#sanat

Bir yapıtın kalbinde, orası karanlık bile olsa sönmeyen bir güneş parlar.

Dünya aydınlık olsaydı, sanat olmazdı.

En büyük sanat yapıtları bizim kim olduğumuzu bilmeksizin doğrudan bize seslenen yapıtlardır.

Resimler girmiyor artık çerçevelere, Fırçalar boyalar suskun Kitaplıklarda kitaplar ağlıyor.

Bir film, sade kişileri eğlendirirken aynı zamanda engin düşünceli kimseler için de sofistike olmalı. Gerçekten iyi bir film keyif de verir. Bu konuda karmaşık olan bir şey yok. İyi bir film ilgi çekicidir ve anlaşılması kolaydır.

Hayır, ben 70 milyon için sinema yapmıyorum kesinlikle. Fakat 70 milyonun diliyle yapıyorum. Onların diliyle konuşuyorum.

Derdin olması gerekir, derdi olmayan sinema yapamaz.

Mimar Sinan iki şeye çok güveniyordu. Biri taşın gücü diğeri de matematiğiydi. Bize matematik ve taşla, harç kullanarak yaptığı yalın bir kütle bıraktı. Ama bu taş üzerinde düşünmeye ve kurcalamaya değer bir taş.

Güzellikleri alır satarım, gel işim bu. Güzel tellalıyım ben; alan var mı? Neşem bu.

Güzelle yüceltirim insanlığı, işim bu, Çirkini, kabayı ve hamı kayıramam ki.

(Suriye cihadı için yapılan çağrılara.) Sagopa Kajmer, çok kültürlüdür. Bestelerinin içerikleri düşündürücüdür, şirk içermez. Kültürü de var. Fars dili edebiyatı mezunu... Çok okumuş. Hassasiyetler onda oluştuktan sonra, kadere falan söven, şirk lafzı içeren şeyler yapmaz. Müstehcen, kadının ağzını, dudağını tasvip eden şeyler yapmaz. Helal, haram hududu var. Besteyi de kendi yapıyor.

Şiir, resullerin sözü gibi, muhtelif teşrifata müsait bir vüs'at ve şümulü hâiz olmalı. Bir şirin manası diğer bir mana olmaya müsait oldukça her okuyan ona kendi hayatının da manasını izafe eder ve bu suretle şiir, şairle insanlar arasında müşterek bir teessür lisanı olmak pâyesini ihraz edebilir. En zengin, en derin ve en müessir şiir herkesin istediği tarzda anlayacağı ve binaenaleyh nâ-mütenâhî hassasiyetleri isti'âb edecek bir vüs'ati olandır. Mahdud ve münferit bir mananın çemberi içinde sıkışıp kalan şiir, hududu, beşeri teessürâtinin mahşerini çeviren o mübhem ve seyyâl şiirin yanında nedir?

Düşünce, sanat, yaşama aşkı, hepsi sende toplandı. Hepsi, senin hüvviyetinde birleşti. Senin dışında düşünememek hastalığına müptelâyım.

Çünkü sanat da aşk gibidir; kandırmaz, susatır.

Bana sorarsanız geçen yüzyılın en büyük müzisyeni ne Stravinsky ne de Caruso. En büyük müzisyeni Louis Armstrong.

Benim dinim sanattır. Bir dine ihtiyacım yok. Modern insanın dini sanattır!

Ve ben şairim. Namus işçisiyim yani Yürek işçisi.

Bir kitapla peygamber olunuyor da şair niye olunmasın...

Sanat sahasında, yalnızca öğrenmek söz konusu değildir. Her şey, daha çocuk dünyaya geldiği zaman, ondan gizli ve saklı olarak zaten vardır. Bu Tanrı vergisi, doğal yeteneklerin geliştirilmesi nispetinde daha da çok artabilir. Anne ile babanın yerleri ile servetlerinin bu konuda hiçbir rolü yoktur. Yani deha sosyal durumdan, hatta servetten ayrıdır. En büyük ve en meşhur sanatkârların, fakir ailelerde yetişmiş olmaları ender görülen bir şey değildir. Küçük köylü çocuklarının çoğu, meşhur birer dahi olmuştur.

Otu yeşil, gökyüzünü mavi çizen her ressamı sterilize etmek gerekir.

Ne zaman bir tiyatro gösterisi, bir müzik abartılırsa Yahudi yapımı bir şey olduğunu görüyordum. Bunu abartanlar da Yahudilerdi. Birçok alanı ele geçirdikleri için tüm alanlarda birbirlerini kayırıyorlardı. Güzel bir Alman yapıtı 10 üzerinden 5 alamazken Yahudi yapıtları 10 alıyordu. Bu yüzden bir antisemitist olmaya karar verdim.

Şeytan müslümanların elinden müziği, sanatı, bilimi, güzelliği almıştı. Kuran'da helal olan tüm bu güzellikleri yeniden Müslümanlara kazandırdık.

Yazı yazabilmek için ruhun dolup taşması gerekir.

Savaş ve Müzik iki ayrı şeydir. Fakat onları birleştiren çok ince bir çizgi vardır. Bu da RİTİM'dir. Çünkü ikisi de bilinçli olmayı, yürek, beyin ve kullanılan aracın birlikteliğini gerektirir.