- Henüz kategori yok.
-
Daniel Day-Lewis'in "Anemone" Filmiyle Muhteşem Geri D…08.11.2025
-
Milan, Parma Deplasmanında Kritik Virajda: Allegri'den…08.11.2025
-
Bergen County Yargıcı, İç Zarfı Olmayan Oy Pusulaların…08.11.2025
-
Gönül Dağı Dizisinin Sevilen Oyuncu Kadrosu ve Yeni Ge…08.11.2025
-
Aleyna Solaker'den 'Güller ve Günahlar' Rolü ve Kadın …08.11.2025
-
Altınkılıç, Kenan ve Zayn Sofuoğlu ile Sağlıklı Yaşam …08.11.2025
-
Chelsea ve Wolverhampton Karşı Karşıya: Liam Delap ve …08.11.2025
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#yorum
Şu bu anlama mı geliyor, bu şu anlama mı geliyor, tek bilmek istedikleri şey bunlar. Boş ver onları tatlım. Bence eğer bir şaire kendi yapıtını analiz etmesini sormayı göze alırsan sana şu cevabı verecektir: Eğer orada var diyorsan tatlım, oradadır.
Hiçbir film eleştirmeninin yazdıkları, filmden fazlasını söylemez, ancak eleştirmenler ellerinden geleni yaparak bizim aksini düşünmemizi sağlamaya çalışıyorlar.
Bilgi artık insanların cebine kadar girdi. Herkesin elindeki akıllı cep telefonunda, insanlığın bugüne kadar sahip olduğu bilginin, internete aktarılmış büyük bölümü var. Yani bu çağın özelliği, herkesin bilgiyi cebinde, elinde taşıması. Ona ulaşıyor mu, o ayrı bir konu. Ama istediği an ulaşabilir. Daha önce yazmıştım, ama paradoksal olarak, bilgiye ulaşım kolaylaştıkça cehalet de artıyor. Çünkü insanlar ellerindeki akıllı telefonu genellikle sosyal medyaya girmek için kullanıyorlar. Ya da oyun oynamak için. Bilgi için kullanan çok az. En fazla gazete okuyorlar. Üstelik çağın sorunu, bilgiye ulaşmak değildir. Bilgi insanların ceplerine girmiştir. Esas olan o bilgiyi, analiz edip yorumlayabilmektir. İşte gerçek değişim ve dönüşüm, güç budur günümüzde. Olayları yorumlamak kolaydır. Ya da en azından çok zor değildir. Olguları yorumlamak daha zordur. Kavramları yorumlamak ise bundan da zordur. En zor olanı ise, olaylar, olgular ve kavramlar arasında bir korelasyon, diyalektik ilişki kurarak yorum yapabilmektir. İşte en zor olan ve günümüzde eksikliği çekilen budur.
İnsan duygularla algılar ancak bilinçle yorumlar. Bilince bilgiyi getiren de duyulardır. Fakat bakan gözdür, görense bilincin kendisidir. Baktığı şeyi anlayabilmesi için beynin kendisinde onunla ilgili bir bilgi mevcut olmalıdır. Aksi halde baktığına anlam yükleyemez. İnsan maalesef bu yüzden baktığı her şeyi göremez.
Bir ayık, dindar adam soberly ve dindar 'Tanrı'nın iradesini' yorumlayacaktır. Bir fanatik, kanlı zihinle, 'Tanrı'nın iradesini' fanatik olarak yorumlayacaktır. Aşırı, mantıksız görüşlere sahip erkekler, 'Tanrı'nın iradesini' eksantrik bir şekilde yorumlayacaktır. Nazik, hayırsever, cömert erkekler' Tanrı'nın iradesini ' karakterlerine göre yorumlayacaktır.
Her şeyin ne anlama geldiğini ya da nasıl yorumlanacağını bilmemek daha iyidir. Çünkü aksi takdirde olayları kendi akışına bırakmaya korkarsınız. Psikoloji gizemi ve büyü niteliğini yok eder. Anlamlardan konuşmak beni çok rahatsız ediyor. Çünkü anlam çok kişisel bir şeydir ve herkese göre değişir.
Yöntemler değişir ama sanat aynı kalır: Doğanın özgürce ve duygusal biçimde yorumlanmasıdır o.
Gerçek kendi başına hiçbir şey değildir. Yalnızca kendisine eklenen fikir için veya sunduğu kanıt için değerlidir.
Sözlerimiz bir bağlam içerisinde anlam kazanır, konuştuğumuz zemin sözlerimizin delaletini de belirler.
Eserlerde kör göze parmak derecesinde açık anlatımda da bulunsanız mesajınızın anlaşılamama, yanlış yorumlanma gibi durumları olabilir. Mesaj verme kaygısını sanatçı bu noktada taşımaz, ama mesaj alamama kaygısını herkes taşımalı.
Şarkılar güzelmiş, ses güzelmiş... Bunlar başarılı olmanın ana etmenleri değildir. Yorum güzel değilse başarılı olmanın olanağı yoktur. Yorumun güzel olmasının tek nedeni ise duyulan heyecandır.
Tiyatro hayatın aynası değildir. Ayna, aynısını aksettirir çünkü. Aynısını göstereni ben ne yapayım? Aynanın göstermediği şeyi ortaya koymaktır önemli olan. Tiyatro bunu yapar.