Hapiste yatan yazar ve gazeteciler yüzünden Türkiye’ye gelmeyi reddediyorum! Kaç kişi oldu? 100’ü geçti mi? Biz demokratlar Bush’lardan kurtulduk. Bir savaş suçlusu olarak yargılanması gereken Cheney’den kurtulduk. Neler oluyor Türkiye’de! En çok endişelendiğim ülke. Demokrat yasaları olmayan ülkelere gitmiyorum davet alsam da. Aynı sebeple Çin’den gelen davetleri de geri çeviriyorum. Bu hükümetleri protesto ediyorum.
- Henüz kategori yok.
-
Galatasaray, Şampiyonlar Ligi'nde Ajax Deplasmanında K…09.11.2025
-
Louvre Müzesi'ndeki Büyük Soygun: Yeni Gelişmeler ve G…09.11.2025
-
Karaağaç'ta Yaşlıların Kaybolma Riskine Karşı Teknoloj…09.11.2025
-
Fenerbahçe'de Szymanski İçin Ayrılık Rüzgarları: PSV D…09.11.2025
-
Göztepe, Trendyol Süper Lig'de Kasımpaşa'yı Deplasmand…09.11.2025
-
Ederson'dan Avrupa'da Destansı Performans: Fenerbahçe'…09.11.2025
-
Guardiola'nın 1000. Maçında Manchester City, Liverpool…09.11.2025
-
İspanya La Liga'da Mallorca - Getafe Karşılaşması Canl…09.11.2025
-
Eredivisie'de Kritik Randevu: Go Ahead Eagles - Feyeno…09.11.2025
-
Fenerbahçe'nin Yıldızı Talisca, Flamengo Transferi İçi…09.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#Türkiye
Ukrayna’daki savaş, Türkiye’yle ilişkilere stratejik bir bakış açısıyla yaklaşmak gerektiğini ortaya koymuştur.
Ama mutsuzluk gerçek bir intihar nedeni olsaydı Türkiye' deki kadınların yarısı intihar ederdi...
12 Eylül, herkesi ilgilendiren bir dönem. Bazılarının üzerinden geçti, bazıları olayın üzerinden atladı, bazıları kenara çekildi yanından geçip gitmesini bekledi. Ama herkes için çözümsüzlüktü 80 dönemi.
İnsanlar tarihi pek merak etmediler ya da merak ettirilmediler. Daha ziyade halının altına doğru süprüldü mevzular. Bu ülkenin kendi geleceğini, gelecek nesillerin yaşantısını karartmak demek. Karanlıkta bırakmayı tercih ettiler. Aman bilinmesin dendi. Biz kendimizden, hatalarımızdan memnun değiliz. Hataları halının altına süpürdüğümüz zaman kurtulduğumuzu sanıyoruz. Ne kadar karşı çıkarsak çıkalım, ne kadar ayrı olursak olalım, bu kadar ayrılık içinde tek ortak noktamız aslında geçmişimiz ve geleceğimiz olacak. Herkes şimdinin derdinde oysa. Halının altına o kadar çok süprülüyor ki, önce pot oluyor, sonra dağlar. Ve herkes o dağlara takılıp tökezliyor. Siyasetçiler, gazeteciler ve ilgili kişiler 30 yıldır televizyonda bir masanın etrafında toplaşıp son derece sıkıcı ve itici şekilde 12 Eylül’ü tartışıyor. 30 sene öncenin magazinini yapmaya çalışıyorlar. Bu bence tam bir patinaj. Hiçbir şekilde hareket etmeyen, ısı yaratan, dumanlar çıkaran bir patinaj. Geleceğe bunu yapmaya hakkımız yok.
Müslümanlar olarak bilimsel çalışmalara, ar-ge faaliyetlerine çok önem vermeliyiz. Emperyalistlerin ülkemiz hakkındaki kötü niyetlerini biliyoruz. Bu hafta, daha önce ülkemize yönelik silahlı kalkışmaları kışkırtanların, ekonomik savaş aşamasına geçtiğini hep beraberce yaşadık, gördük. Trampacı insanlar bunlar. Dünyada iyiliği yok etmek, kötülüğü kötülükle trampa yapmak isteyenler. Allah kötülere fırsat vermesin dünyada. Şunu da belirtelim: Türkiye ve milletimiz özel bir ülke ve millet. Ülkemize içeriden ya da dışarıdan zarar vermek isteyenler hep kendileri zararlı çıkmışlar, çıkmaya da devam edeceklerdir. Allah İslam dünyasının bu önemli milletini payidar kılsın. Onlara dünyada iyilik, güzellik ve hayrı hakim kılmayı nasıp etsin. Amin.
Türkiye kendi travmalarıyla yüzleşecek, Avrupa'nın yaşadığı o travmanın dışında kalınamayacak. Avrupalılaşma sürecinin bir parçası bu.
Türkiye II. Dünya Savaşı'na katılmadı ve dolayısıyla dehşeti yaşamadı. Fakat II. Dünya Savaşı'ndan sonraki süreçte Yahudi Soykırımı'nı hazırlayan o dehşetle yüzleşme, sorgulama çabalarını da anlayamadı. Türkiye o dönem başka telden çaldı, bu literatürden uzak kaldı. Türkiye'deki Yahudiler bile o hassasiyetten uzak kaldılar.
Bundan yüz yıl önce kardeş Azerbaycan'la aramıza bir Ermenistan koridoru oluşturulduğunu görüyoruz. Dolayısıyla etrafımızda gelişen, oynanan oyunları iyi okumamız gerekiyor. Türkiye savunma sanayisinde geliştikçe ve yerlilik oranını artırdıkça yani bundan dostlarımızın sevinmesi gerekiyor. O bakımdan, devamlı itham ve devamlı ülkeyi karalama politikasına burada şahit oluyoruz. Biraz ülkemize, içimize dönersek, gelişmeleri birlikte, el birliğiyle değerlendirirsek daha yerinde olur diye düşünüyorum.
Ben Türkiye çağdaşlaşmasının geçmişinin inip çıkışlarına dayanak ileri sürüyorum ki, ne denli geri dönme çabaları olursa olsun hiçbiri tarihsel oluşumu durduramayacaktır. Tersine daha da ileriye itecektir. Bu yapıtı okuyun, kaç kez böyle geriye dönük çabalar olduğunu, kaç kez hepsinin saman alevi gibi sönerek daha ileriye doğru atılımlara yol açtığını göreceksiniz.
Allah vermesin bir afet olsa İsrail'de, oraya ilk giden Türkiye olur. Orayı kurtarmakla, yardımla ilgili ilk giden Türkiye olur.
... Türkiye entellektüelleri, uzmanları, aydınları, partilileri Türkiye'yi yiyorlar. Argo anlamıyla yiyorlar. Yani Türkiye'yi aptallaştırıyorlar. Dönemlere ad verirsiniz. Bu dönem de aptallaştırma dönemi.
Türkiye’nin Libya’da artan etkinliği üç alanda taşları yerinden oynattı. Birincisi, Wagner aracılığıyla Libya’da köprübaşı kuran Rusya, niyetlerini açık etmek zorunda kaldı. İkincisi, düne kadar bölgeyle ilgisi zayıf aktörler, daha karmaşık bir tabloda pozisyonlarını netleştirmek zorunda kaldılar. Son olarak, Suudi Arabistan, BAE gibi dünün etkili aktörlerinin rolü tali hale dönüşmeye başladı.
Türkiye'nin büyümesini her zaman memnuniyetle karşılıyoruz. Şimdiden haftada 7 uçuşumuz var ve bu artarak sürecek, çünkü Türkiye sadece Karakas'ı birleştirmiyor aynı zamanda İstanbul, Güney Amerika ve tüm bölgeleri birleştiriyor.
Aylardan beri her platformda aynı şeyi söylüyorum: Türkiye’de Türk-Kürt, Sünni-Alevi, Atatürk-İslam üzerinden yaratılmaya çalışılan tartışmayla asıl hedeflenen toplumsal kaostur.
PKK'ya o bölgeleri terk etmelerini aksi takdirde kendilerini koruyamayacağımızı ilettik. Türkiye'nin teknolojisi, Kürdistan hükümeti, KDP ve KYB'nin bilgi göndermesine gereksinim duymuyor. (Türkiye'nin) Teknolojisi oldukça gelişmiş ve hedefleri çok kolay bir şekilde tespit edebiliyorlar.
Biz Refah Partisi olarak, sadece Türkiye’deki 60 milyon memleket evladının değil, bir buçuk milyar İslam aleminin ve yeryüzündeki 6 milyar insanın hepsinin saadeti bakımından ne kadar büyük bir sorumluluk taşıdığımızı biliyoruz. Kazakistan’daki insan da saadetini Refah Partisi’nin iktidara gelmesinden bekliyor. Cezayir’deki insan da saadetini Refah Partisi’nin iktidara gelmesinde bekliyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nde kadınlar, şeriatten laikliğe ulaşmada 78 yılda kazandıklarının da; uyanık olmadıkları takdirde yitirebileceklerinin de bilincindedirler.