Biz türlerin oluşumuna ilişkin, doğruluğu olgusal olarak yoklanabilir bir açıklama arayışı içindeydik. Aradığımızı Türlerin Kökeni'nde bulduk.
- Henüz kategori yok.
-
Girona Küme Düşme Hattından Çıkış Arayışında: Alavés M…08.11.2025
-
Adanalı Genç İş İnsanı Mehmet Hanifi Kalo Hayatını Kay…08.11.2025
-
Irmak Ünal'dan Kanserle Mücadele Sürecine Dair Samimi …08.11.2025
-
Schalke ve Elversberg Zirve Yarışında: Gençler Sahne A…08.11.2025
-
Premier Lig'de Büyük Heyecan: Tottenham - Manchester U…08.11.2025
-
Şanlıurfaspor'dan PFDK Kararına Sert Tepki: İtiraz Red…08.11.2025
-
Gaziantep'te Umre Yolcusunu Karşılamaya Giden Aile Tra…08.11.2025
-
Premier Lig'in Zirve Yarışında Tottenham-Manchester Un…08.11.2025
-
Hull City, Portsmouth Karşısında Evinde Galibiyet Arıy…08.11.2025
-
Sakaryaspor - Serikspor Karşılaşması Öncesi Son Durum …08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Evrim
Hayvanları birbirinden kopuk türlere ayırmayı seçenler bizleriz. Aslında sadece kuyruksuz maymunlar değiliz, aynı zamanda Afrikalı kuyruksuz maymunlarız.
Evrim, bir anlamda, "iyi bir şey" gibi görünüyorsa da, -özellikle bizler evrim ürünleri olduğumuz için- gerçekte hiçbir şey evrimleşmek istemez.
Doğa ne naziktir, ne de kaba. Ne acıya karşıdır, ne de acıdan yanadır. Doğa, DNA'nın varkalımını etkilemedikçe, acıya hiçbir şekilde önem vermez. Örneğin, öldürücü bir ısırığa maruz kalmadan önce ceylanları uyuşturan bir gen düşünmek kolaydır. Doğal seçim böyle bir geni tercih eder miydi? Ceylanı uyuşturma eylemi genin sonraki kuşaklara aktarılma şansını artırmadıkça, hayır.
Hiçbir yaratık 'tamamlanmamış' bir 'ara aşamada' yaşamını sürdürmez. Geriye dönüp bakıldığında, danslarını modern balarısı dansı yolunda aracılar olarak yorumlayabileceğimiz eski, çoktan ölmüş arılar yaşamlarını gayet iyi sürdürüyorlardı. Tam bir arı yaşamı sürüyor ve 'daha iyi' bir şeye giden 'yolda' olduklarını düşünmüyorlardı.
Doğal seçilim doğanın kör saatçisidir; kördür, çünkü ileriyi görmez, sonuçları hesaplamaz, görünen bir amacı yoktur. Yine de, doğal seçilimin yaşayan sonuçları, usta bir saatçinin tasarımlarını akla getiriyor; bizi etkileyen bir tasarım ve planlama yanılsaması bu...
Evrim geçirmiş organlar, genelde zeki ve güçlüdürler, aynı zamanda açıklayıcı kusurları vardır; bu, eğer evrimsel bir geçmişleri varsa tam da beklememiz gerekendir ancak eğer tasarlanmışlarsa tam anlamıyla beklenmedik bir durumdur.
Evrim bir gerçektir. Makul şüphenin ötesinde, ciddi şüphenin ötesinde, aklı başında, bilgili, zeki şüphenin ötesinde, her türlü şüphenin ötesinde evrim bir gerçektir. Evrimin kanıtları, en az Soykırımın kanıtları kadar kuvvetlidir, hem de Soykırımın görgü tanıkları olduğunu dikkate alsak bile.
Yırtıcılar, kurban hayvanları yakalamak için mükemmelce ‘tasarlanmış’ gibi görünürken, kurban hayvanları da kaçabilmek için en az onlar kadar mükemmelce ‘tasarlanmış’ gibi görünür. Peki, Tanrı kimin tarafındadır?
Bugün evrim teorisi, dünyanın güneş etrafında döndüğü teorisi kadar şüpheye açıktır.
Darwin'in doğal seçilim yoluyla evrim kuramı doyurucudur, çünkü bize basitliğin nasıl karmaşıklığa dönüşebileceğini, düzensiz atomların kendilerini nasıl olup da daha karmaşık desenler şeklinde gruplandırabildiklerini ve bunu insanları oluşturana kadar sürdürebildiklerini açıklar. Darwin, varoluşumuzla ilgili zor soruya bir yanıt sağlar; ki bu, şu ana kadar önerilen tek olası yanıttır.
Evrimin uzun dönemli bir amacı yoktur. İnsanın kendini beğenmişliği, bizim türümüzün evrimin nihai amacı olduğu yolunda gülünç bir kavramı alkışlarla karşılasa da, evrim sürecinde uzak bir hedef, seçmede ölçüt olacak nihai bir kusursuzluk yoktur.
Doğal seçilim, yapay seçilime benzer, ancak insan; seçici bu süreçte yer almaz. Hangi dölün aktarılıp, hangi dölün eleneceğine insanın karar vermesi yerine, doğa 'karar vermektedir.' Buradaki tırnak işaretleri hayati öneme sahiptir, çünkü doğa bilinçli bir şekilde karar vermemektedir. Bu, belirtmeye gerek duyulmayacak kadar açık gözükebilir, fakat doğal seçilimin bir tür kişisel seçim anlamına geldiğini düşünenlerin sayısını bir bilseniz, şaşardınız.
İnsanlarla şempanzelerin en son ortak atası beş milyon yıl gibi kısa bir süre önce yaşadı; bu, şempanzelerle orangutanların ortak atasının zamanından daha yakındır ve hatta şempanzelerle maymunların ortak atalarından 30 milyon yıl öncedir. Şempanzelerle bizim genlerimizin %99′u ortak. Yerküre üzerindeki çeşitli unutulmuş adalarda şempanze/insan ortak atasına götüren tüm ara canlılar keşfediliverseydi, yasalarımızın ve ahlak kurallarımızın bu keşiften önemli ölçüde etkilenmeyeceğini kim iddia edebilirdi; özellikle de, bu soy çizgisi üzerindeki canlılar büyük olasılıkla birbirleriyle çiftleşmiş olacağına göre… Ya tüm çizgiye insan haklarının eksiksiz verilmesi gerekecekti (oylar şempanzelere), ya da ayrıntılı tasarlanmış ırkçılık benzeri bir ayrımcı yasalar sistemi yapılarak, mahkemelerden belirli bireylerin yasalar açısından “insan” mı yoksa “şempanze” mi olduğuna karar vermeleri istenmesi gerekecekti. Babalar kızlarının “bunlardan” biriyle evlenme isteği karşısından üzüntüden kahrolacaktı. Yeryüzünün, içinde epey ders barındıran bu fantezinin gerçekleşemeyeceğini umacak kadar iyi araştırıldığını sanıyorum. Fakat insan “hakları” konusunda açık ve aşikar bir şeyler olduğunu düşünen birileri varsa, bilmeliler ki, bu utandırıcı ara-canlıların günümüze kadar yaşamamış olmaları yalnızca şans eseridir. Alternatif bir noktaya değineyim: Şempanzeler bugüne dek keşfedilmemiş olsalardı, belki de bugün onlara utandırıcı ara canlılar olarak bakılacaktı.
Darwinci kuram, ilke olarak, yaşamı açıklayabilir. Şimdiye dek öne sürülen kuramlardan hiçbiri, ilke olarak, yaşamı açıklayabilmiş değil.
Hiçbir ciddi biyolog, evrimin gerçek olduğundan, tüm canlıların birbirlerinin kuzeni olduğundan kuşku duymaz. Bugün Dünya'nın Güneş etrafında dönüyor olması ne kadar şüpheye açıksa, evrim kuramı da ancak o denli kuşkuludur.
Bir gezegendeki zeki varlıklar, gün gelir, kendi varlıklarının nedenini soracak yaşa gelirler. Eğer günün birinde uzaydan dünyaya üstün yaratıklar gelirse, uygarlığımızın düzeyini değerlendirmek için soracakları soru şu olacaktır: “Evrimi keşfettiler mi?”
Teknoloji, evrimde bir sonraki adımımızı mümkün kılan mecazi karşıt başparmak olacaktır.
Evrim açısından yaşlanmanın önlenmesi Sadece hayvanlar üreyene ve çocuklarını yetiştirene kadar gereklidir. Bu nedenle doğa bunlar gerçekleşene kadar yaşlanmayı geciktirmek için onlarca önlemler sağlar.
Kullanılabilir enerji kaynağı olarak neden ATp'nin seçildiği anlaşılamıyor ama mükemmel derecede iyi çalışıyor ve evrimin önemsediği de budur.
Sanki doğa insanın ne şekilde evrileceğine dair deneyler yapıyordu da insan benzeri canlılar Afrika'nın farklı bölgelerinde birbirine paralel bir şekilde ortaya çıkıyordu. Bunlardan sadece biri insanı ortaya çıkaracak şekilde hayatta kaldı.
Varolan, türlerin en güçlüsü değildir, en zekisi de değildir. Hayatta kalan, değişime en çok ayak uydurabilendir.
Bu yaşamın görünümünde bir müthişlik var; birbirinden farklı güçleriyle bir ya da birkaç biçime yaşam verilmekte ve bu gezegen, sabit yer çekimi yasasına göre devir yapmaktayken çok da basit olan bir başlangıçtan en güzel ve en harika sonsuz biçimlerde evrilerek var oluyorlar.