#tabiat

Tabiatta gözlenebilen her şeyde mutlaka akıllara hayret verici bir hikmet ve yaratıcısına sanatkârane bir işaret bulunmaktadır. Düşünürler bunun iç yüzünü anlamaktan ve yapısının düzenini açıklamaktan âciz kalmaktadır.Her bir düşünür sahip bulunduğu bunca hikmet ve bilgiye rağmen bunun mahiyetine akıl erdiremediğinin farkındadır. Bu ve benzeri zaruretler kâinata ait fevkalâdeliklerin mûcit ve yaratıcısının hikmetini delillendirmektedir.

Belirtmek durumundayız ki yazan olmadan yazımın, ayıran olmadan ayrışmanın vücut bulduğunu bilmemekteyiz; birleşme, hareket ve sükûn da aynı kategoriye tâbidir. Şu halde bu mekanizma tabiatın tamamı için geçerlidir. Çünkü tabiat sürekli birleştirme ve ayrıştırma eylemine tâbidir. Hatta bütünüyle tabiatın birleştirilip âhenkleştirilmesindeki sanat doruk noktasındadır. Bu sebeple tabiat, dış faktör olmaksızın ayrışamamaya ve birleşmemeye en çok lâyık olan bir varlıktır.

Pencereden bakınca toprak ve ağaç görünmeli. Hava tertemizdir, yakınlarda sağlıklı bir dere akmaktadır. İnsan; tabiattaki insan ve eşya dengesine bakarak ve inanç içinde yastığa başını emniyetle koyar. Orada kader rahatsızlık vermez. Tabiata yakın olmakta kabusu dağıtıcı bir güç bulunuyor.

Allahü Teâlâ, her şeyi bir sebep altında yaratmaktadır. Bu sebeplere, iş yapabilecek tesir, kuvvet vermiştir. Bu kuvvetlere, tabiat kuvvetleri, fizik, kimya ve biyoloji kanunları diyoruz. Bir iş yapmamız, bir şeyi elde etmemiz için, bu işin sebeplerine yapışmamız lazımdır. Mesela buğday hasıl olması için, tarlayı sürmek, ekmek, ekini biçmek lazımdır. İnsanların bütün hareketleri, işleri, Allahü Teâlâ'nın bu âdeti içinde meydana gelmektedir. Allahü Teâlâ sevdiği insanlara iyilik, ikram olmak için ve azılı düşmanlarını aldatmak için bunlara, âdetini bozarak sebepsiz şeyler yaratıyor.

Liste
Yükleniyor…