#ulus

Hiç bir emperyalist ulus masum değidir.

Varlığını bir tek ürüne bağlamak, bir ulusun intiharıdır.

Bir ulusu fethetmenin ve köleleştirmenin iki yolu vardır.Birisi kılıçla, diğeri borçla.

Bir ulusu fethetmenin ve köleleştirmenin 2 yolu vardır. Birisi kılıçla, diğeri borçla.

Her topun bir ağırlık merkezi olduğu gibi, her milletin kendi içinde bir mutluluk merkezi vardır!

İnsan hakları, dış politikamızın ruhudur, çünkü insan hakları, ulus olma duygumuzun ruhudur.

Hiçbir ulus sürekli savaşın ortasında özgürlüğünü koruyamaz.

Dinlerin, ulusların, bayrakların, sınırların olduğu yerde asla barış olmayacaktır.

Zırvalıklar, bizleri bir ulus olarak birleştiren bir çimentodur. (2007)

Orta halli ailelerinin dört çocuğunun bulunduğu bir ulus, her yirmi yılda bir savaşa girmeyi göze alabilir. Böylece çocuklardan ikisi ölür, geriye kalan ikisi ise soyunu sürdürür.

Bir insan treni kaçırırsa başka bir tren gelir onu alır. Bir ulus treni kaçırırsa başka bir ulus gelir onu alır.

Tiyatro elbet insanlığın ortak malı. Tiyatro tarihi her ulusa ortak ve zengin bir birikim sağlıyor. Ama her ulus da ona yüzyıllar boyu kendi özelliğinden katkılarda bulunmuş, bulunuyor. Tiyatro alanındaki yeni görünen yolların çoğu işte hep bu eski ve yeni yöresel katkılardan doğuyor.

Sağduyu, tüm bir sınıf, tüm ulus veya tüm insan ırkı tarafından paylaşılan, üzerinde düşünmeden yapılan yargılamadır.

Özgürlük içinde yanlışlık yapılabilir, ancak tutsaklık bir ulusu ölüme sürükler.

Aileler, ulusumuzun umut bulduğu, kanatların rüya gördüğü yerdir.

Her Fransız vatandaşı, 1572'deki Protestan kıyımını, hatta 13. yüzyılın Güney Fransa'sındaki engizisyonu unutmak zorundadır.

Artık, devlet dini yok; insanlar Fransız, İngiliz, Alman olup Katolik, Protestan, Yahudi olabilir ya da herhangi bir külte uymayabilir. Din kişisel bir şeye dönüştü; kişinin vicdanına bağlı. Uluslar artık Katolik, Protestan diye ayrılmıyor.

İnsan ne ırkının ne dilinin ne dininin ne nehirlerin akışının ne sıradanlığın yönünün kölesidir. Sağlıklı bir akla ve sıcak bir zihne sahip büyük bir insan topluluğu ahlaki bir bilinç yaratır, bu bilince ulus denir.

Ulusları birbirinden ayıran ne ırk ne de dildir. İnsanlar, fikir,çıkar,duygu,anı ve umut birliği sağladıklarında zihinlerinde aynı halktan olduklarını hissederler. İşte vatanı bu oluşturur.

Geçmişte ortak zaferlere, şimdi ortak bir iradeye sahip olmak; hep beraber büyük işler yapmak ve daha da yapmak istemek, işte bunlar bir halk olmanın başlıca şartlarıdır.

Gerçek şudur ki saf ırk yoktur ve politikayı etnografik incelemelere dayandırmak, onu boş hayallere dayandırmak demektir.

Oysaki ulusun özü tüm bireylerin ortak birçok şeye sahip olması ve aynı zamanda hepsinin pek çok şeyi unutmuş olmasıdır.

Uluslar sonsuz değildir. Başladılar ve bitecekler. Avrupa konfederasyonu muhtemelen ulusların yerini alacak.

İtalya'nın yenilgilerle birleştiğini, Türkiye'ninse zaferleriyle mahvolduğunu gördük.