#teknoloji

Newton'dan yirminci yüzyılın devrimci keşiflerine kadar kaydettiğimiz ilerlemelerin çoğu, gösterişli bir şekilde kesin kuramlar öngörülerin deneylerce doğrulanması şeklinde ortaya çıkmıştır. Ama 1980'lerin ortalarından bu yana, kendi başarımızın kurbanı olduk. Kavrayışımızın sınırlarını durmak bilmeksizin daha ötelere itmesiyle kuramlarımız, çağdaş teknolojimizin erişemediği alanlara girdiler.

Kamera ve malzemeler çok kısıtlıydı. Uzun bir filmi zaman zaman tek kamerayla çekiyorduk. Tek kamera ile bütün planları çekiyorduk. Şimdi her şey çok iyi. Elektronik ortamlarda kayıtlar yapılıyor. Çekim bile direkt bilgisayara aktarılıyor. Bizde nerede bu şans... Film negatifle çekiliyor, negatif filme gönderiliyor. Montajı yapılıyor sonra pozitife basılıyor. 3-4 ay böyle geçiyordu. Şimdi anında film hazırlanıyor. Yeşilçam'ın imkanları kısıtlıydı.

Bir padişah ki budalaca kuruntu yüzünden, yirminci yüzyılda, İstanbul'a elektrik sokmaz. Telefon getirtmez. Askere manevra fişeği ile de ateş talimi yaptırmaz. Donanmayı, eğer denize açılırsa toplarını Yıldız'a çevirip vurabilir diye, ön köprü ile bağlı Haliç'te çürütür. Bir padişah ki okullarda edebiyat dersi okutmaz. Kuru övme dışında tarih dersi verdirmez. Aşk şiirini, romanını bile yasak eder. Kendi adıdır diye bir sabah uyanıp bütün kısa "a"lı Hamidleri uzun "a"lı Hâmid'e ve veliahtının adıdır diye bütün Reşad adlarını Neşet'e değiştirtir. Otuz üç yıl böyle bir padişahın hükmü altında çöküp giden bu memlekette 1965'te onu "Ulu Hakan" diye ananları deneme tavşanı gibi kullanılmak üzere akıl hastanesine yollamaz da ne yaparsınız?

Liste
Yükleniyor…