#yozlaşma

Türkiye'de ahlak düşüklüğü ayyuka çıkmıştır. Ben birçok değişik toplum içinde bulundum, çalıştım, gezdim; ahlak seviyesi Türkiye'deki kadar düşük bir toplum görmedim. Ahlaksızlık özellikle Özal'la birlikte yukarı doğru ivme kazanmış, AKP döneminde adeta dikine yükselişe geçmiştir. Bu toplumun hemen hiçbir değeri kalmamıştır; tek değer, kişilerin ve/veya grupların hak etmedikleri şeylere uzanmak için olabilen her yolu denemesinin en makbul marifet sayılmasıdır. Türkiye rüşvet ve hırsızlıkta Avrupa birincisi, dünya dördüncüsüdür. Dünya ülkeleri arasında cahillik düzeyiyle en ön saflarda yer almakta, dünya üniversiteleri arasında adı anılabilecek ilk 500 arasında hiçbir üniversitesi bulunmamaktadır. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere devleti yönetenlerin hakkında bulunan suç dosyaları nedeniyle dünya birincisidir.

Müşteriyi kazıklamanın “ticari zeka”, halkı sürekli kandırmanın “siyasi zeka”, ambulansın arkasına takılmanın “pratik zeka”, şike yaparak kazanmanın “sportif zeka”, iyi niyeti suistimal etmenin “kıvrak zeka“ olarak algılandığı bir ülkenin zekaya değil, ahlaka ihtiyacı vardır.

Din adamı kisvesi altında toplumu biçimlendiren bu kesim kendilerine büyük çıkarlar sağlasalar da, çocuklarının da içinde yaşayacağı toplumu, onların akıl yürütme yolunu tıkamayla, felakete sürüklemektedirler. Böyle bir toplum hırsızlığı da, arsızlığı da, rüşveti de, yağmayı da, yalan dolanı da “sözde karşı olduğunu söylese de” hoş görür; bunu yapanlara biat eder; fırsat bulunca da kendisi de aynı şeyleri yapar.

Özgürlük ve insan haklarını sözde benimsemişler; basına bakıyorsunuz satılık; doğruyu yazan yok gibi; halka bakıyorsunuz tapınaklardan çıkmıyor, zamanının çoğunu ibadetle geçiriyor; sanata düşmanlar; eğitim düzeyi düşük; bilime, ilime, sanata hiç mi hiç katkıları yok; sadece doğal gaz ve petrol gelirlerinden elde ettikleri dolarlar üzerinde magandaca yüzüyorlar. Halk, bunca gelire karşın fakir; terör, cinayet, gasp, irtikâp, yandaşlık, yalakalık, hukuksuzluk diz boyu.

Dili, coğrafyası, tarihi kökeni, ırkı farklı olan yaklaşık 50 küsur İslam ülkesinin ayrıcasız hepsinde hırsızlık, yalan, dolan, rüşvet, kadın ve çocuk istismarı, insan hakları ihlalleri, pislik, düzensizlik, saygısızlık, hukuksuzluk, ilkesizlik, sanat düşmanlığı, başka insanlarla birlikte yaşama durumunda uyumsuzluk en yaygındı ve bir anlamda ortak özellikti.

Parası ile rezil olan bir millet derseniz kimi gösterirsiniz? Her şeyi paraya tahvil etmeye kalkışmış , eğitimini bile ticari meta haline çevirmiş, gençliğini yem olarak birilerinin önüne atan bir devlettir derim. Bilmem bu devlet size tanıdık geliyor mu?  Yoğun din eğitimi verilip de dünyada barışı, kardeşliği bilimsel atılımı, huzuru, yalancılığı, dolandırıcılığı, soysuzluğu önlemiş bir tek örneğiniz var mı? Nasıl oluyor da dünyada din eğitiminin yoğun verildiği coğrafyalar ile yobazlık, hırsızlık, dolandırıcılık; yalananın, kavganın, tecavüzün, her türlü melanetin yoğun olduğu haritalar üst üste çakışıyor. Kör müsünüz?

Her şey parçalanıp birbirinden ayrılıyor, edinilmiş kabul ettiğimiz kavramlar çözülüyor, büyük sarsıntının müjdesi geliyor ve babalarımızın kullandığı enstrümanları kırıyoruz hepimiz. Sansürün egemen olduğu ülkelerde gerçekliği inkâr etmekten helak olunuyor; sansürün kalktığı ülkelerde herkes aklına geleni söylüyor. Farklılık önemsiz gelebilir, çünkü yalan söylemek ile kendini yitirmek aynı anlama geliyor ve yalan söyleyenlerin de günün birinde kendini yitirenlere katılacakları varsayılır. Esin perileri yeryüzünü terk etti, güzel sanatlar öleli kaç kuşak oldu, dalavereciler alanı boş buluyor, daha inanılmazı asla yaşanmadı ama en üzüntü veren şey onların dalaverelerine karşı duranların bile bize hiçbir şey önermemeleri, boş laflardan başka bir şey etmemeleridir. Şehirlerimiz birer kâbusa döndü, şehirliler termitlere benziyor artık, her inşa edilen şey iğrenç çirkinlikte, biz artık tapınaklar, saraylar ya da mezarlar, zafer alanları ya da amfiteatrlar inşa etmeyi bilmiyoruz. Her adımda gözümüze hakaret ediliyor, kulağımız sağıra çevriliyor ve koku duyumuz umutsuzluğa kapılıyor, yakında kendimize, düzen neye yarar diye sorar hâle geleceğiz.

Paran varsa her şeyi satın alabilirsin, elbette en başta da insanları. Doktorları, hakimleri, savcıları, polisleri, yanlış anlamayın herkesi. Bu ülkenin sorunu ahlaksızlık, şeref yoksunluğu, onur kaybı...

Liste
Yükleniyor…