Bilimden uzaklaşarak gideceğimiz yolun sonu karanlıktır. Mustafa Kemal Atatürk'ün anlayışını bilime akraba olarak yaşayacağız. O zaman anlayacağız: Tek yol Kemalist Devrim.
- Henüz kategori yok.
-
Daniel Day-Lewis'in "Anemone" Filmiyle Muhteşem Geri D…08.11.2025
-
Milan, Parma Deplasmanında Kritik Virajda: Allegri'den…08.11.2025
-
Bergen County Yargıcı, İç Zarfı Olmayan Oy Pusulaların…08.11.2025
-
Gönül Dağı Dizisinin Sevilen Oyuncu Kadrosu ve Yeni Ge…08.11.2025
-
Aleyna Solaker'den 'Güller ve Günahlar' Rolü ve Kadın …08.11.2025
-
Altınkılıç, Kenan ve Zayn Sofuoğlu ile Sağlıklı Yaşam …08.11.2025
-
Chelsea ve Wolverhampton Karşı Karşıya: Liam Delap ve …08.11.2025
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Bilim
Kendi fikirleriniz olabilir. Ama kendi “gerçekleriniz“ olamaz. Gerçekleri sadece ve sadece “ bilim “ belirler.
İnsanların duymak istediklerini söylemek, siyasetçilerin işidir. Bilim adamlarının değil.
Darwin adı geçen her yerde ya bilimsel bir yaklaşım, ya ideolojik bir savaşım, ya da ikisi birden vardır.
Bilim, insanın doğa ile girdiği ilişkisinden elde ettiği bilgidir. bu bilgi sadece insanı doğa ile olan ilişkisinde yönlendirir.
Bilimin asıl amacı yeni kanıtlar bulmak değil, bunlarla ilgili yeni düşünce biçimleri keşfetmektir.
Bir hipoteze yaratıcısı dışında kimse inanmaz ama deneyi yapan dışında herkes bir deneye inanır.
Çağımızda dünyayı değiştirecek enylem insanları, politikacı ve devlet insanları değil, bilim insanlarıdır.
Bu gezegenler izlemeyi, görebilmeyi öğrenebildiğimiz gezegenlerin en iyileri arasında. Örneğin, gelecek yıl fırlatacağımız James Webb Uzay Teleskobu ile atmosferlerini araştırıp gözlemlemeyi umuyoruz.
Beslenme, iki artı ikinin dört ettiği matematiksel bir denklem değildir. Ağzımıza attığımız besinler beslenmemizi -tamamen değil- kontrol etmez. Vücudumuzun o yiyecekle yaptığı şey onu yapar.
Ayrıca, bir model ortaya çıkmaya başlamıştı: hayvansal kaynaklı besinlerden alınan besinler tümör gelişimini arttırırken, bitki bazlı besinlerden alınan besinler tümör gelişimini azalttı.
Biyolüminesans, yani tabiatta ışık veren canlılar var, enerjilerinin % 95'ini buna ayırıyorlar, biz ampullere % 5 ayırıyoruz, demek gelişiyoruz!
Beyin kategorik bir yerdir, fonksiyonların fonksiyonunu yaparak basit biçimde çalışır, anlaşılmazlığının nedeni girenin çıkanın ve işlemcinin fazla olmasındandır, insan değil ama iyi bir bilgisayar günün birinde onu anlayacaktır.
Beni en çok düşündüren şey, bitki “kanı”ndaki klorofille, hayvan kanındaki hemoglobinin birinin ortasında magnezyum, ötekinin ortasında demir bulunmasının dışında tamamen aynı yapılar olmasıdır.
Temel parçacıklar çok sıkıcılardır, onlarla bu kadar ilgilenmemizin nedenlerinden biri de budur.
Sosyal davranışta etkili olan güçleri ancak eylemde tam olarak idrak edebilirsiniz. Bu yüzden deneyciyim.
Evet, bilim ağır ağır, güçlükle, el yordamıyla ilerliyor, bu yadsınamaz, buna bir şey yapamıyoruz. Karşıtlarımız olan efendilerin bundan hoşnut görünmelerinde şaşılacak ne vardır?