Kişisel sorumluluğa dayalı gerçekten özgür bir toplumun, kurulmasına kefil olmalıdır. Devlet hakkındaki beyanı tam bir yıkım olmalıdır.
- Henüz kategori yok.
-
Roma-Udinese Karşılaşması: Serie A'da Zirve Mücadelesi…09.11.2025
-
Süper Lig'de Göztepe Fırtınası: Kasımpaşa Deplasmanınd…09.11.2025
-
Fenerbahçe, Viktoria Plzen Maçındaki Tartışmalı Penalt…09.11.2025
-
TOKİ Sosyal Konut Başvuruları: Genel Şartlar, Kontenja…09.11.2025
-
Samsunspor, Eyüpspor Karşısında Galibiyet Serisini Sür…09.11.2025
-
Augsburg, Stuttgart Deplasmanında Kritik Virajda: Rexh…09.11.2025
-
Premier Lig Devlerinin Kritik Randevusu: Manchester Ci…09.11.2025
-
Süper Lig'de Gençlerbirliği Başakşehir'i Mağlup Etti: …09.11.2025
-
Premier Lig Devleri Karşı Karşıya: Manchester City - L…09.11.2025
-
Guardiola'nın Tarihi Maçında Zirve Savaşı: Manchester …09.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#yıkım
Yeni bir teknoloji bazen yıktıklarından daha fazlasını yaratır, yarattıklarından daha fazlasını yıkar. Ancak bu hiçbir zaman tek yönlü olmaz.
İndirin batıl inanç ağacına son darbeyi; dalları budamakla yetinmeyin: etkileri bu kadar bulaşıcı olan bir bitkiyi tamamen kökünden söküp atın!
Tanrıları devirerek, aşıralım gök gürültülerini onların ve yıkalım bu ışıltılı şimşekle ürkütücü bir dünyada hoşumuza gitmeyen her şeyi!
Tanrıları devirerek, aşıralım gök gürültülerini onların ve yıkalım bu ışıltılı şimşekle ürkütücü bir dünyada hoşumuza gitmeyen her şeyi!
'Savaşta ahlak yoktur' Sizin savaşlarınızda, birkaç dakika içinde binlerce kişi ölüyor.
(...) İlkel olan bu ülkelerin halkı kıskandı bizi. Fırsat buldukça üzerimize saldırdılar, kentlerimizi yakıp yıktılar. Biz yaptık, onlar yıktılar; biz yaptık, onlar yaktılar. Halkımız, hatta krallarımız tutsak oldu, ailelerimiz dağıldı. Tarlalarımız, bahçelerimiz bakımsızlıktan kurudu. Böylece kökü binlerce yıl öncesine dayanan kavmimiz yoruldu, dayanamayacak hale geldi. İçimize yavaş yavaş sızan yabancıların kucağına bırakıverdi kendini. Onlar yönetiyor bizi şimdi. Topraklarımıza ilkel geldiler, sayemizde uygar olmaya başladılar. Ne yazıdan, ne tarımdan, ne sanattan, ne dinden, ne okuldan, ne attan, ne arabadan, ne aydan, ne yıldan haberleri vardı. Hepsini bizden öğrendiler. Sonra da "biz yaptık, biz bulduk" diye övünmeye başladılar. Hep korkuyorum bir gün gelecek, adımız da uygarlığımız da unutulacak. Biz ne yaptık, ne başardıksak hepsini onlar üstlenecek. Bu durum beni yıllardan beri üzüyordu. Ben küçük bir adamım, bunu önlemek elimden gelmez diye yakınıyordum. Bir gün birdenbire aklıma geldi. Ben bir yazar olduğuma göre; ulusumuzun bulduklarını, başardıklarını, geçmişimizi, geleneklerimizi, ne kadar uygar olduğumuzu, gerek Sümerliliklerini unutmaya başlayan gençlerimize, gerek daha sonra gelecek kuşaklara neden yazılarımla bildirmeyeyim dedim ve yaşam öykümü yazmaya karar verdim. Böylece her tarafa, herkese, her çağa ulaşacağımı umut ediyorum.
Sonuçta savaş dediğiniz şey, anlamadığınız ne varsa odur. Bu devasa, evrensel boyutta bir soytarılıktır.
Sonuçlarını bilmiyor muydum, hayatımı ve varlığımı değerli kılan her şeyin, evet her şeyin yıkımı olacağını bilmiyor muydum? Evet bütün bunları biliyordum.
Nükleer silahların kullanımıyla dünyayı yok etme gücü, kullanılamayan bir güçtür - böylesine korkunç bir ahlaksızlık fikrini kabul edemeyiz.
Yalan söylüyorlar! Aslında onlar, hem kendi insanlarının özgürlüğünü hem de diğer ülkelerin bağımsızlığını yıkım alanlarına gömmektedirler.
Artık bir masa çevresinde çözümlenemez hale gelen düşmanlıklar, şimdi pazarlık, güçlü patlayıcılar, atom bombaları, sakat insanlar ve parçalanmış cesetlerle yapılıyor diye ortadan kalkmaz.
Nihayet, verimsiz ve müsriftir, çünkü, dönemsel olarak savaşa yol açar ve savaş, yaşamda güzel olan her şeyi insafsızca ve şeytanca yokettiği gibi, yaşamın kendisini de ortadan kaldırır.
İyilik bu toprakları terk etti; ölümlerden kaçmanın yolu kalmadı. Ölüm, her an, her yerde ölüm.
Tüm zamanların en büyük, en korkunç ve yıkıcı savaşları, Tanrı'nın" savunmasında "başlatılmış olanlardı, sanki" o " insanın ne dediğini ya da yaptığını önemsiyordu.