Herkes yaptığı işe benzer. Bugün büyük basında çalışıp da öküz olmamak mümkün değildir. Zordur. (1992)
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Medya Eleştirisi
Buradan merkez medyaya sesleniyorum. Bütün reklamları belli bir gelir seviyesinin, belli bir evi eğitim seviyesinin üzerinden alırsın. Cumhuriyet Halk Partisi seçmeninin yüzde 70’i seni izler. Oraya çıkardığın iki yorumcu ile denge kurar gibi yaparsın, bu soruşturmada bütün suçu bize yıkarsın. Daha hiçbir şey yokken, gizliyken. Buradan söylüyorum. Merkez medyaya, haber kanallarına. Bu haberleri görmeyin, yapmayın. Pazartesi günü tüketimden gelen gücünü kullanmayan, size hedefe koymayan, ‘Buna sessiz kaldılar görmediler’ diyen, Gezi’de penguen verip de ertesi gün nedamet getirenlere söylüyorum. Polisin ‘220 bin’ dediği, gözün 500 bini gördüğü, dronun 1 milyon çektiği bir gece mitingini görmeyenlere söylüyorum. Sizi izleyen, bize oy veren yüzde 70, sizi izleyenin yüzde 70’i, tüketimden gelen gücünü, diğer firmalarınızın ürünlerini tüketirsem, reklamlarınızı izletirsem namerdim.
Bütün dünyada nerede kapitalist varsa orada basın özgürlüğü; gazete satın alma özgürlüğü, yazar satın alma özgürlüğü, rüşvet, halkın görüşünü satın alma ve burjuvazinin yararına saptırma özgürlüğü anlamına gelir.
Televizyon olmadığı için pencereden bulut seyretmeye başladım. Oradaki yayın çok iyi, haberleri daha güvenilir, gelip geçen bir iki uçak dışında pek reklam almıyorlar ve asıl önemlisi akşamları gök gürültülü sürpriz programlar var.
13 evladımızın şehit olduğu gün, yani pazar günü İbo Show'da dansöz oynatmışsam, şerefsizim. Eğer ki İbo Show'da dansöz oynattı haberleri ispatlanmazsa bu haberleri yapanlar ve alet olanlar iki kere şerefsizdir. Do you understand me? Bu vatanı sizden çok seviyorum.
Bu kartelci medya eğer bir gün benim hakkımda iyi bir şey yazarsa bilin ki bu bacınız teslim oldu...
Beni kendi televizyonlarına çıkarmıyorlar. Başka bir kanala çıkınca da telefonla bağlanıyor, beni konuşturmuyorlar.
Televizyon ticarethanedir. Yani siz bir dizide oynamaya başlarsınız televizyon kanalı bundan kar etmek ister. Bu dizi tutsun, reklam alsın, reytingleri yüksek olsun ve uzun sürsün. Bir reklam akışı olsun diye bakar. Bence oyuncular da benzer şekilde bakmalı. Televizyon daha çok ticari bir şey. Televizyondan kazandığınız parayı tiyatrodan kazanamazsınız.
Şimdi barış sürecinde hızlı adımların atılması gerekiyorsa, hızlı kararlar lazımsa, Hasan Cemal'in orada olması, bu ihtimalin tamamen ortadan kalkması anlamına geliyor. Hasan bir yazı yazmaya sabaha karşı 5'te otursa, o yazı minimum sabaha karşı 4'te biter. Burada sadece 23 saatten bahsetmiyorum, 2014 yılının sabaha karşı 4'ü söz konusu. Hasan bir yazının girişini tamamlayıncaya kadar ben en azından iki yazıyı bitiririm ve bunların basıldığı gazeteyi de baştan aşağıya okumuş olurum. Anlayacağınız, Hasan Cemal biraz yavaştır. Adam hayatında sadece bir dönem normal hıza kavuştu, o da Cumhuriyet Gazetesi'ne yayın yönetmeni olduğu yıllardaydı. Ne yapalım yani, durum böyle diye barış sürecinin zamanında bitirilmesi için Hasan'ın bir yerlerde yayın yönetmeni olmasını bekleyecek halimiz de yok tabii ki. Bu hız meselesi dışında bir başka sorun daha var. Eğer barış sürecinde görevlendirilecek akil adamların bir tıkanma durumunda orijinal fikirler üretmeleri istenirse, bu durumda Hasan Cemal'in varlığı bir handikap oluşturacaktır.
20 dakika önce bu programı başlattığımda, kendimizi kendimizden koruyabileceğimi sandım. Ama şimdi anladım ki, bu mümkün değil. Çünkü, sorun medya değil. Sizsiniz. Malsınız. Hepiniz malsınız. Sizi akıllandıramam da, büyücü falan değilim. Sadece bir insanım.
Taraf’ın parasını Fethullah mı, Soros mu ödüyor, merak eden çok. Ben TKP’nin, Sol gazetesinin parasını kimin ödediğini merak ediyorum.
Bir sürü talk show seyrederim ve kadın Hollywood yıldızlarıyla seri katilleri aynı potada eritmeleri, her şeyi sansasyonel haber düzeyine indirgemeleri beni çok şaşırtır.
Eğer dikkatli olmazsanız, gazeteler, mazlumlardan nefret etmenizi, zalimleri ise çok sevmenizi sağlar.
Bay Dr. Rudolf Hilferding, devlet tarafından sosyal demokrasi ile mücadele etmek için Freiheit'ın yazı işlerine getirildi. İki yıl içinde, Freiheit'ı kritik tehlikeli bir gazete olmaktan öyle bir çıkardı ki, ortada ne gazete kaldı ne de tehlike.
Ancak benim anlatmak istediğim şudur: "O tarihte 12 Eylül'ü böyle onayladınız, yıldönümlerinde hatırlatma yaptınız. Peki neden 1984'den sonraki dönemde, özellikle 1990'larda neden bir tek yazı kaleme almadınız? Neden 12 Eylül'ün karşısında olan belli çevreler ağır eleştiriler yöneltirken, Silahlı Kuvvetleri ve komuta kademelerini suçlarken, siz karşı çıkmadınız? Onlara gerekli cevabı vermediniz?"
Spor muhabirlerinden daha güzel soru sormak çok kolaydır, çünkü çok kötü soru sorarlar.