Dünya bir süre sonra yalnızca bir şantiye olacak. Burada, beyazkarıncalar gibi, milyarlarca kör, uğultunun ve leş kokusunun içinde otomatlar gibi didinip duracaktır soluksuz kalana dek.
- Henüz kategori yok.
-
The Game Awards 2025 Adayları Belli Oldu: Clair Obscur…17.11.2025
-
Uzak Şehir'de Şok Ayrılık İddiası! Şahin'in Son Sözler…17.11.2025
-
Game Awards 2025 Adayları Duyuruldu: Expedition 33 Rek…17.11.2025
-
Paul Walker'ın Unutulmaya Yüz Tutan Yapımları: 'Hours'…17.11.2025
-
Apple'dan iPhone Serisine Büyük Revizyon: Katlanabilir…17.11.2025
-
İspanya Teknik Direktörü De La Fuente'den Türkiye Maçı…17.11.2025
-
Robbie Williams'tan Zayıflama İğneleri Hakkında Şok Uy…17.11.2025
-
Genç Yetenek Peyz, T1'ın Yeni AD Carry'si Olarak Gumay…17.11.2025
-
Ukrayna'da Türk LPG Gemisi Vuruldu: Yangın Çıktı, Müre…17.11.2025
-
ABD Hükümet Kapanışı Sonrası Piyasalar, Fed'in Faiz Ka…17.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Felsefe
Şehirlerimiz birer kabusa döndü, şehirliler termitlere benziyor artık, her inşa edilen şey iğrenç çirkinlikte, biz artık tapınaklar, saraylar ya da mezarlar, zafer alanları ya da amfiteatrlar inşa etmeyi bilmiyoruz.
Erkekliğin bizi götürdüğü ve asla geri dönülmeyecek kâbustan bizi dişilik kurtaracak, çünkü erkek, ölümün eşidir ve ölüm, erkeğin yoluna yordamına öncülük eder.
Ölüm istenci yaşama coşkusuna öncülük ediyor ve hangisinin bize esin kaynağı olduğunu ayırt edemiyoruz.
Ölüme doğru gidiyoruz, tıpkı okun hedefe doğru gitmesi gibi, asla ıskalamayacağımız da kesin, ölüm bizim tek kesinliğimiz, tek gerçeğimiz, öleceğimizi daima biliyoruz, herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde, biçiminin bir önemi yok. Çünkü ebedi yaşam bir anlamsızlıktır, ebediyet hayat değildir, ölüm özlem duyduğumuz istirahattir, hayat ve ölüm birbirine bağlıdır, başka şey talep edenler imkânsızı isterler ve tek elde edecekleri, ödülleri ise duman olup gitmek olacaktır.
Her şey parçalanıp birbirinden ayrılıyor, edinilmiş kabul ettiğimiz kavramlar çözülüyor, büyük sarsıntının müjdesi geliyor ve babalarımızın kullandığı enstrümanları kırıyoruz hepimiz. Sansürün egemen olduğu ülkelerde gerçekliği inkâr etmekten helak olunuyor; sansürün kalktığı ülkelerde herkes aklına geleni söylüyor. Farklılık önemsiz gelebilir, çünkü yalan söylemek ile kendini yitirmek aynı anlama geliyor ve yalan söyleyenlerin de günün birinde kendini yitirenlere katılacakları varsayılır. Esin perileri yeryüzünü terk etti, güzel sanatlar öleli kaç kuşak oldu, dalavereciler alanı boş buluyor, daha inanılmazı asla yaşanmadı ama en üzüntü veren şey onların dalaverelerine karşı duranların bile bize hiçbir şey önermemeleri, boş laflardan başka bir şey etmemeleridir. Şehirlerimiz birer kâbusa döndü, şehirliler termitlere benziyor artık, her inşa edilen şey iğrenç çirkinlikte, biz artık tapınaklar, saraylar ya da mezarlar, zafer alanları ya da amfiteatrlar inşa etmeyi bilmiyoruz. Her adımda gözümüze hakaret ediliyor, kulağımız sağıra çevriliyor ve koku duyumuz umutsuzluğa kapılıyor, yakında kendimize, düzen neye yarar diye sorar hâle geleceğiz.
Korku, korkudan kaçmak; acı, acıyla savaşmaktır, cesur olmaya çalışmak ise korkmaktır. Eğer zihin acı çekiyorsa, zihin acı olmuştur. Düşünenin kendi düşüncesinden başka bir biçimi yoktur. Kaçış yoktur.
Hayat tatlı olduğu için ondan vazgeçmek istemiyoruz fakat ona ne kadar çok dahil olursak o kadar çok tuzağa düşüyor, sınırlanıyor ve hüsrana uğruyoruz.
Her an bir beklentiye dönüştüğü zaman, yaşam gerçekleştirilmekten yoksun kalır ve ölüm bu beklentilerin sona ermesi gibi geldiğinden, korkunçtur.
Sadece acı çekmek vardır, çeken yoktur, İş vardır yapan değil Nirvana vardır, onu arayan kimse yoktur, yol vardır, onu kullanan kimse yoktur.
Ne zaman yalnız kalmak isterseniz size ayrık otu muamelesi yapılır, bu nedenle 'tuhaf insanların umutsuz yoldaşlığına' maruz kalırsınız.
İnsan sorduğu sorunun yanlış olduğunu keşfedene kadar çözümü olmayan ve aynı zeminde sürekli tekrarlanan bir bilmece gibidir.
Zihin bir kere tüm korku ve umutları bütün çıplaklığıyla görünce, düşünceden öte bir farkındalık haliyle huzuru kendi içinde bulur.
Başarmak her zaman başarısızlığa uğramaktır. Çünkü kişi bir şeyde başarılı oldukça daha çok başarılı olma gereksinimi doğacaktır.
Din, ölümün ötesindeki geleceği garantiye almak isterken; bilim, ölüme kadar olan süreyi garantilemek ve ölümü ertelemek ister.
Yapmayı sevdiğiniz şeylerle dolu kısa bir yaşama sahip olmak, sefil bir şekilde harcanan uzun bir yaşamdan daha iyidir.
Çünkü 'kendi'yi aramak ona inanmak onu bulmak için girişilecek en ufak bir çaba, onu anında daha da uzağa itecektir.
Net bir şekilde görebilmek için nasıl gözlerin düzeltilmesi gerekiyorsa, anlamak için de zihnin düzeltilmesi gerekir.
Geçmişin ve geleceğin gerçek yanılsamalar olduğunu fark ettim. Onlar şu anda var olmaktalar; tümüyle şu anda.
Beni, uzaydaki bir deriyle, zamanın içindeki doğum ve ölümle sınırlı olduğuma ikna eden yalnızca düzendir!
Mutluluk, gelecekten beklenen bir şeye bağlıysa, sürekli elimizden kaçacak bir hayali kovalıyoruz demektir.
Herkes, sanki kendisinin ötesinde bir şey başarmak gerekiyormuş gibi büyük bir panik içinde koşturuyor.