Karşıyaka köyleri, obalarıyla Kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu, Komşuyuz yaka yakaya Birbirine karışır tavuklarımız Bilmezlikten değil, Fıkaralıktan Pasaporta ısınmamış içimiz Budur katlimize sebep suçumuz, Gayrı eşkiyaya çıkar adımız Kaçakçıya Soyguncuya Hayına...