Hukuk ödevin ya bölünmesi, paylaşılması ya da çoğaltılmasıdır, insan olmak ödevimizdir, yemek yemek ödevimizdir... Hukuk ya da hak ise başka bir şeydir; bu ödevin organizasyonudur...
- Henüz kategori yok.
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
-
Hoffenheim-RB Leipzig Karşılaşması: 'Unbeliebtico' İdd…08.11.2025
-
Yorgun Borussia Dortmund'a Karşı HSV: Fikstür Avantajı…08.11.2025
-
Kastamonu'da Kayıp Anne ve Oğul İçin Kapsamlı Arama: A…08.11.2025
-
Kocaelispor - Galatasaray Rekabetinde Sarı-Kırmızılıla…08.11.2025
-
Kompany Liderliğindeki Bayern, Union Berlin Deplasmanı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Hukuk Felsefesi
Sadece birkaç tane yasaları vardır, çünkü fazla yasaya ihtiyaç duymazlar. Ciltler dolusu yorumlu ve açıklamalı yasası olan diğer ülkeleri ayıplarlar; onlara göre insanları kimsenin okuyamayacağı kadar karmaşık yasalara uymaya zorlamak mantıksızdır.
Her suçun kökeni, ya algıdaki bir sorun; ya sebeplendirmedeki bir sorun; ya da ani bir tutku nöbetidir
Kanunlar örümcek ağlarına benzer: Güçsüz ve hafif şeyler ona yakalanır; daha ağır olanlar ise onu parçalayıp geçer.
Hukuk her zaman bu hakları koruyan o kuralın ya da adalet ilkesinin adı olmuştur. Böylece doğal hukuktan bahsediyoruz.
İnsan akla itaat etseydi, yasalar ve hakimler falan gereksiz olurdu; ama tutkular onu alır götürür: İsyan eder, bu yüzden aşağılayıcı bir biçimde cezalandırılır.
Yasalar insanı bir zerrecik olsun daha adil hale getirmedi. Hatta yasalara duyulan saygı nedeniyle, iyi niyetli insanlar bile her gün adaletsizliğin aleti oluyor.
Haksız yasalar vardır. Onlara memnuniyetle itaat mi edelim, yoksa değiştirme çabasına mı girelim?
Bence önce insan, daha sonra uyruk olmalı ve yasaya değil adalete saygıyı esas almalıyız.
Bir ulusun yozlaşan bütün toplumsal güçleriyle beraber kirlenern hukuk da -dengeleyici rolünden ziyade- kendi asli amacının tersine hareket eden doymak bilmez bir unsura dönüşür. Suçu denetim altına almasını beklediğimiz hukukun bizzat kendisi, cezalandırılması gereken bir zorba haline gelir.
Yasanın niteliği adaleti sağlamaktır. Öyle ki, insanların kafasında hukuk ve adalet aynı ve aynı şeydir. Hepimizin içinde yasal olan her şeyin meşru olduğuna inanmak için güçlü bir önerme var.
Bireysellik, özgürlük ve mülkiyet, insanlar yasa yaptığı için var değildir. Bilakis, halihazırda bulunan bu üç unsur insanı yasa yapmaya sevk etmiştir.
Sonunda, suçu denetim altına alarak azaltılması beklenen hukukun kendisi, cezalandırılması gereken kötülüklerin kaynağı haline getirilmiştir.
Hukukun soygun aracı haline dönüştürülmesi insanlık tarihinin şahit olduğu en menfur (iğrenç, nefret edilesi) yozlaşmadır.
Hukuk, kendi asli amacının tam aksi bir istikamete yöneltilerek her türlü hırs ve açgözlülüğün silahı haline dönüşmüştür.
Yasa artık mazlumların sığınağı değil , zalimin koludur. Kanun artık kalkan değil, Bir Kılıçtır.
Yasa, tamamen farklı iki nedenin etkisiyle saptı: aptal açgözlülük ve sahte hayırseverlik.