#tarih

İlk duygum, ‘isyan’dı. Bize yalan söylendiğini öğrendiğimde, tarihin beni de bu kadar ilgilendiren bir dilimine ilişkin gerçeklerin bizden saklandığı için kuvvetli bir öfke ve yalanlar karşısında isyan. Sokaga çıkıp ‘bize yalan söylüyorlar’ diye bas bas bağırmak istedim.

Tarihi kültürel ilişkilerimize yaraşır bir şekilde önümüzdeki sürece bakmalıyız diye düşünüyorum. Sözlerimin sonunda, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına ve halkına en içten teşekkürlerimi iletirken, Türkiye'nin daha çok atılımla ilerlemesini ve halkın daha iyi noktalara ulaşmasını temenni ediyorum.

Erbakan şeriatçı sağdan. Nizam-ı Cedit'i yıkan bu sağ. Abdülhamid despotluğunu tutan bu sağ. 1909'da 31 Mart'ı yapan bu sağ. Kuvayımilliye devrinde Bolu, Yozgat, Biga ve daha birçok ayaklanmalara önayaklık eden bu sağ. Mektepli subayları öldüren bu sağ. Kurtuluş Savaşı'nı baltalamak isteyen bu sağ. Şeyh Said hareketinin arkasında bu sağ. Menemen'de Subay Kubilay'ın başını kesen bu sağ. Ordunun işte asıl bu sağa karşı alerjisi vardır. Ne zaman baş gösterse üstüne yürür.

Bir Türk Kudüs'ü yoktu. Bir Arap Kudüs'ü var mıydı? Hayır. Ne Katolik ne Ortodoks ne de Yahudi Kudüs'ü! Kudüs; haçlı alemli, Davud mühürlü sancaklar arasında göze görünmez orduların sessizce alıp verdikleri bir yer. Bu defa o şehrin bu yakasında Süleyman'ın olduğu kadar Yahudi olan Kudüs'ü görüyorum.

Zeytindağı'nda tarihin hakkını tarihe, Cemal Paşa'nın hakkını Cemal Paşa'ya verdim. Eserimde Cemal Paşa'nın, sırası geldikçe, büyüyüp parladığı görülür. Zaten doğrusunu isterseniz Meşrutiyet şahsiyetlerinde eser yazılmak değeri görenlerden değilim: Fakat Meşrutiyetin kendisini anlatmak lazımdır. Zeytindağı'nı bu maksatla yazdım. Cemal Paşa'dan çok bahsedişim, başka türlü yazmaya imkân olmamaktandır.

Üniversiteler, bunlara eğilmediği, bunlara çözüm aramadığı gençlerin sabrı taşmış, sonunda sokağa düşmüş ve eyleme geçmişlerdir. Bu anlaşılmadıkça, bu değişiklik yapılmadıkça,gençliğin bilime ve tarihe uygun savaşı sürüp gidecektir. Bu yüzden biz gençlerimizi anlamakta onları doğru yolda görmekteyiz. Bunu copla, gaz bombasıyla, durdurmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Bunun bir tek çaresi vardır.O da devrimdir. Devrim, tarihsel koşulların olgunlaştığı dönemlerde olur. Tarihsel koşullar olgunlaşmamışsa devrim olmaz...”

Bugün Türk denince Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan ve ana dili Türkçe olup da bizim sınırlarımızın dışında yaşayan milyonlarca insan vardır. Demek ki Türklerin bugünkü Türkiye’ye gelmeden önce de bir tarihleri vardır. Bu tarih boyunca çok çeşitli ülkelere yayılmışlar, oralarda devletler kurmuşlardı.

İktidar kavramını iyi anlayabilmek, çözümleyebilmek ve yakın geleceğe ilişkin öngörüde bulunabilmek için yapılması gereken ilk şey, tekrar ve tekrar tarih okumaktır. Tarih yalnızca dünün değil, bugünün ve yarının öyküsünü de içinde barındırır görebilene. Bundan sonra neler olacağını kişilere değil, tarihe sorunuz, bütün yanıtlar orada zamanın tozlarının altında gizlidir.

Liste
Yükleniyor…