#Türkiye

Türkiye en büyük hatayı Suriye’de ve Irak’ta yaptı. Irak’ın iç politikasına karıştı, seçimlerde Maliki’ye cephe aldı. Onun Sünni rakibini destekledi ve Bağdat’la arayı bozdu. Suriye’de ise büyük bir telaşla davrandı. Esad’ın iktidardan gitmesi için bir nevi militan gibi davrandı. Esad’ı çok uyarmış olsa da Türkiye kendini, gücünün ötesinde kâdir hissetti. Erdoğan zannetti ki, Esad küçük kardeşi ve onun lafını dinleyecek. Aslında Türkiye, Suriye’yi yanlış tahlil etti. Suriye’de işin Esad’da bittiğini sandı, oradaki rejimin yapısını doğru tahmin edemedi.

Türkler ne Müslümanlığı, ne milliyetçiliği, ne liberalizmi, ne de sosyalizmi icat ettiler. Bunların hepsi de dışarıdan geldi. Sadece Türkiye’yi incelemek bize Türkiye gerçeğini öğretmez, daha da kötüsü Türkiye dışına kuşkuyla, kaygıyla bakmamıza yol açar. Yapılacak şey Batı’dan ‘felsefe’ ithal etmek değildir, hayali bir ‘Doğu-Batı sentezi’ peşinde koşmak hiç değildir. Yapılacak şey, günümüzde ‘Batı’ adı altında toplanan çelişkiler yumağına bilimsel ve eleştirel yöntemle yaklaşmak, Türkiye’yi bu büyük resim içinde kavramak ve uygarlık kavgamızı da halk güçleriyle, fakat küresel dayanışma olanaklarını da ihmal etmeden yürütmektedir. Ben, bilimsel çalışmaları da bu kavganın bir parçası, hem de önemli bir parçası olarak görüyorum ve tarih, toplum bilimleri ve felsefe alanındaki çalışmalarımda, kendi olanaklarım dâhilinde, bu kavgaya katkıda bulunmaya çalıştım.

İnsanlar nasıl olur da kolayca genç Türkiye’ye iftira ederler! İnsanlar kendi gözleriyle görmeden, çeşitli çizgilerdeki kitapları daha önce hiç okumadan Genç Türkiye’deki tüm durum hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadan Türkiye’yi suçlamaktadırlar, hiç de gerçek olmayan şeylerle ona iftira atmaktadırlar. Türkiye’nin dini tamamen kaldırdığını söylerler. Halbuki durum hiç de öyle değildir…

Liste
Yükleniyor…