#sanat

Şehir dediniz mi gericisiniz, Osmanlıcayı tutuyorsunuz, Türkçenin yani Türklüğün düşmanısınız. Kent deyince de ilerici olursunuz, devrimci olursunuz, Atatürkçü olursunuz, Türkçeden, Türkiye’den yana olursunuz. Höst! Sövmeye bile değmez bu sersemlere elbette. Ama çileden çıkıveriyor insan. (…) Aralarında bir tek sanatçı yok. Şiir değil de ‘yır’, hikâye yerine de ‘öykü’ deyiverince şair veya hikâyeci olacaklarını sanırlar.

İnsanın taştan heykelini yapması ve taşın kendini buna bırakması, benliğin genişleme arzusundan mı yoksa taşın da insan olmaya dönük maddeye içkin tutkusundan mı olduğuna dair fikirlerin ikincisine katılıyorum. O istemedikçe insanın taşa bir şey yapabileceğine inanmıyorum çünkü.

Filmde üslupla ilgili beni özellikle etkileyecek herhangi yeni bir fikre rastlamadım. Bence üslubun özgünlüğüyle ilgili kafa yormak az çok faydasız bir şeydir. Yaratıcı bir zekaya sahip gerçekten özgün bir kişi eski üslupla çalışamaz, değişik bir şey yapar. Diğerleri üslubu daha ziyade yerleşmiş adetler olarak düşünür ve bu adetler dahilinde çalışmaya uğraşırlar.

Liste
Yükleniyor…