Entelektüel çaba ve uğraş her zaman tarihin önündedir. Tarih çoğu zaman bu entelektüel çaba ve uğraşın boyutu, derinliği ve gücüne göre biçim alır.
- Henüz kategori yok.
-
12 Kasım 2025 Altın Piyasası: Gram Altın Yükselişini S…12.11.2025
-
Beşiktaş'ın Stoper Radarında Vitao: Eski Galatasaray A…12.11.2025
-
Haluk Bilginer ve Feyyaz Yiğit'ten Tarihi IMAX Filmi: …12.11.2025
-
Mazandaran'da İstikrarlı Hava Koşulları: Bir Hafta Boy…12.11.2025
-
Sürekli Nüfus Sayımı: Belediyeler Katılım İçin Hareket…12.11.2025
-
İBB İddianamesi Gündemde: CHP'ye Yargıtay Bildirimi ve…12.11.2025
-
Kartal Potada Zirvede: Beşiktaş Gain, Efes'i Devirerek…12.11.2025
-
Yoğun Güneş Patlamaları Sonrası Kuzey Işıkları, ABD ve…12.11.2025
-
Instagram'da Kesintiler Yaşanıyor: Kullanıcılar Giriş …12.11.2025
-
Mısır'da İstikrarlı Sonbahar Havası: Sisli Sabahlar ve…12.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#toplum
Unutmamak gerekir ki bir ferdi veya bir toplumu tanımak, onun dinini bilmekle başlar. Bütün sosyal bilimlerin anahtarı teolojidir. Çünkü ferdin tavır ve davranışlarında, sosyal oluşumlarda din asli unsurdur.
Bana göre aydın; mesuliyetini idrak eden adamdır. İlla okur yazar olması, doktora yapması gerekli değil. Aydın ailesine, cemiyetine, milletine, faydalı olan insandır.
Sanat yapıtı ne bir dehanın ne de toplumun ürünüdür. Sanatçı belli bir ortamda gözlerini açar. Tıpkı bir satranç oyuncusu gibi belli bir durumla karşı karşıyadır. Bu durum ondan bir davranış bekler. Her hamle (atılım), yani oynatılan her taş yeni bir durum yaratır, her yeni durum yeni bir davranışı gerektirir. Sanat tarihçisi, satranç oyuncusunu izleyene benzer. Sanatçının karşılaştığı durumu ve onun davranışını baştan sona izler. Sanat yapıtını, sanatçının ortamıyla hesaplaşmasına bakarak anlamaya, onunla iletişim kurmaya çalışır.
Eğer demokratik standartların evrensel seviyeye çıktığı bir ülkede yaşıyorsanız “öteki” olmak size kanunlarla belirlenen bir takım haklar tanıyacağı için pek de sorun olmayacaktır. Ancak Türkiye gibi henüz demokratikleşme sürecini tamamlayamamış ve demokrasiyi sadece beş senede bir sandığa gidip oy vermekten ibaret sanan bir algıya sahipseniz, o zaman “öteki” olarak yaşamanın önünde birçok engelle karşılaşırsınız.
Öyle bir düzen istiyoruz ki bütün bayağı acımasız tutkular, zincirlensin; bütün cömert ve iyiliksever tutkular yasalarla desteklensin. Tutku, vatana hizmet etme ve onura yaraşır olma arzusu olsun. Vatan her bireyin refahını sağlasın ve her birey gururla vatanın ününden ve refahından faydalansın. Herkes cumhuriyetçi duyguların sürekli beraberliği içinde ve büyük bir halkın takdirine yaraşır olarak büyüsün. Her türlü sanat, kendilerini soylulaştıran özgürlük nişanları, sadece birkaç evin korkunç lüksünün değil, kamu zenginliğinin kaynağı olsun…
Mülkiyetin meşru niteliğini belirleyecek tek bir sözcük bile söylemediniz. Öyle, ki, bildiriniz, insanlar için yapılmış görünmüyor; zenginler, soyguncular, borsa simsarları ve zorbalar için yapılmış görünüyor.
Bu dönemde çıkan günlük gazeteleri okuyup, dar kafalı bürokratların palavralarını dinleyince, insan bir sürü deliyle bir akıl hastanesine kapatılmış olduğunu sanıyor ve dehşete kapılıyor.
Diğerleriyle aranızda tek bir bağlantı dahi varsa, nasıl hakikâten biricik olabilirsiniz?
Demokrasinin kötülüklerinden birisi sevsen de sevmesen de seçtiğin insana katlanmak zorunda olmaktır.
Akıl kavramı ne kadar güçten düşerse, ideolojik manipülasyona, hatta en kaba yalanların yayılmasına o kadar elverişli duruma gelir.
Yalnızca hükmedilenler yaşam standardarında belirlenen her artışla kendilerini daha aciz kılan gelişmeleri dokunulmaz bir zorunluluk olarak kabul ederler.
İnsanları neşeli bir kişilik halinde tutacak, kabullenilmiş, rasyonelleştirilmiş zevkler olarak hobiler artık bir kurum haline gelmiştir.
İnsanlar tavşan değildir, ilerlemenin ölçüsüdür; işi kendimizin düzenlemesi gerekiyor. Dünya nüfusu tehdit edici bir biçimde artıyor.
İnsan ayağa kalkıp masaya bir yumruk indirmek ister, herkes kendine gelsin ve dürüst olsun diye!