Hukuk

Yasa, yapılacak ve yapılmayacak olanı buyuran yüce akıldır... O doğanın gücüdür, o ruhtur, bilgenin aklıdır, adaletli olanla olmayanın ölçüsüdür.

Anayasa Mahkemesi nasıl böyle bir karar verebilir ki yasama yetkisini Türk milletinden alan Meclisimizi yok sayabilir? Yargı bir karar veriyor, yasamayı hiçe sayıyor. Kala kala bir yürütme kalıyor. Yürütmenin tüm eylem ve işlemleri yargı denetimine tabidir. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararlar, yürütmeyi de tasarruf altına alıyor. Danıştay’ın kurumsal muhalefeti de ortada. Yürütme de elden gitti. O zaman üç erkten sadece yasama kaldı. Böyle bir rejime, böyle bir sisteme cumhuriyet denilebilir mi?

Karşımıza sürekli takiyye sözcüğü, samimiyetsizlik çıkmaktadır. İnsanlar gerçek amaçlarını saklamak ihtiyacını duymaktadırlar. Çünkü Anayasa'nın kalıpları içerisinde parti kurmaya, Siyasi Partiler Kanunu'nun kalıpları içerisinde faaliyet göstermeye mecbursun. İfade özgürlüğüne sahip değilseniz, kapatılmamak için, iktidara giderken bir takoza takılıp düşmemek için yalan söylemeye, samimiyetsiz davranmaya, takiyye yapmaya mecbursunuz. Halbuki bıraksanız insanlar terör ve şiddeti teşvik etmedikleri ve kullanmadıkları sürece partilerini kurabilseydiler, biz bugünkü sıkıntılardan belki yıllar önce kurtulmuş olacaktık.

Kumandan beyefendinin büyük lütufları olmasa, zaman zaman biraz görüşmek ve çıkarmak imkanı vermemiş olsalar, belki bugün huzurunuza çıkmaya dahi muktedir olamayacaktım. Arzum şudur ki; bana imkan verecek, moralimi ve asabımı düzeltecek bir rejimin tatbiki... Ben huzurunuzda, bütün kumandan beylerin ve saygıdeğer genç subay beylerin nazik muameleleri için teşekkürü bir borç biliyorum.

Liste
Yükleniyor…