Yaşam kendi içinde anlamlı değildir. Boş bir tuval gibidir. Anlamın yaşamın içinde yaratılması gerekir; anlam önceden verilmez. Sana özgürlük verilir, yaratıcılık verilir, sana yaşam verilir. Anlam yaratmak için gerekli olan her şey verilir. Anlamı oluşturan temel unsurların hepsi verilir ama anlam verilmez. Anlamı sen yaratmak zorundasın. Üzerine bir resim yap.
- Henüz kategori yok.
-
Sakatlıklarla Boğuşan İki Takım Karşı Karşıya: Lakers-…11.11.2025
-
A101 Kasım Fırsatları: Ayçiçek Yağından Beyaz Eşyaya G…11.11.2025
-
Atatürk'ü Anma Etkinlikleri Geniş Katılım Gördü, Mevli…11.11.2025
-
Burgos'ta Kültür ve Yetenek Şöleni: Kapsayıcılık ve Ya…11.11.2025
-
Brad Pitt'in Kariyerindeki Dönüm Noktaları ve Angelina…11.11.2025
-
Başkan Erdoğan'dan 10 Kasım Mesajı: Atatürk Tartışmala…11.11.2025
-
Kasım Ayı Tarot Rehberi: Günlük Açılımlar ve Milli Değ…11.11.2025
-
Milli Takım Kadrosuna Eren Elmalı'nın Yerine Mustafa E…11.11.2025
-
Netflix'in Popüler Dizisi Bir Başkadır, Beş Yıl Sonra …11.11.2025
-
Sağlık Bakanlığı'ndan Kapsamlı İşçi, Personel ve Uzman…11.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#yaratıcılık
Yaratıcılık varoluştaki en büyük isyandır. Eğer yaratmak istiyorsan, bütün şartlanmalardan kurtulmak zorundasın. Aksi halde yaratıcılığın kopya çekmekten başka bir işe yaramaz.
Bir işle ilgili sıkıntın varsa sabahtan akşam uyuyuncaya kadar düşüneceksin. Uyumadan önce de yatağının kenarına bir kâğıt kalem koyacaksın. Sabaha karşı her şey ortaya dökülür. Mesele o an uyanıp, onu yazabilmek. Çünkü tekrar uyursan gidiyor. Rolling Stones bile en güzel şarkıları sabaha doğru yapmış. Mesela ben son olarak Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği'nin (IPRA) ülkemizde yapılan 50. yıl kongresini bu şekilde hazırladım. Düşündüm, uyudum ve not altım. Ertesi gün her şey hazırdı. Şirkettekiler inanamadı. Ama sadece düşünmek yetmez, bu konuda okuyacaksınız da.
Yaratmanın başlangıcıdır düş gücü... Dilediğiniz düşler, düşlediğinizi amaçlar, amaçladığınızı yaratırsınız sonunda.
Siz varolan şeyleri görür ve şöyle dersiniz: Neden? Oysa ben olmayan şeyleri hayal eder ve derim ki: Neden olmasın?
Olanları görüyorsun ve "Niye?" diyorsun. Bense olmayanları hayal ediyor ve diyorum ki, "Niye olmasın?"
Ben hiçbir zaman kendine yöntemler falan bulmuş biri olamadım. Ben her yeni oyun yazmaya başladığımda "acaba nasıl oyun yazılıyor" diye düşünüyorum. Her seferinde hiç oyun yazmamışım gibi bir havaya giriyorum sonra kendi kendime "saçmalama, yazdın bir sürü oyun, biliyorsun işte" diyorum. Ama genelde okyanusun ortasına uçaktan atılmışsın gibi bir durum oluyor.
Bir metodum yok. Her zaman dağınık bir süreç, her zaman bitmeyen bir dağınıklık zaten. Kendi içinde bir düzeni her zaman var ama yine de kocaman bir dağınıklık.
Oyun yazma süreciyle ilgili alışkanlıklarım ya da belirgin bir düzenim, kullandığım bir metot, her seferinde çalıştığını düşündüğüm bir yöntemler bütünü falan yok yani. Zaten çok kusursuz bir şuur hali içinde de yazmıyorum. Oyun değil, ne yazarsam yazayım yani. Biraz kalabalık iş, yazı yazmak benim için. Bir odaya zor sığdığı bile oluyor bazen o kalabalığın, bazı şeyleri yazarken.
Benim için önceliği olan, beni en çok heyecanlandıran ve devamlılık içerisinde yapabileceğime inandığım şey yazmak.
İnsan, rastlantıların yarattığı bir şey değildir; rastlantılar, insanın yarattığı şeylerdir.
Belgesellerde temel malzeme Tanrı tarafından yaratılmıştır. Kurgu filmlerde yönetmen Tanrı'dır, hayatı onun yaratması gerekir.
Hepimizin aynı fikirde olması iyi bir şey değildir. Yaratıcılığı ortaya çıkaran fikir ayrılıklarıdır.
Matematiksel akıl yürütme, şematik olarak sezgisel ve yaratıcılık diyebileceğimiz iki olanaktan oluşan bir kombinasyonun uygulanması olarak görülebilir.