1920 yılında yalnızca dört Müslüman ülke -Türkiye, Suudi Arabistan, İran ve Afganistan- Müslüman olmayan bir ülkenin hakimiyeti karşısında bağımsız kaldı.
- Henüz kategori yok.
-
Roma-Udinese Karşılaşması: Serie A'da Zirve Mücadelesi…09.11.2025
-
Süper Lig'de Göztepe Fırtınası: Kasımpaşa Deplasmanınd…09.11.2025
-
Fenerbahçe, Viktoria Plzen Maçındaki Tartışmalı Penalt…09.11.2025
-
TOKİ Sosyal Konut Başvuruları: Genel Şartlar, Kontenja…09.11.2025
-
Samsunspor, Eyüpspor Karşısında Galibiyet Serisini Sür…09.11.2025
-
Augsburg, Stuttgart Deplasmanında Kritik Virajda: Rexh…09.11.2025
-
Premier Lig Devlerinin Kritik Randevusu: Manchester Ci…09.11.2025
-
Süper Lig'de Gençlerbirliği Başakşehir'i Mağlup Etti: …09.11.2025
-
Premier Lig Devleri Karşı Karşıya: Manchester City - L…09.11.2025
-
Guardiola'nın Tarihi Maçında Zirve Savaşı: Manchester …09.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#Türkiye
Demokrasimiz tökezledikçe, dünya üstümüze geldikçe kendi konumumuzu Anglo-Sakson demokrasilerine göre değil, ufuk daraltarak Fransız Cumhuriyeti'ne göre değerlendiriyoruz. İki Fransa var. Biri giyotinli, anayasasını insan derisi ile kaplamış, Baudelaire'i cezalandırmış, yargı öncesi insanları giyotine gönderen Savcı Foulquie'yi çıkarmış jakoben Fransa. Ben bu Fransa'ya karşıyım. Öbürü Deckartes'ın, Voltaire'nin, Balzac'ın, Camus'nün, Lacan'ın Fransa'sı. Benim sevdiğim bu ikinci Fransa'dır.
Türkiye bugün bir 'Anayasalı devlet'tir, ama bir 'anayasal devlet' değildir. Türkiye meşruluk debisi nerede ise sıfıra yaklaşmış bir Anayasa ile yeni yüzyıla giremez, girmemelidir.
Hâsılı, bölgesel ve küresel rol sahibi olmaya çalışan Türkiye, diğer önemli aktörler gibi, “yumuşak ve sert güç” gösterilerini bir arada sürdürüyor. Bu da artık Türk dış politikasının önemli bir boyutu sayılıyor.
Azerbaycan’ın parlak zaferi, Ermenistan’ın ağır yenilgisiyle sonuçlanan 44 günlük Dağlık Karabağ savaşının en önemli neticelerinden biri, Türkiye’nin Kafkasya’da da askeri ve siyasi varlığının dünyanın gözleri önüne serilmiş olmasıdır.
Türkiye’de Kürtlerin payı vardır. Türkiye sadece Erdoğan’ın ülkesi değildir. (...) Biz stratejik düşünüyoruz. İster istemez beraber yaşayacağız. Ama sen beni köle gibi yaşatmak istiyorsun. Ben köle olmayacağım. Özgürce beraber yaşayabiliriz.
Türkiye de Kürtlerle anlaştığı gün Orta Doğu bölgesinde istediği liderliği garantileyecektir.
Türkiye'de insanlar, “iş yerine laf üretirken“ , dışarıda hızlı bir değişim var. Dünya konjonktürü hızla değişiyor. Dünya hızla değişiyor. Biz geç kaldık.. Biz işin danasıyla uğraşırken işin anasına bakmaya vakit bulamadık. Artık kabuğu yırtmak gerek.
Yunan uyruklu, İslam dinine bağlı ve ırkı Türk olan azınlığımız, bu meziyetlerinden ötürü ve de Lozan’a imza atan taraflardan biri olması nedeniyle Türkiye ile doğrudan bağlantılıdır.
Her türlü tüketim kuvveti yok etmeye çalışsa da yani yangın, sel, kötü kullanma, yakma, yok etme, yurt dışına götürme, insanların alması gibi nedenlere rağmen Türkiye hala bir yazma kitap cennetidir. Eski kitaplar, İstanbul'un, büyük Anadolu şehirlerinin yazma kitabı, nadir kitaplar asla tükenmez. Benim ulaşamamamın ya da bulamamamın sebebi, bu işlerin heveslilerinin çoğalması. Çünkü bazen müzayedelere katılıyorum, pey veriyorum ve alamıyorum. Yani almak isteyen çok var.
Samuel Huntington, Türkiye’ye gelerek “Medeniyetler Çatışması ve Yeni Dünya Düzeni” teorilerini beyin yıkama yöntemiyle empoze etmeye çalıştı.
İpekyolu, önümüzdeki 10 sene içinde çok önemli hale gelecek. Türkiye'nin de Uzakdoğu'ya daha kolay açılmasından dolayı önemli. İpekyolu, dünya nüfusunun yaklaşık üçte birini ilgilendiriyor ve dünya ekonomisinin üçte birini kapsayacak. Bu geliştiği takdirde Çin'den başlayacak Avrupa ve Afrika'ya kadar uzanacak. Bence bu konuda çok ciddi duruyorlar. Çin'in batısı ile bizim aramızdaki bölgeyi başka kalkındıracak bir şey yok. İpekyolu, Türkiye'nin hem ihracatını hem de hizmet alanlarını büyütecek.
Abdullah Öcalan: "Biz Türkler ile et ile tırnak gibiyiz." dedi. Ve ben ona, biliyorsun bazen et ve tırnak kopup birbirinden ayrılabiliyor dedim.
Elbette, birçoklarının algıladığı şekliyle İslamcı teröristlerin yönettiği bir ülke düşünülürse; kendi vatandaşlarına yaptıkları göz önünde bulundurulursa: sadece, Türkiye'nin NATO üyeliği konusunu değerlendirmek bir yana, onlara verdiğimiz dış yardımı da sıfırlamalıyız.
5 yıl (ABD) California'da yaşadım. Durum çok kötüydü, kuzeyden güneye kadar sokaklar evsiz insanlarla doluydu. Türkiye'nin ve California'nın nasıl olduğuna bakmamız lazım. Bana göre Türkiye çok iyi bir konuma geldi.
Muhalefet gençlere 'Denktaş bir gece yattı, ertesi sabah kalktı, yarın devlet kuracam dedi. Hem Türkiye'yi, hem de bizi oldu bitti ile karşı karşıya bıraktı' derler. Halbuki 14 Kasım'a gelinceye kadar 1983'ün başından kasım ayına kadar yaptığım beyanatlarda ve Türkiye'den gelen seslerde Rum tarafını devamlı sürekte ikaz ettik. 'Görüşmelerde ciddi ol, bunu bitirebiliriz. Sakın yine masayı bırakıp yok Bağlantısızlara gidecen, yok BM'ye gidip görüşmelerle ilgili olmayan kararlar çıkarıp gelme oyunundan vazgeç. Aksi takdirde bizi yeni bir statüde bulacaksın' dedik. Rumların bağlantısızlardan çıkardıkları karar son damla oldu. Kıbrıs meselesinin bir denge meselesi olduğunu ve federasyonun devletten devlet konuşulması çerçevesinde bizim de devlet olmamızı Türkiye ile zaten ben konuşuyordum. Böyle olursa dünya bizim azınlık olmadığımızı anlayacak ve Rumların bize hükmedemeyeceğini gözler önüne serecektik. Bunda anlaşmıştık. Zamanlama meselesini ise en son New York'ta İlker Türkmen ile konuştuk.
Su Savaşları tahmin ettiğinizden de öte bir meseledir. Su Savaşları meselesi bir milli güvenlik meselesidir. Ve Türkiye sanılanın aksine su fakiri bir ülkedir. Ama maalesef rahmetli Özal döneminde annemin memleketi olan Manavgat'ta İsrail'e su satmak üzere 150 milyon dolara tesisler kuruldu ama İsrailliler anlaşmadan vazgeçtiler. O dönemden bu yana Türkiye'yi istila etmek için hep su zengini bir ülke gibi göstermeye çalışıyorlar. İsrail-Arap Savaşları'nda İsrail'in işgal ettiği yerlerin tamamına yakını su kaynaklarının olduğu bölgelerdir. Bunları görmeliyiz.
Nüfus 80 milyon kişiye doğru gidiyor. Bu bize büyük bir ayak bağı oluyor. 50-60 milyonda kalsaydık çok daha zengin olurdu bu ülke.
Savunma sanayisinde son 15-20 yılda yaşanan gelişmeler ile Türkiye savunma sanayisinde önemli bir çağ atladı. Türkiye’de, özellikle 2005 yılında alınan savunma icra grubundaki kararlar ve Cumhurbaşkanımızın bu konudaki kararlı duruşuyla savunma sanayisinin önünü açtı. Savunma sanayi alanında ASELSAN, ROKETSAN, TUSAŞ, TEİ, TUSAŞ Motor Sanayii, HAVELSAN gibi firmalarımız hakikaten çok çok önemli adımlar attı. Türk şirketleri olarak, Türkiye’deki milli savunmaya olan katkımız yüzde 75 ila 80’leri buldu. İstikrarlı bir şekilde devam edebilirsek, projelerimizi ve planlanan ürünlerimizi önümüzdeki 3-5 yıl içerisinde işler hale getirmiş olacağız.
Kürtler'in, modern Türkiye gibi, nispeten istikrarlı bir ülkede yaşama avantajı yerine, başka yerde olsalardı ne durumda olurlardı sorusunu düşünmeleri gerekir. Çünkü dil ve müzik gibi alanlardaki gereksiz sınırlamalara rağmen Kürtler, Türkiye içinde serbestçe hareket etme özgürlüğüne sahipler.
İlerleme kelimesini özellikle kullanıyorum; zira Türkiye son on yılda hızlı bir net ilerleme rekoru kırmakla kalmamış, aynı zamanda 1990'larda bu temel üzerinde yükselmeye muktedir olduğuna dair her türlü belirtiyi ortaya koymuştur. Başka bir deyişle, sürdürdüğü başarısı ile yirmi birinci yüzyıla dünyanın en başarılı ve gelecek vaat eden orta çaplı ülkelerden birisi olarak girecektir.