- Henüz kategori yok.
-
Dexter'da İmar Gündemi ve Dexter Bulvarı'nda Gazi Günü…10.11.2025
-
Balıkesir Sındırgı'da 4.5 Büyüklüğünde Deprem Meydana …10.11.2025
-
Guillermo del Toro'nun 'Frankenstein' Filmi: Romanın K…10.11.2025
-
Jennifer Lawrence'tan Şoke Eden TikTok İtirafları: San…10.11.2025
-
Alperen Şengün'den NBA'de Büyüleyici Performans: Rocke…10.11.2025
-
Bursa'da Peş Peşe Depremler: Balıkesir ve Gürsu Merkez…10.11.2025
-
Balıkesir Sındırgı'da 4.5 Büyüklüğünde Deprem: Çevre İ…10.11.2025
-
Anadolu Otoyolu Bolu Dağı Tüneli Çıkışında Zincirleme …10.11.2025
-
Bursa ve Kocaeli için Japon Uzmandan Hayati Deprem Uya…10.11.2025
-
Benfica'da Tarihi Başkanlık Seçimlerinde Rui Costa Yen…10.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#tarih
Dövme sığırlardan sonra denizcilere yaptırılmıştır, boğulanlar ve vurulanlar tanınsın diye.
Dünyayı kadınların kurduğunu Maria Theresia'dan anlayın, yaşayan 13 çocuğunu ülkelere kral, kraliçe ve düşes göndererek bütün bir orta Avrupa'yı neredeyse tek başına yapmış
Bizlerin saksı için yoğurt kabı toplamak, otopark varken sokağa araba bırakmak, evin içini boyayıp dışını bırakmak gibi halleri, göç eden kavimlerken yaptığımız gazeli çanak, avucu bardak olarak kullanmak, çadırın kazığına at bağlamak, yanı sıra içine kilim atıp dışını olduk kadar bırakmak gibi davranışların türevidir.
AIDS ve vebadan koruyan aynı gendir, veba Avrupa’da heladan, AIDS Afrika’da maymundan gelmişken, bedenin kendine verdiği görevi dün yaptığından farklı olarak bugün beyin zihne vermiyor ki Avrupa yaşıyor, Afrika ölüyor.
Şu ana dek hayvan özgürlüğü hareketinde Nat Turner ya da John Brown gibi isimler görmedik; ama ortaya çıkmaları belki de an meselesi, çıktıklarında da eylemlerinin haklı sebebini de beraberinde getirecekler. Ayrıca onlardan önce çabalayanlar da olmuş olacak. Mücadele gospeline göre: adalet yoksa, barış da yok.
Onbeşinci yüzyılda Avrupalılar Afrika’yı sömürge haline getirmeye başlayıp İspanya ilk uluslararası köle pazarını kurduğunda, hayvanları sömürmek için kullanılan metaforlar, modeller ve teknolojiler insan kölelere karşı eşdeğer bir zulüm ve güçle kullanıldı. Afrikalıları kendi doğal ortamlarından ve yuvalarından çalmak, acı içerisinde çığlık atan aileleri birbirinden koparmak, kölelerin vücutlarının etrafına zincirler sarmak, onları kıtadan kıtaya daracık bölmelerde çektikleri acıları ya da ihtiyaçlarını göz ardı ederek nakletmek, derilerine onların bir eşya olduğunu gösteren sıcak demirle damga vurmak, onları hizmetçi diye açık artırmada satışa çıkarmak, hizmet ve emekleri için üremeye zorlamak, çıkar elde etmek için hepsini sömürmek, onları nefret ve öfkeyle dövmek ve yığınlar halinde öldürmek… işte siyah kölelere uygulanan bu korkunç olayların hepsi ve daha nicesi öncelikle hayvan sömürüsü aracılığıyla geliştirildi ve mükemmelleştirildi.
İnsan tarihlerinde belirgin bir motivasyon, önyargı ve hedef bulunur: Dini tarihler Tanrı’yı kutsar ve insanları küçük rollere indirgerken hümanist tarihler de “İnsan”ı ilahlaştırır, hayvanları aptal ve sadece insanlar için var olan kaynaklar konumuna ve kendi kendilerine hiçbir değerleri olmayan aşağı varlıklar konumuna indirger.
İnsanın insanı tahakküm altına alması ve bunun savaş, kölelik ve soykırımla gerçekleştirilmesi genellikle kurbanların dil yoluyla aşağılanmasıyla başlar. Ancak insanlıktan çıkarmanın araçları ve metodları türetilmiş şeylerdir, çünkü türcülük Batı’nın diğer halklara olan gaddarlığını cesaretlendiren, sürdüren ve meşrulaştıran kavramsal paradigmayı sağlamıştır. Tarih boyunca hayvanları kurban haline getirişimiz birbirimizi kurban haline getirişimizin modelini ve temelini oluşturmuştur. Tarih, insanların hayvanları sömürüp katletmesi; ardından diğer insanlara hayvanmış gibi davranıp aynısını onlara yaptığını gösteren bir kalıbın varlığını ortaya koyuyor. Fethedenler ister Avrupalı emperyalistler, Amerikalı sömürgeciler ya da Alman Naziler olsun Batılı saldırganlar kılıç oyunundan önce kelime oyunu oynadılar, kurbanlarına “fare”, “domuz”, maymun” ve “aşağılık hayvan” gibi isimlerle hitap ettiler.
19. Yüzyıl kölelik karşıtları köle sahiplerinin kölelere nazik davranmasından söz etmiyorlardı, onları iyi besleyip iyi giydirmesinden de söz etmiyorlardı, gerektiğinde dinlenerek çalışmalarından da söz etmiyorlardı. Tersine onlar köle-sahip ilişkisinin tamamen ortadan kalkmasını, kölelerin her türlü esaretten kurtulmasından söz ediyorlardı. Benzer şekilde günümüz kölelik karşıtları da hayvan sömürüsü pratiklerinin ve kurumlarının reformunu reddeder, hayvanların her türden insan sömürüsünden, hakimiyetinden ve zulmünden tamamıyla özgür kalmasını talep ederler.
Hangi grup en uzun süre böylesine ezilmiş, en yoğun ve yaygın biçimlerde sömürülmüştür ki hayvanlardan başka? En güçsüz insanların bile gene de hayvanlar üzerinde kontrolünün olduğu, yoksul ya da ezilmiş neredeyse bütün insanların kendini hayvanlardan üstün kabul ettiği, hayvanlara sahip olmak, onları sömürmek ve öldürmek için yasal haklarının olduğu koşullarda hayvan bakış açısı mümkün olan bütün teori, tarih, etik ve siyaset içerisinde olabilecek en radikal değişimdir. Eğer tarih efendiler ve köleler arasında bir mücadele ise; insanlar efendidir, hayvanlar ise köle.
Yaşamın tarihi salt ilerlemeci değildir; kesinlikle tahmin edilemezdir. Yeryüzünün canlıları bir dizi rastlantı ve şans eseri olan değişimler yoluyla evrimleşmiştir.
İlham verici liderlik büyük ölçüde tarihte kalmış gibi görünüyordu. Tabii ki bu ülke (Türkiye) hariç. Diriliş Ertuğrul'u izlediğimi fark etmiş olmalısınız. Bu dizi bize çok şey öğretiyor.
İlahların insanoğluna iz bırakan işler başarma şansını bir defadan fazla verdikleri çok az görülmüştür.
Bu hemen hemen bütün devrimlerin sırrı ve liderlerinin trajik yazgısıdır: Hiçbiri kan sevmez ancak kan dökmek zorunda kalırlar.
Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihini yazarken Osmanlı kaynaklarına başvurmamızdan ötürü özür dileyecek değiliz.
Ve tarih göstermiştir ki; ahlak, Alpler'e tırmanmanın yolları gibi, durmadan "U" dönüşüyle karşılar insanı...
Goethe tarihe, "Tanrı'nın gizemli atölyesi " der. Bu gizemli atölye; ayrıntılarla uğraşmaz; sıradanlığa aldırış etmez.
Savaşın ve Nazi işgalinin yaralarını yeni yeni sarmakta olan Paris, genç Hiram Abas'ın gittiği günlerde Fransa'nın Vietnam'da sürdürdüğü sömürge savaşını protesto gösterileriyle çalkalanıyordu. Ayrıca Paris sokakları. ABD'deki McCarthy'ci komünist avcılığının sonucu olarak karıkoca Rosenberglerin casusluk suçlamasıyla idama mahkûm edilmelerine karşı gösterilerle de sarsılıyordu. Hiram Abas'ın adlarını lise sıralarında öğrendiği aydınlar, bu gösterilerin başını çekiyordu: Sartre, Camus, Aragon, Picasso...
Kapitalizm hakkında tipik Marksist belirsizlikle aynı fikirdeyim. Kapitalizm insanlık tarihinde en dinamik üretken sistem oldu.
Bugünü doğru anlamanın biricik yolu düne, tarihe bakmaktır. Ancak düne şaşı bakanların bugünü net görmeleri mümkün değildir.