- Henüz kategori yok.
-
Gülben Ergen'in ABD Turnesi Sonrası Bornozlu Hamburger…09.11.2025
-
Inter Miami - Nashville SC Playoff Serisinde Final: Kr…09.11.2025
-
Tekirdağ'da Kapsamlı Elektrik Kesintileri Duyuruldu: İ…09.11.2025
-
MasterChef Türkiye'de Şaşırtan Elenme: Çağlar Veda Etti09.11.2025
-
TCMB'den Altın Ekonomisi Analizi: Yastık Altı Miktarı,…09.11.2025
-
9 Kasım Günlük Burç Yorumları: Gezegenlerin Etkisiyle …09.11.2025
-
TOKİ Yüzyılın Konut Projesi Başvuruları Başladı: E-Dev…09.11.2025
-
İrem Derici ve Melih Kunukçu Aşkında Son Perde: Ayrılı…09.11.2025
-
Aynadaki Yabancı 6. Bölüm: Gerçekler Açığa Çıkıyor, Te…09.11.2025
-
Portekiz Ligi: Santa Clara, Sporting Karşısında Erken …09.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#yazarlık
Sosyal medya bataklığından hep uzak durdum. Hiç kullanmadığım resmî bir Twitter hesabım var, o kadar. Bir ara eşin dostun tavsiyesiyle bir Facebook hesabı da edindim, fakat yürütemedim. Çünkü buna vaktim yok. Dijital platformları çok kullananlar asıl işlerine ne kadar vakit ayırabiliyorlar, bilmiyorum.
Ben hiçbir zaman kendine yöntemler falan bulmuş biri olamadım. Ben her yeni oyun yazmaya başladığımda "acaba nasıl oyun yazılıyor" diye düşünüyorum. Her seferinde hiç oyun yazmamışım gibi bir havaya giriyorum sonra kendi kendime "saçmalama, yazdın bir sürü oyun, biliyorsun işte" diyorum. Ama genelde okyanusun ortasına uçaktan atılmışsın gibi bir durum oluyor.
Yazdığım şey üzerine konuşmayı çok seven birisi de değilim zaten ama bunun ötesinde beceremiyorum da. Konuşmam istendiğinde de sırf o zamanı doldurmak için boş laflar ederken bulabiliyorum kendimi. O yüzden yazılanlarla ilgili başkalarının ne düşündüğü daha önemli galiba.
Oyun yazma süreciyle ilgili alışkanlıklarım ya da belirgin bir düzenim, kullandığım bir metot, her seferinde çalıştığını düşündüğüm bir yöntemler bütünü falan yok yani. Zaten çok kusursuz bir şuur hali içinde de yazmıyorum. Oyun değil, ne yazarsam yazayım yani. Biraz kalabalık iş, yazı yazmak benim için. Bir odaya zor sığdığı bile oluyor bazen o kalabalığın, bazı şeyleri yazarken.
Ben mum alevinde pervane gibi hep aynı odakta yazdım şiirlerimi. Ev ve her günkü yaşamalar.
Ben, olarak 30 ülkeye 600 yıl egemen olmuş Osmanlıda biyoloji alanında belki daha geniş anlamda doğa bilimlerinde yazılmış olan tüm bilimsel kitaplardan daha fazlasını yazmış birisiyim. Hem de çok daha bilimsel, ayrıntılı ve Öztürk’çe bir dille.
Asıl iktidarın kitapta olduğunu gördükten sonra, hükümdarlar da kaleme sarılıp kitap yazmaya başladılar.
Ben esas itibarıyla Türkiye için yazarım. Türkiye için yazan birisiyim ve kendimi Batı'ya beğendirmek umurumda değil.
Yazarlık sanatı korunması güç olan şu iki ödeve bağlı kalacaktır; bile bile yalan söylememek ve insanın insanı ezmesine karşı koymak.
Türkiyede hiç değinilmemiş meseleleri yazıyorum. Ermeni meselesinde yazılmış ilk ve tek romandır Figan. Bundan 35 yıl önce yazdım. O zaman 'Ermeni Soykırımı' diye bir şey yoktu. Objektif bir araştırmayla Ermeni meselesinin zuhur ettiği yerleri gezerek ve yaşayanlardan dinleyerek yazdım.