Geçici güvenlik uğruna temel özgürlüğünü feda eden insanlar ne özgürlüğe ne de güvenliğe layıktırlar.
- Henüz kategori yok.
-
Genç Yetenek Deniz Gül: Türk ve İsveç Kültürünün Avrup…18.11.2025
-
Aytaç Şaşmaz ve Helin Kandemir Başrollü Sevdiğim Sensi…18.11.2025
-
AJet'ten Kış Dönemi Yurt İçi Uçuşlarına Özel %30 İndir…18.11.2025
-
Prens Selman'ın Beyaz Saray Ziyareti: F-35 Anlaşması v…18.11.2025
-
Show TV Gündemi: Bahar Dizisinin Yeni Bölümü ve Ana Ha…18.11.2025
-
Trump, Cemal Kaşıkçı Cinayeti Tartışmalarına Rağmen Su…18.11.2025
-
Suudi Arabistan ile Cezayir Arasında Kritik Dostluk Ma…18.11.2025
-
Yılmaz Vural'dan Hayata ve Futbola Cesur Bakış: Corend…18.11.2025
-
Google'ın Yeni Amiral Gemisi: Gemini 3 Yapay Zeka Düny…18.11.2025
-
Rekabet Dolu Arenalar: İkincilikler ve Şampiyonluklar …18.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#toplum
Sessizlik, çok kez toplumun değer ve hükümlerini sözlerden daha güçlü olarak belirtir.
Kral Abdulaziz döneminden günümüze kadar Suudi Arabistan, devletin ilerlemek için adım atmaya çalıştığı fakat çoğunluğun reddiyesiyle karşılaştığı tek ülkedir. Örneğin, Suudi Arabistan'da yasaklanan ‘kızların eğitimi’ meselesi. Devlet, kızların eğitimi için okullar açmak istedi, fakat bu adım, vatandaşlar tarafından pek coşkuyla karşılanmadı. Aynı şekilde televizyon meselesi ve televizyon yayınlarının başlatılması ülkede büyük bir tepki ile karşılandı. Seçenekler açıktı. Ya kademeli ve yavaş bir şekilde ilerlemeye kaydedilecekti ya da devrim yapılacaktı. Her birinin kendine özgü avantaj ve dezavantajları bulunuyordu. Suudi Arabistan bundan dolayı devrimden ziyade kademeli bir modernizasyonu tercih etti. Makineyi daima yenileyebilirsiniz ancak insanları yenileyemezsiniz.
Kriz bize dokunmaz... Keriz ile kriz arasındaki doğru orantıdır aynı zamanda bu... Birincisi çoksa... İkincisi yoktur...
Demokrasi, bilinçte aşağı-yukarı eşit insanların rejimidir. Bir toplumun çoğunluğu "göbeğini kaşıyan adam" ise, orada demokrasi olmaz, olamaz...
Kürtlerin "özne" olma talebi, ne yazık ki sadece devlet katında değil, toplumda da bir karşılık bulamıyor.
35 kişinin F16 uçaklarının bombardımanı sonucu yaşamını yitirdiği Uludere olayı Türkiye için bir milattır. Bir trafik kazası olsa Başbakan ve bütün kabinesi orada hazır bulunur, acıları paylaşırdı. Uludere olayında aynı duyarlılığı göstermediler, Uludere Türkiye'nin 11 Eylül'üdür.
kendi toplumundan yola çıkarak evrensel ölçekte aynı sorunları olan insanlığın nabzını çoğul değerler içinde elinde tutar. Kitlesel bilinçaltını sarsar.
Büyük şehirlere bağlanma, öyle bir şehre yerleş ki, küçük olsun fakat bizim olsun. sokaklarında tanımadık yüz, ensesine şamar atmayacağın kimse dolaşmasın. her ağacına elin, her karış toprağına terin değsin. ve kuytu evlerden birindesenden habersiz ölenler olmasın.
Entelektüel bir moda değil, Amerika sistemi. Çünkü, dünün çocuğu da bir sosyal sorumluluk projesinde yer alıyor. Bu iyi bir şey aslında. Moda olduğu için yapıyordur belki ama önemli olan bir işe yaraması. Ün denilen şeyin ne kadar değersiz olduğu ortada aslında, ancak bir şey yapıyorsan o ün bir işe yarıyor. Yoksa sokakta yürürken biri imza istemiş, o anlık ego tatmini.
Ekümenopolis’i izlemiştim, çok etkilenmiştim. Kentsel dönüşümle ilgili de okumalarım oldu; (...) insanlar ne yazık ki damarına basınca ses çıkartmaya başlıyorlar. Genelde "bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın," ancak onların mahallesine tecavüz edilince, kişisel alanına dokununca bir şekilde ses çıkartılıyor.
Avrupa’da bir birey olduğun öğretiliyor. Burada birey olmadığın için ne bir şeye baş kaldırma, ne de cinselliğini doğru düzgün yaşayabiliyorsun. Türkiye’de en fazla cinsel sorunu yaşayan ve kendini ifade edemeyen orta sınıf kadınlarmış, çünkü sürekli bir bastırma söz konusu, ilk baba evinde başlıyor, oto-sansüre gidiyor. Çoğu insan oto-sansür yapmaktan kendi sesini bile duyamaz hale geldi.
İran olacağımızı düşünmedim, daha beter olacağız. Çünkü İran’da hiç olmazsa çok derin bir edebiyat bilgisi, çok derin bir musiki var. Biz de sadece sığ bir muhafazakarlık var.
Bu yasalar bugün yarın, biz uyurken bir torbanın içinde çıkartılabilir. Her zamanki gibi. Farketmemiz, uyanık olmamız lazım.
Sağlık sisteminde bu kadar çürük ve çarpıklık varken onu bir çöpçatanlık merkezine benzetip övünmek... ayıptır, yazıktır.
Sizin küçücük oğullarınıza tecavüz etseler, "bir kereye mahsus, boşver" der miydiniz? Artık midem kaldırmıyor.
Eski bir başbakanlık müsteşarı (Hasan Celal Güzel) konuşuyor, diyor ki, tek bir kelime, “‘Türk’ kelimesi anayasadan çıkartılırsa silahlanıp dağa çıkarım.” Ve bu lafıyla Kürtlerin dağa çıkmalarını fevkalade doğal bulduğunu söylediğinin farkında değil.
Hakikat diye inandıkları görüşlerin, yasalara karşı suç olarak kabul edilmeleri kadar insanların hoş göremeyecekleri şey yoktur. Bu gibi durumlarda, yasalara nefretle bakmayı ve hükümete karşı elinden geleni yapmayı saygıdeğer hareketler olarak düşünürler.