#saygı

Büyük evliyâullâhın meclisinde onlar konuşurlarken başkalarının konuşması -velev cihan pâdişâhı da olsa- uygun düşmez. Biz sultan isek de, böyle mâneviyat sultanlarının himmetlerine her zaman muhtâcız. Şâyet huzûrunda konuşmam gerekseydi, bunu belli ederler ve söz etmemi te’mîn ederlerdi.

Edebi küçümsemek, haramı küçümsemeye götürür. Haramı küçümsemek saygıyı terke götürür. Saygıyı terk etmek ise şükrü terk etmek demektir. Şükrü terk etmenin de imandan ayrılmaya sebep olacağından korkulur. Kulun imanı yalnız edeple doğru olur. Edepsizlik ise ilâhi bilginin azlığından ileri gelir.

Tıpkı gümüş yerine kâğıt para gibi, dünyada da gerçek saygı, gerçek dostluk yerine bunların yapmacık gösterileri, olabildiğince de doğal anlatıma büründürülmüş jestleri tedavüldedir. Ama öte yandan, saygıyı ve dostluğu gerçekten hak etmiş kişilerin olup olmadığı da soruya vurulabilir. Ne olursa olsun ben içten bir köpeğin kuyruk sallamasına, bu tür yüz gösteri ve jestten daha çok değer veririm.

Orhan Gencebay müziği apayrıdır. Hem duygusu, sözü ve müziği bütündür. Orhan Gencebay bir kişilik göstergesidir. Doğruluk, edep, ahlak, tevazu... Üstadı seviyorum. Orhan Gencebay’ın tasavvufa ve maneviyata bakışını da sağlam ve güzel görüyorum.

Bir gün kaymakamı ziyaretinde içeride ocak bucak başkanları, çivi karaborsacıları, lastik bilmem necileri var iken, kaymakamın babasına “Otur” yerine “Ne var Mustafa Bey” diye sorması”, babası ile kaymakamın ilişkilerini koparıyor ve dört yıl görüşmüyorlar.

Rahmetli çok disiplinli bir insandı. Her şeyi ölçülü yapardı. Yalnız bizlere değil, yanımızda çalışan insanlara da örnek olurdu. Şahısların demokratik haklarını saygıyla karşılardı. Her zaman herkesin fikrini almıştır. Babamla ilişkimiz çok mesafeliydi. Büyüklere hürmet ve saygı ön plana çıkardı.

Liste
Yükleniyor…